Merhabalar,
Yoğun ve yorucu geçen bir nöbetin sabahında, hastane
odasında da olsa, açtığım pencereden gelen o tertemiz ve serin havanın
ferahlığı ile kuş cıvıltıları tüm yorgunluğumu alıp götürüyor, beni mutlu ediyor.
Tıpkı bu süreçte, yoğun bakımdan servise çıkardığımız ya da taburcu ettiğimiz
her hastanın verdiği mutluluk gibi.. Tıpkı taburcu ederken gözyaşları ile
“bugünlere ulaşacağımı hiç düşünmemiştim, bundan sonra nefes aldığım her gün
için şükredeceğim, Allah hepinizden razı olsun” diyen hastanın verdiği huzur
gibi.. Serin ve temiz havayı iliklerime kadar hissederken geçirdiğim nöbeti,
hastaları, salgının başlangıcını, bugün geldiğimiz noktayı ve bu süreçte
yaşadıklarımızı düşünüyorum. Hep kalabalık olan hastane bahçesinin sakinliğini,
yoldan geçen arabaların seyrekliğini ve bu saatlerde olan hareketin azlığını
gözlemliyorum. Her ne kadar “evde kalın, zorunluluk olmadıkça dışarıya
çıkmayın” uyarılarımıza hâlâ istediğimiz ölçüde uyum olduğunu düşünmesem de, bu
sakinlik dikkate alanların çoğunlukta olduğunu hissettirdiğinden mutlu
oluyorum. Sizlere; kalabalık ortamlarda bulunmayın, mümkünse dışarı çıkmayın,
maske kullanın, maskeli olsanız bile aranızdaki sosyal mesafeyi koruyun derken
ve aynı dikkati bizler de gösterdiğimizden, sevdiklerimle bir süredir
görüşmemenin, sadece uzaktan görmenin ya da konuşmanın burukluğu düşüyor içime.
Sonra, servis koridorlarında tulumlu, önlüklü, maskeli, gözlüklü, siperlikli
hallerimizde kimsenin kimseyi tanımadığını (bazen geçiştikten sonra ya da
seslerden ki maske ve siperlikten sesin
çıkması, tulum içindeki kulaklarımızla duymak çok zor olsa da) hatırlayarak
gülümsüyorum. Koruyucu ekipmanlarımızı giyerek hazırlanmak yaklaşık 5-10 dk sürüyor
ve bu süreci bile eğlenceli hale getirmeye çalıştığımız zamanları düşünerek, bu
günleri güzel birer anı olarak hatırlamayı umuyorum. Bir de bu zorlu süreçte
yoğunluk ve yorgunluğa rağmen “mutlu ve huzurlu çalışma alanı” oluşturmak,
motivasyonumuzu arttırmak için ekip olarak çabamız ve her şeye rağmen devam
ettirdiğimiz servis rutinlerimizi düşünerek huzur buluyorum. Artık evden çok
vakit geçirdiğimiz hastane odamızı düzenlemek, sabah yeni demlenmiş çayın
kokusunu hissetmek, çalışma arkadaşlarımızla henüz kişisel koruyucu
ekipmanlarımızı giyinmeden bir kaç kelam edebilmek bile güne güzel başlamamıza
yetiyor. Bu günlerinin de diğer zor zamanlar gibi geçecek olduğunu, en az zarar
ve kayıpla atlatmak için tüm arkadaşlarımızla, tabi ki kendimizi de korumaya
çalışarak, elimizden geldiğinin en iyisini yaptığımızı düşünerek rahatlıyorum.
Çalışma alanımızın bulaş açısından riskli olması nedeniyle, bizler için kaygı
duyanları düşünüyorum. Tam da bu cümleyi yazdıktan sonra telefonum çalıyor ve
arayan annem halimi, hatırımı soruyor, beni merak ettiğini söylüyor. Kaç yaşına
gelirsek gelelim onların gözünde büyümediğimizi hatırlıyor ve kaygısını
hissedebiliyorum. Aynı kaygıyı, tüm ekibimizin sevdiklerinin de hissettiğini
tahmin edebiliyorum. Bizler de aynı endişeyle evlerimizden uzak kalmayı,
sevdiklerimizle görüşmemeyi, kendimizi mümkün olduğunca izole etmeyi seçmedik
mi?
Artık sağlık çalışanı olarak bizler gibi sizlerin de yani
hepimizin hasta olabileceğini düşünerek hareket etme zamanı. Bu daha açık bir
ifadeyle; Covid-19’la karşılaşmış fakat henüz hastalık tablosu ortaya çıkmamış
olan kuluçka süresinde bulunma ihtimalimiz ya da virüsün bulaşmış olduğu fakat
hastalığı hiç bir şikayet oluşturmadan geçirme ihtimalimiz olduğunu düşünerek
davranmak anlamına geliyor. Bu nedenle şikayeti olan olmayan herkesin maske
kullanmasını öneriyoruz. Hastalık tanısı almış kişilerle temas eden fakat henüz
bir bulgusu olmayan ve izolasyon önerdiklerimizin buna herkesten daha dikkatli
uyum sağlaması gerektiğini de artık biliyorsunuz.
Hep birlikte önlemlere uyarak ve şu zamanda birbirimizden
uzak kalmanın yakın olacağımız günlere ulaşabileceğimizi sağlayacağını bilerek
sizleri sevdiğimizi, düşündüğümüzü, kıymet verdiğimizi hatırlatmak istiyorum.
Sağlıcakla kalın..