Bir ülkenin sınırlarını korumak, ülke insanının namusunu
korumakla eşdeğerdir. Anayasamıza göre sınırlarımızı korumak görevi Türk
Ordusunundur. Cumhurbaşkanı dahil hiç kimse Türk Ordusuna “Sınırları koruma,
bırak geçsinler” diye emir veremez. Türk Ordusunun Genelkurmay Heyeti ve sınır
illerimizin Valileri; Ülkemizin sınırlarını korumadığınız için, kanunsuz emre
uyduğunuz için, yargılanacaksınız!
Elek haline gelen sınırlarımızdan kimlerin, hangi terör
gruplarının, hangi sapıkların girdiğini bilmiyor musunuz? Ömrü boyunca kadına
saygı duymamış, kadını köle olarak görmüş sapık kaçakların kadınlarımıza,
çocuklarımıza yapabileceklerini bilmiyor musunuz? Türk Kadınının gözünden, bu
kaçkınlar yüzünden akacak bir damla yaş, sizlere alacağınız her nefesi
zehredecektir. İnşallah sizlerin eşlerinizin, kızlarınızın başına gelmez…
Türk Milletinin sağlıklarını korumak birinci derecede Sağlık
Bakanlığının işidir. Eyy Hastane zinciri sahibi, halkın kullanacağı aşılardan
bile çıkar sağlamaya çalışan hükümetin Bakanı Covit-19 Delta Virüsünün,
sınırlarımızdan sürü gibi giren Suriyeli-Afgan-Sudanlılar sayesinde ülkemize
girdiğini bilmiyor musunuz?
Ömründe hijyen ve sağlık hizmeti almamış bu insanların
“Ayaklı Virüs” gibi kullanılmalarına nasıl ve hangi hakla izin veriyorsunuz? Bir
taraftan Covit-19 ile mücadele için bir sürü palavra sıkıyorsunuz, diğer yandan
yüz binlerce virüs taşıyan insanı, toplumun içine salıyorsunuz. Sizin Türk
Milletine kastınız mı var?
Sizin ihmaliniz yüzünden kaybedeceğimiz her Türk
Vatandaşının sorumlusu sizler olacaksınız. Sizlerin alacağınız her nefes, sebep
olduğunuz her bir ölüm yüzünden size zehir olarak dönecektir. Türkiye’nin
tarımını geliştirmek, çiftçiyi, orman köylüsünü ve ormanlarımızı korumak Tarım
Bakanlığının görevidir.
Eyy, kardeşi Fetö’dan hapiste, kendi bakanlık koltuğunda
oturan Bakan; Tarımı bitirdin, çiftçiyi ekemez hale getirdin. Uluslararası
Tarım Tröstlerinin yanında çalıştığın için mi, yabancı çiftçileri koruyorsun.
Yıllardır, her orman yangınında fedakarca çalışan Türk Hava Kurumunu ve
uçaklarını devre dışı bıraktın.... Milyonlarca dolar-avro vererek yabancı
uçakları kiraladın...
Bu cennet vatanın ağacından da mı utanmadınız?
Yargılanacaksınız. Orman yangınlarında ölen her canlının ahı sizleri tutacak ve
alacağınız her nefes size zehir olarak dönecektir.....
Gelelim sana Tek ve Hasta Adam; Her şeyin sorumlusu,
planlayıcısı, uygulayıcısı sensin..... Seni, Cumhuriyetimizi kuran
kahramanların düşmanı, onlara küfreden Fesli Deli Kadir gibilerin dostu olarak
tanıdık.... Eksik tanımışız!
Sen, tüm Türk Milletinin düşmanı gibi davranıyorsun! Ne
hakla Türk Milletinin ve çocuklarımızın geleceği olan milyarlarca doları,
Suriyelilere harcıyorsun? Türk Milleti, bu sapık katilleri istiyor mu, diye bir
referandum yapsana! Türkiye dışındaki mal varlığının soruşturulmaması için,
ABD’nin her istediğine “EVET” diyecek misin?
Reza Zarrab, SBK, Halkbank olaylarının kapatılması
karşılığında, ülkeye 10 milyondan fazla sığınmacı alıp, öz vatanını
parçalatacak mısın? Barzani’ye devlet kurdurdun, PKK/PYD’ye devlet kurdurdun.
Yetmedi mi? Vatanımızı kaç parçaya ayıracaksın ki Türk Milletine olan kinin
bitsin? Neye inandığını bilemiyorum ki, o kutsalın üzerine senden yemin
isteyeyim. Dur artık be fani! Ömrünün sonuna geldin. Doğru yürüyemiyor,
konuşamıyor, konuşurken uyuyorsun.
Çok ıstırabın olduğu, çok acı çektiğin yüzünden belli.
Bunlar ayıp değil... Herkesin başına gelebilir. Ama bunlar
yolun sonunun göründüğünün işaretleridir...
Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış sana mı kalacak. Hem sen Süleyman gibi Sultan, Padişah, Şah değilsin ki. Benim gibi garip bir
fanisin.... Tövbe et, yeter artık... Bizler nefes alamıyoruz ama, sen bu
politikana devam edersen, aldığın her nefes sana zehir olarak dönecek…
Biliyorum çok korkuyorsun ama, bir cesaret etsen de, damadın
avanta televizyonunda karşılıklı dertleşsek! Hadi biraz yürek ye de, gel
konuşalım be fani.