Bazı hastalıklar vardır farkındalık ister. Eğer değerlendiren hekim bu farkındalığı atlayacak olursa o şikayetlerin aslında patolojik bir durum olduğunu bilmez ve doktor doktor dolanmayı bırakın yaşadıklarının ileri dönemde kendisine ne gibi sonuçlar doğuracağını bilmeden yaşar. Farkındalık aslında elinizde olan imkanlarla alakalı bir durumdur. Elimizdeki mevcut tetkikler oranında hastalara geniş çaplı tanılar koyabiliriz. İşte aslında hastaları başka hastanelere yollamamızın sebebi de daha ileri tetkikler ile araştırılması içindir. Yoğun poliklinik ortamlarında bazı özel durumlara eğilmek hastaya fazladan 2-3 şikayet sormak gerçekten zor olabilir. Ama bazı farkındalıklar bir hastanın ömürlük hayatına dokunmanıza sebep olur.
İşte farkındalıkla yaklaşmamız gereken bir durum hastalarımızın uyku düzeninin sorgulanmasıdır. Acaba kaçınız uyku düzeninizin hayatınız üzerindeki etkilerini biliyordur. Bir uyku hastasını değerlendirebilmeniz için ona ne yapacağınızı bilmeniz gerekir. Bölgenizde bir uyku laboratuarınız yoksa hastanın uyku düzenini sorgulamak aklınıza gelmeyecektir. Ahi evren hastanesinde uyku laboratuarı ilk açıldığı zaman mevcut dört yatağı her gün nasıl dolduracağımı düşünmüştüm. Halbuki şimdi randevular birkaç ay sonraya veriliyor.
İşin içine girdiğimde aslında birçok hastanın gündüz halsizlik ve uyku şikayetleri ile psikiyatri polikliniklerinde depresyon tanıları ile tedavi aldıklarını gördüm. Halbuki bu hastalar gece kaliteli uyumadıkları için vücutları dinlenmeden güne başlıyorlar, bu durum; onların yataktan kalktıkları an itibariyle baş ağrısı ve yorgunluk çekmelerine sebep oluyor. Eğer kişi stabil bir iş yapıyorsa defalarca masa başında ya da televizyonun karşısında program izlerken, kitap, gazete okurken uyuyup kalabiliyorlar.
Horlama şikayeti kişilerin kendine yakıştıramadığı ve asla kabullenmek istemedikleri bir durumdur. Hastalarımıza geceleri “Horluyor musun” diye sorduğumuzda hemen “Hayır!” diye savunmaya geçerler. Halbuki kişi uykuda horlayıp horlamadığının farkında olmaz. Onun yatak partneri size net bilgiyi verebilir. İşte gündüz yorgunluktan bahseden kişilerin gece horlama şikayetlerini net bir şekilde sorgulamak gerekir. Horlamanın patolojik bir sebepten dolayı olduğunu hastanıza anlatırsanız sizi dinleyecektir ve kendisine bir farkındalıkla yaklaşacaktır. İşte kişinin uyku düzeninin değerlendirilmesinde sorulacak ilk soru gece uyurken horluyor musun sorusudur. Yıllar içerisinde kişilerin aldığı kilolar karın bölgesinde göbek oluştururken boyun ve ense çevresinde de yağlanma yapar. Bu kişilerin dar bir boğaz yapısı, kalın dil kökü ya da uzun ve sarkık küçük dilleri varsa uyku sırasında üst solunum yolu açıklığı daralır ve hava akımının geçmesini zorlayacak kadar kapanır. İşte kişinin böyle anlarda nefesi durur ya da hava akımları yavaşlar. Kişi nefes almak için çaba harcar bu da dışarıya gürültülü horlama sesi olarak çıkar. Bazen bu durumu hastalarımız sabaha kadar defalarca yaşar ve horlama anı; kişinin kaslarının yorulmasına, kalbe, akciğere ve beyine oksijenin az gitmesine neden olur. Bu durum gece boyu hastanın tansiyonunun yükselmesine kalbin ritminin bozulmasına uyku sırasında kalp krizi riskinin artmasına sebep olur.
Uyku apnesi sendromu adı verilen bu durum hekimlerin farkındalıkla yaklaşması gereken bir hasta grubu doğurur. Tanısı için, hasta uyku laboratuarlarında bir gece yatırılarak, uyku analizleri yapılır ve hastalığın derecesine göre, kişiye özel olacak şekilde tedavi yöntemleri planlanır./