Sabır, erişebileceğimize inandığımız bir hedefe varmak için,
çalışıp çabalamak, geçirilmesi gereken süreyi telaşsız ve sessizce beklemektir.
Baştan çıkartıcı etkilere karşı direnebilmek, zorluk ve sıkıntılara, şikayet
etmeden katlanabilmektir. Kısaca sabır, acılara ve zorluklara dayanma gücüdür.
Yakınlarımızın can kaybı, mal kaybı, ölüm, hastalık korkusu, savaş, açlık
tehlikesi, ticari yatırımların zararı gibi, maddi ve manevi sıkıntılar, acılar
insanın olgunlaşması adına birer imtihandır. Sabır, bu imtihandan başarıyla
geçmesinin adıdır.
Sabır gücünü elde etmek için birinci adım, sonuca ulaşma
inancı ve azmini gösterebilmektir. Çünkü ancak inanarak sabredenler sonuca
ulaşır. İkinci adım, çalışmaları usulüne uygun yapabilmektir. Üçüncü adım, her
konuda sonuca ulaşmak için, belli bir sürenin geçmesi gerektiğini bilerek, o
süreci çalışarak yaşamaktır. “Acele işe şeytan karışır,” atasözünü de
hatırlayarak biliriz ki telaş, acele ve düşüncesiz davranış, insanı sabır
gücünden uzaklaştırır. Dördüncü adım da baştan çıkarıcı etkilere karşı
direnebilmektir. Kuruntu verenin aşıladığı kuşku, korku, umutsuzluk,
çaresizlik, cesaretsizlik gibi yıkıcı etkilere karşı dik durabilmektir.
Sabır, tembelce beklemek değildir.
Belirttiğimiz bu prensipleri uygularken, unutulmamalıdır ki
sabır, başımıza gelenlere kuru kuruya katlanmak, durgun ve hareketsiz kalarak,
pasif bir bekleyiş değildir. Haksız yere mahkumiyete, tecavüze, haysiyet kırıcı
saldırılara ve davranışlara katlanmak değildir. Bunlara karşı tiksinti duymak
ve kederlenmek, doğrudur ama yeterli değildir. Bunlarla mücadele etmek gerekir.
İşte, bu mücadele süresince gösterilecek irade gücü “Sabır”dır. İnsanın kendi
iradesiyle üstesinden gelebileceği davranışları karşısında göstereceği
durgunluk ve razı olma hali de sabır değil, acizlik ve tembelliktir. Bu
kavramları birbirinden ayırmak gerekir.
Sabırsızlık, acele ederek, bir anda, çok şeyi istemektir. Bu
da, her hedefe varmak için, belli bir zamanın gerektiğini bilmemektir. O
nedenle, sonuca bir an önce varmak isteyenler, aslında yarı yolda kalırlar ve
işin sonundaki hayrı göremezler.
Allah’ın kimseye taşıyamayacağı yükü vermediği gerçeği
vardır. Ancak sabrederek, sondaki hayrı görebiliriz.
3 ana kuralımızı unutmayalım;
MASKE MESAFE HİJYEN