Değerli
okuyucularımız; kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de iftira, ifk ve söz atma gibi
kavramlar, bühtan anlamına gelmektedir. Bir işi yapmadığı halde yapmıştır
diyerek beyanda bulunmak bühtandır, iftiradır. Allah’a iftira etmek ise,
Allah’ın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram kabul etmek veya Allah
söylemediği halde “Allah söyledi” diyerek hükmü O’na bağlamak eylemlerini ifade
eder…
Kendi kendine din uyduran ve ahkam
vazetmeye kalkışanlar tehlikeli ve zararlı bir düşünce içindedirler. Onun
içindir ki, din adamları din konusunda bilgi verirken asla kendi görüşlerini
din olarak sunmamalıdırlar. Allah’ın ayetleri ile sünneti, sünnet ile icma ve
içtihadı birbirinden ayrı olarak anlatmalıdırlar.”
“Bu benim
görüşümdür, bunu din olarak kabul etmeyiniz” diyerek, karşısındaki cemaate
güven vermelidirler. “Bu ayettir, bu da hadistir” diyerek, kendi fikirleri ile
ilahi hükmü karıştırmamalıdırlar. Bu konu o kadar önemlidir ki, insanların dine
karşı tavrını, sevgisini ve düşüncesini, iyiye olduğu kadar kötüye de sevk
edecek bir nitelik taşımaktadır. Allah’a karşı dürüst olma tavrının, Nahl
suresinin 116. ayetinde, toplumun felahı ile yakından alakalı olduğu, Yüce
Allah tarafından ifade edilmiştir…
Şimdi o ayette bir bakalım:
“Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden dolayı, şu helaldir, şu haramdır
demeyin, sonra Allah’a iftira; yani yalan uydurmuş olursunuz. Allah’a iftira
edenler ise iflah olmazlar…
Kendi uydurma söz ve düşünceleriyle,
Allah’ın yarattığı şeyler üzerine veya Allah’ın dini hususunda yasaklar koyup
ruhsatlar vererek, Allah’ın emirleri gibi gösterenler kurtuluşa
eremeyeceklerdir. Allah’ın neye haram ve neye helal dediğini bilmeden
konuşmanın Allah’a iftira ve saygısızlık olacağı bilinmelidir…