Bir insanın “güç sahibi olması” onun “güçlü” olduğu anlamına
gelir mi? Bir insanın mevki, unvan ya da varlık sahibi olması, onu gerçekten
güçlü yapar mı?
Güçlü olmak, insanın kendisinden kaynaklanır. Gerçek anlamda
güçlü olan insan, hiç bir mevki, unvan ya da maddi imkâna sahip olmasa bile
kendine güvenen insandır. Güçlü insan, içinde bulunduğu koşullar kötüleşse,
sahip olduğu imkanları yitirse bile, kendi gücüyle yeniden başlayabilen, sonuç
alabilen insandır.
Güçlü olmak, bir insanın kendini eğitmesi, geliştirmesi ve
olgunlaşmasıyla yani “olmasıyla” ilgili bir kavramdır. Güç sahibi olmak ise
malik olmak yani edinmekle ilgili bir kavramdır. Nasıl ki “var olmakla”
“varlıklı olmak” aynı şeyler değilse, “güçlü olmakla” “güç sahibi olmak” da
farklı şeylerdir. Güç sahibi olmak, insanın kendi dışındaki bir kaynağa (para,
mevki, unvan…) sahip olmasına bağlıdır; güçlü olmak ise insanın kendinden
kaynaklanan nedenlere bağlıdır.
Hiç bir imkana sahip olmasalar bile, güçlü olan insanlar
vardır. Bu insanların güçleri, cesaretlerine, çalışkanlıklarına,
dayanıklılıklarına ve her türlü zorluğa rağmen mücadele etmekten vaz
geçmemelerinden kaynaklanır. Güçlerini paradan, çevrelerinden, mevkilerinden,
unvanlarından değil, kendilerinden alırlar.
Hiç bir sahiplik, insanı gerçek anlamda güçlü kılmaz. İnsan
ne kadar çok şeye sahip olursa olsun, içinden gelen bir gücü yoksa, sahip
oldukları ona gerçek bir güç vermediği gibi hiçbir zaman yeterli de gelmez;
kendini güçsüz hissedenler -ne kadar imkana sahip olurlarsa olsunlar- hep daha
fazlasına sahip olma ihtiyacı duyarlar.
Erich Fromm‘un dediği gibi “olmak”, “sahip olmanın” karşıtı
gibidir. Olmaya odaklanan insanlar, bir şeyler edinerek, bir şeylere sahip
olarak güç elde etmeye çalışmazlar.
Mutlu hafta sonları.
3 ana kuralımızı unutmayalım;