Tarihimizde tütün yasağı; 1631 yılında Padişah 4. Murat zamanında yazılı emir
olarak çıkarılmıştır.
Önce, tütün ziraati men edilmiş ve daha
sonra içilmesi yasaklanmıştır. Ağustos
1633 tarihinde İstanbul Cibali’de büyük bir yangın çıkmış ve şehrin büyük
kısmını yakmıştı. Bu olay, kahvehanelerde heyecanlı dedikoduların
alabildiğine yayılmasına vesile olduğundan herhangi bir ayaklanmanın önünü
almak için; Padişah Sultan 4.Murat, bütün İstanbul kahvehanelerini yıktırmış ve
Kadızade’nin fetvasıyla tütün içenleri öldüreceğini ilan etmiştir.
Bu yasak münasebetiyledir ki; Padişah
daimi surette ve bilhassa geceleri İstanbul’da bir kısım yerleri basıp elde
ettiği şüpheli adamları öldürterek İstanbul
kabadayılarını sindirmiş ve böylece İstanbul’da temizlik yapılarak asayiş
tamamen iade olunmuş, yani yeniden sağlanmıştır…
İçkiye aşırı derecede müptela olan, bu
ağır yasağa rağmen içki içmekten kendini alamayan ve bu yüzden de tarihe “Bekri”, yani içkicilerin kralı olarak
geçen Bekri Mustafa, tam da o
devirde yaşamıştır…
Rivayet edilir ki… Padişah Sultan 4.Murat, bir gece, tebdili kıyafetle, içki içilmesi
muhtemel mekanları gezerken Bekri
Mustafa’yı gizlice kafayı çekerken görür. Hiç belli etmeden gider yanına
oturur. Bekri Mustafa, bu kıyafetle gelen adamın padişah olduğunu anlamaz.
Kaputunun cebinden çıkardığı şişeyi kafaya diker ve yanına gelen bu adama
uzatır. Padişah da hiç çaktırmadan şişeyi dikler çeker, çeker… Ve gene vaziyeti
çaktırmadan oradan ayrılır. Bekri Mustafa, bu hayatı aynı şekilde sürdürür
gider…
SERVETE GÜVENMEK
FELAKETTİR
“Karun, Musa’nın kavminden idi. Onlara
karşı azgınlık etti. Biz kendisine öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları
güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Kavmi ona demişti ki, şımarma, Allah
şımaranları sevmez…” (kasas 76)
Bu ayette üç temel mesele gündeme
getirilmektedir. Birincisi Karun’un çok zengin olması; ikincisi halka
zulmetmesi; üçüncüsü de şımarması…
Değerli okuyucularımız; hepimiz bilmeliyiz
ki, malı ile gururlanmak, servetine güvenmek, ekonomik gücüne aldanarak
böbürlenmek, kişiyi şımarıklığa sevk eder. Kendini mal sevgisine kaptıran, kafa
ve kalbini hep onunla meşgul eden kimsenin diğer fakir insanlara karşı kuruntu
yaparak şımarması mümkündür. Bir diğer husus da şöyledir: Ahret hayatı dünya
hayatına, dünya hayatı da ahret hayatına engel olmamalı, onlar birbirine rakip
olarak gösterilmemelidir… Zira ahret mutluluğu dünya hayatında kazanılmaktadır.
Yüce Allah dünya hayatını, insanlığın gelişmesi ve her çeşit nimetinden
istifade edilmesi için yaratmıştır…
Yüz karası bu alemin düşkünü,
Baykuş gibi viranede işin ne!
Cemlerin şeytanı, yollar şaşkını,
Ey utanmaz, meyhanede işin ne!