Çocukluk dönemimiz köyde, Yomra Özdil’de geçti. İlkokulu ve
ortaokulu köyde okudum. Anavatan Partisi iktidarı dönemi idi. Kendimi 1983
Kuşağı olarak nitelendiriyorum. 1983 yılında 9 yaşında idim. Köyümüze o
yıllarda elektrik hatları çekilmeye başlandı. Köye ilk gittiğimiz zaman 1980
yılları gibiydi ve o dönemde lüküs ile aydınlatma sağlanıyordu bazen da kara
lamba ile aydınlandığımız olurdu. O zamanların meşhur TV dizisi “Kara Şimşek”
idi. Bazen elektrik kesintileri olurdu. Hatırladığım kadarıyla Cumartesi ya da
Pazar günler olacak dizi yayınlanırdı ve çok ilgimi çeken bir diziydi. Elektrik
kesintisi olduğu zamanlar acaba elektrik gelecek mi, “Kara Şimşek” Dizisini
seyredebilecek miyim diye endişe eder, yakınlarda çalışan elektrik işçilerine
Abi elektrik gelecek mi diye sorardım. Onlarda niye soruyorsun dediklerinde
“Kara Şimşek” Dizisini seyredeceğim derdim. Köyde yaşam çok güzeldi. O zamanlar
neredeyse bir metre kar olurdu köyde. Ama okulların tatil edildiğini pek
hatırlamıyorum. Eğitimin felsefesinin çok güçlü olduğu yıllardı. Marangoz
İbrahim amca hem marangozdu. Hem de berberlik yapardı. Keşkül Hüseyin Amca’nın
kahvesinde çay içerdik. Bakkal Mehmet Hafız Amcadan varel (bizim oraların
söyleyişi ile) peyniri alırdım. Fırında peynirli yaptırdığımız dönemlerdi.
Köyde yaşam çok güzeldi. Bir metre karda yolu yarıp gider hafta sonları pide
yaptırırdık. İnsanlar köye daha fazla bağlıydı.
Bunları şundan dolayı anlattım. Yereli çok önemli görüyorum.
Seçim çalışmaları sırasında çok önemli tespitler yapılmıştı. Vakfıkebir’de çok
önemli miktarda çay üretildiğinden, Çaykara ve Of yörelerindeki torf
yataklarından, birçok yerdeki elma ve armut suyu yapım potansiyelinden,
hayvancılık başarı örneklerinden, Yomra’da elma yetiştiriciliğinden, ahşap ve
el işçiliği örneklerinden, tekstil başarılarından, peyzaj ürünlerinden vb.
bahsedildi. Esasında köylerde önemli potansiyeller var ve bunların hayata geçirilmesi
ve güçlendirilmeleri gerekiyor.
Atatürk Köy Enstitülerini kurmak ve yaygınlaştırmak istedi.
O dönemde bilgi ve teknik köydeydi. Kırılan taşların toprağa katılması demek
olan mineral gübreleri dedelerimiz kullanmışlardı. Kemer taş köprüleri inşa etmiş,
marangozluk ve mobilyacılık konularında önemli kapasiteler oluşmuştu. Sıcak
demircilik ile orak, balta, kazma, keser, murç
vb eşyalar üretiliyordu. Köylerde önemli bilgi birikimi oluşmuştu ve
bence Atatürk Köy Enstitüleri ile köydeki bilgiyi şehir yaşamına katmak
istiyordu.
Yakın zamanlarda köylerde belediyeler kapatıldılar. İlçe
Belediyelerine bağlandılar. Yereldeki önemli aktörler olan Belediyeler esas
itibarla yerelde önemli işler yapmaktaydı. Belediye Başkanları bölgenin yerelin
tanıdığı insanlar olarak seçiliyorlardı ve esasında bu konu da köylerde belli
bir gelişimin önünü açıyordu.
Günümüzde ekonomik sorunlar hat safhaya çıktı. Üretimin
önemi çok daha fazla anlaşıldı. İnsanları köylerinde yerelinde tutmanın önemi
daha iyi görüldü. Müstakil yaşam konusunun da önemi arttı. Köylerde
Belediyeleri yeniden tesis etmek acaba faydalı olabilir mi? Değerlendirilmesi
gereken bir konu olarak görüyorum.