SON DAKİKA
SON DAKİKA


Siyasi hırslar ve ülkü
3.02.2022

 “Yaşamda tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakla bulunabilir. Bir insan böyle hareket ederken, ‘benden sonra gelecek acaba böyle bir ruhla çalıştığımı fark edecek mi?’ diye bile düşünmemelidir.” 

 Atatürk’ün bu söylemi; ülkesini karşılıksız seven, ülkesi için hayaller kuran ve ÜLKÜSÜ olanlara… İdeallerini gerçekleştirmek için yaptığı fedakarlıkların hesabını tutmayan ve tökezleyince de pişmanlık duygusu taşımayanlara.

 80 döneminin idealist gençlerinden bahsetiyorum… 

İnsan düşünerek var olur ve üretir. Bu dönemin gençleri tıpkı Atatürk gibi soylu fikirler üretti.

Ülküleri ve ülke sevdaları o kadar büyüktü ki, ülke düşmanlarını, hain planlar yapmaya sevkedecek kadar korkuttu…

Ne yazık ki, bu kadar asil bir mücadelenin ve duygunun sahipleri bugün bir pişmanlık sarmalında… Kendilerini ait hissetmedikleri siyasi mecralardan bile medet umar vaziyetteler.

Büyük anlamlar yükleyerek büyüttükleri  ülkülerini  yok sayma noktasına kadar gelmekteler. 

Kendi topraklarını yeniden yeşertmek yerine, kazanç elde etmek adına, başkalarının topraklarında ötelenmeye bile razı gelenler var.

Sık sık dün yaşananlardan şikayet edenler… İnandıklarının ve mücadelelerinin omuzlarına hep bir pişmanlık yükleyenler bilmelidirler ki asıl pişmanlık dün yok sayılınca, vazgeçince, fikir ve vicdanlar susunca yaşanacaktır.

Yine kolayı seçenlerdeniz…

Yürüyemediğimiz yolların isyanını yaşıyoruz da, neden yürüyemediğimizi sorgulamıyoruz.

Dostluklarımızın bitişine üzülüyoruz da, bitişi hazırlayan olayları görmezden geliyoruz.

Seksen darbesi kadar bugün asıl konuşulması gereken şey, pişmanlıkların hangi zeminde dillendirildiği ve kime hizmet ettiğidir.

Halbuki ülkücüler, “hem dün hem bugün, ülkü edindiğim ne varsa, hepsi için verdiğim mücadeleden dolayı hiç pişman olmadım. Pişmanlık duymamamın nedeni, mücadelemi somut kişiler için değil, ülkem, ilkelerim ve insani değerler için yaptığımdandır” diye düşünebilenlerden olmalıydı.

Siyasetin bencil ve maddeci dünyasında dününü yok sayarak ümidini ve kimliğini kaybeden, siyaseti, ideallerinin aracı olarak değil de, temeli olarak gören, bulunduğu ortama göre düşünce geliştiren ve de değişime uğrayan kişiden ülkücü olur mu?

Platon’a göre “insan düşünceler dünyasına bağlıdır.” Düşünceleriniz ve niyetiniz bozulmuşsa siz, siz değilsiniz artık! Bu vakitten sonra kim olduğunuzun da bir önemi yok. Hepsi hepsi bir partinin üyesi…

Sonuç olarak; ülkü, ülkenizle ilgili hayallerinizin ve düşüncelerinizin somutlaşması ve ete kemiğe bürünmesidir.

İdealleriniz bulunduğunuz siyasi zeminlere göre şekil değiştirmemeli. Onlar zorlu bir mücadelenin eseridir çünkü. Hedefi bellidir… Ezeli ve ebedi, dayandığı bir gerçekliği vardır. 

Uzun bir yol gittikten sonra ideallerinizin ve düşüncelerinizin size getirdiği bir pişmanlık varsa ve sık sık geçmişte yaşadıklarınızı ve mağduriyetinizi “kandırıldık şeklinde” sorguluyorsanız, o büyük ülkünüzle bağınız çoktan kopmuş demektir.

 Mevcut durumunuz ideallerinizle olan bağınızı koparmış ve siyasi bir partiyi ülkünüz haline getirmişse,  asıl pişmanlığınızı orada yaşayacaksınız demektir.

Yüreğiniz soylu, ülkünüz yüksek olsun. 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap