Merhabalar,
İlkokul
3.sınıfta ayrılmıştım doğduğum şehirden. Anne-baba meslekleri nedeniyle farklı
şehirlerde geçen yıllar, doğduğum şehre özlemi de getirmişti beraberinde.
Sadece yaz tatillerinde gelebiliyor olmak yetmese bile çok iyi geliyordu.
Trabzon deyince akan sular dururdu, herkesin kendi memleketine hissettiği
duygular gibi.. Trabzonspor ise futbol takımı olmanın ötesindeydi benim için o
yıllarda. Sadece benim için değil, tüm Trabzonlular için. Yaz döneminde
geldiğimizden maçlara gitme şansımız olmazdı ama sezon açılışlarını heyecanla
beklerdim. O yıllarda, ellerinde fikstürlerle maçları takip edip skorları
kaydeden fanatik Trabzonsporlu iki teyzem sayesinde her gelişmeden haberdar
olurdum.
Ortaokul
1. sınıfı bitirdiğim yaz tatiliydi ve okullar açılıncaya kadar çok sevdiğim
şehirdeydik kardeşimle birlikte. Aralarında bir kaç yaş bulunan ve o zaman
25’li yaşlara bile ulaşmamış, aynı zamanda birbirlerine maça gitme arkadaşı da
olan 2 teyzemin yaklaşan Trabzonspor sezon açılışına gideceğinden çok emindim.
Bu açılış için önce evden izin almaya çalışıldı ama yapılacak işler
hatırlatıldı ve açılışa gitmelerinin tasvip edilmediği bir kez daha söylendi. O
yıllarda da kadın taraftarlar vardı ama şimdi ki kadar çok olmadığından
gidişlerine onay verilmesi çok kolay olmazdı fakat onların Trabzonspor aşkı o
kadar büyüktü ki, bir şekilde ikna ederlerdi. İlçeden merkeze maça gelmek için
her türlü ikna yolu denenirdi elbette, yapılacak işler önceden halledilir,
gitmeye engel oluşturabilecek bir şey bırakılmazdı. O yaz bizim olmamız ve
ısrarımız, dedem tarafından izin verilmemiş olmasına rağmen, bir bahaneyle
ilçeden şehir merkezine gelmemizi kolaylaştırmıştı. Açılış için izin alamayınca
okulla ilgili bir aktivite olduğunu söyleyerek iki teyzem, kardeşim ve ben
Trabzonspor açılışına gitmek için heyecanla yola çıkmıştık. Şimdilerde olmayan
Avni Aker stadyumuna heyecanla gelişimizi, çok kalabalık olduğu için uzun bir
süre bekleyişimizi, içeriye girince yaşadığımız heyecanı, eğlenceyle başlayan o
büyük coşkuyu dün gibi hatırlıyorum. Futbolcuları yakından görmek nasıl güzel
ve farklı gelmişti bana. Açılışın bitmesinin ardından müthiş bir mutlulukla
stadyumdan çıkmış, doğruyu söylemediğimiz için biraz da tedirgin çabucak eve
dönme telaşı ile yola koyulmuştuk. Eve geldiğimizde hava kararmak üzereydi, hem
çok mutluyduk hem de biraz mahçup. Biz kapıdan içeri girerken evdekiler yemek
için hazırlanmış masaya henüz geçmemişlerdi ve pür dikkat haberler izleniyordu.
Tam “gününüz nasıl geçti?” diye sordukları vakit televizyonda Trabzonspor sezon
açılışından bahsedildiğini duyduğumu, ekrana sırtım dönükken hemen yüzümü
döndüğümü ve o esnada ekranda sağımızda ve solumuzda teyzelerimiz, ortalarında
da kardeşimle ben olduğumuz görüntüyü görünce gözlerime inanamadığımı
hatırlıyorum. Bir de evdekilerin bir ekrana bir bize bakarak yaşadığı
şaşkınlığı.. Bir kaç saniyelik görüntü bile, bir şey söylememize gerek kalmadan
gitme amacımızın anlaşılmasına neden olmuştu tabi ki. Önce yaptığımızın doğru
olmadığı söylendi, sonra bizim mutluğumuzu görünce onlar da mutlu oldu. O gün
giydiğim kıyafetlerimi bile ekranda gördüğüm haliyle bugün hatırlıyorum.
Trabzonspor aşkı ve yeğen sevgisiyle bir bahane bularak gidilen açılış
sonrasında yaşadıklarımız, aslında hayat boyu unutulmayacak bir ders
niteliğindeydi. Bu şehir için takım, futboldan öte bir duygu olsa da
doğruluktan şaşmamak en güzeliydi ve gerçeklerle hiç olamayacak şekilde
yüzleşmek belki de hayatın gerçeğiydi. Trabzon ve Trabzonspor’a yüklediğimiz
anlamın büyüklüğü de bir başka gerçek elbette.
Bu
vesile ile uzun bir hastalık mücadelesinden sonra kaybettiğim teyzemi rahmetle
anarken, onlara bize yaşattıkları şu anda bile hissettiğim o güne ait heyecan
için yıllar sonra olsa da teşekkür ediyorum.
Sağlıcakla
kalın…