“Manevi İlkeli Liyakatli Diyanet ve Vakıf Çalışanları
Sendikası” uzun adı bu! İlkeli-liyakat sahibi din adamlarını bir araya toplayan
sendika bu! AKP iktidarı boyunca, tarihimizin en büyük, en ahlaksız
soygunlarını yaşadık. 4 bakan, bankadan sorumlu bakan ve başbakanın “haberleri”
olmadan (!) devlet bankasını rüşvete aracı yaptılar. Yalnızca yurt içinde
değil! Mesela Almanya’da Deniz Feneri e.V davasının Avrupa basınındaki adı;
“Yüzyılın Yardım Soygunu” oldu.
Her biri İLKELİ ve dürüst insanlardan oluşan bu sendikadan,
yolsuzlukları, hırsızlıkları, rüşvetleri kınayan bir bildiri duydunuz mu? Ben
duymadım! Cemaat, tarikat okullarında, kaçak kurslarda, AKP’nin vergi
muafiyeti, yardım toplama serbestliği verdiği vakıflarda, yüzlerce çocuk cinsel
saldırıya uğradı. Tarikat kız öğrenci yurdunda bir gecede 28 kız çocuğumuz diri
diri yandı. Her biri LİYAKATLİ ve namuslu insanlardan oluşan bu sendikadan,
çocuklara tecavüzü, istismarı, yangını kınayan bir bildiri duydunuz mu? Ben
duymadım!
Bu sendika, SADAT denen Saray kuruluşunun başkentimizi
İstanbul, resmi dilimizi Arapça yapacak ve şer’i hükümlerle, çok hukuklu bir
yapı ile oluşacak “İslam Anayasası” çalışmalarına maddi-manevi destekte
bulunmuştu! İlkeli ve liyakatli din adamlarından oluşan sendika, bugün
savundukları Ali Erbaş’ın Cumhuriyetimizin ve Diyanetin kurucusu Atatürk’e
hakaret ettiğini de görmediler. Eğer Atatürk olmasaydı, bu nankörlere bugün
hangi kilisede zangoçluk yapacaklarını hatırlatmaya gerek var mı?
Bu ilkeli ve liyakatli insanlar, Gazeteci Yılmaz Özdil’e bir
yazısı dolayısıyla (üstelik yanlış anladıkları) çok ağır hakaretlerde
bulundular. Öyle kin, hınç dolu bir yazıydı ki, bulsalar Yılmaz Özdil’i çarmıha
gerecekler! Şimdi diyeceksiniz ki, İslam’da “çarmıha germek” var mı? İyi de,
İslam’da kişinin dirisini, ölüsünü camiye sokmamak yani AFOROZ etmek var mı?
Özdil camiye alınmasın, ölüsü yıkanmasın diye “fetva veren” bu sendika
yöneticileri, Katolik mi yoksa Ortodoks mu? Evanjelist mi? Ne olduklarını bilmiyorum
ama “İNSAN” olmadıkları kesin…
Her şeyi bilen, laiklik karşıtı ve Atatürk düşmanı Kılıçlı
Ali Erbaş’a bilimsel bir konuda bazı sorular yöneltelim. Nasılsa her konuda
uzman, maşallah! Bakalım derdimize bir çare bulacak mı? Hocam, yerküremizin
ortalama sıcaklığı 13,5 santigrat derece idi. İnsanoğlunun çok fazla fosil
yakıt kullanımında dolayı, soluduğumuz havadaki sera gazları konsantrasyonunun
artmasına bağlı olarak dünyanın ortalama sıcaklığı 1 santigrat derece artarak
14,5 dereceye ulaştı.
Sayın “Altın işlemeli cübbeli ve son model Mercedes otosu”
olan hocam; 1 derece nedir deyip geçmeyelim. Bu bir derecelik artış, kulağa
basit gelse de, insanlık tarihi boyunca var olan iklim dengesini alt üst etmeye
yetiyor. Dünyayı 400 bin yıl öncesi “Buzul Dönemi” şartlarına taşımaya yetiyor.
Kutuplardaki buzullar eridikçe ve Sibirya gibi kutup bozkırı bölgelerindeki
donuk topraklar çözüldükçe deniz seviyeleri yükselecek, düşük sahil bölgeleri
sular altında kalacak, topraklarımız tahıl üretimi için aşırı tuzlu hale
gelecek. Dünyanın büyük bir kısmı adım adım kuraklığa ve açlığa mahkum olacak…
Sayın kılıçlı hocam; bunları, Ward, Rifkin, Hengeveld,
Kroonenberg, Sinn adındaki bilim insanları söylüyor, yazıyor! Ne yapalım hocam?
Bu gavurlara mı inanalım, yoksa bu işin kısa yoldan bir çözümü var mı? Mesela
bu konuda bir muska veya belayı defetme duası tavsiyeniz, olabilir mi?
Sayın süslü hocam; siz hep Cumhurbaşkanı için
çalışıyorsunuz! Biraz da biz fakirleri aydınlatın. Sizin dediğinize göre biz
fakirlerin öteki taraftaki yeri cennetin yedinci katında olacakmış! Siz zengin
bademler kaçıncı kattasınız hocam? Öte tarafı garantiledik ama bu dünyada çok
dardayız be hocam! Eğer bizi duymazsanız, hepimiz Cübbeli Hocaya gideriz
haberiniz ola. Orada hiç olmazsa jet skyci var!
Hayrına, sevabına bize akıl verin değerli hocam. Kalın
sağlıcakla…
Sağlık ve başarı dileklerimle…