SON DAKİKA
SON DAKİKA


Ekmek kavgası,yaşam sevgisi
14.12.2021

Merhabalar.

Yıllarca bir tabir duyduk, “Ekmek kavgası”. Hatta ekmeğin önce aslanın ağzında olduğunu öğrendik, daha sonra da midesine indiğini. Hayatta kalabilmenin yolunu da, bu kavgadan başarı ile çıkmak olarak algıladık. Ekmek için başlayan kavga halinin zamanla hayat kavgasına dönüştüğünü biraz geç anladık. Hayat kavgasının hayatımız ve kendimizle olduğunun farkına varamadık. Elde etmemiz gereken her ne ise, ona bu kavga hali içinde ulaştığımızı algılayamadık çünkü kazanmak için güçlü durmak ve mücadele etmek gerektiğine inandık, belki de inandırıldık. Haklıydık ama bunu devam eden bir meydan okuma hali ile karıştırdık. Her yerde, her alanda güçlü durmanın bu kavgadan başarı ile çıkmış olmamız demek olduğunu kabul ettik, başarı hikayelerimizin bizi güçlü kılmasına aldandık. Hayat kavgasında başarı-güç kısır döngüsü içinde yuvarlandık. Başarı güç demekti evet ama bu döngüde bir şeyi kaçırdık. Zamanı.. Aslında kendimizi, hayatımızı. Kavganın kazananı-kaybedeni olur muydu ki hiç? Savaş gibi değil miydi kavga da? Daha küçük ve bireysel olmasına rağmen herkes katıldığı zaman toplumsal bir harekete dönüşmüş sayılmaz mıydı o da? İstemeden, belki farkında olmadan bir savaşın, bir mücadelenin içinde olmak yormaz mıydı bizi? Elbette yorardı. İşte bu yüzden yorulduk, “Zaman ne kadar çabuk geçti, hiç bir şey anlamadık” hissine kapıldık çünkü mücadele ederken yaşamı kaçırdık.

Ekmek kavgası, hayat kavgası, yaşam mücadelesi, adı her ne ise, yaşamak için gerekliyken, yaşam gitti, mücadele kaldı izlenimine kapıldık. Elbette mutlu da olduk huzurlu da, sevdik de sevildik de, gezdik de eğlendik de, ürettik de paylaştık da ama yaşamın çoğunluğunu koşuşturma hali ile geçirdik.

Halbuki yaşam sevgi üzerine kuruluydu. Her şey sevmekle başlardı. Ama sevmenin temelinde kendimizi sevmek olmalıydı, sonra bu sevgi, çiçeği, böceği, hayvanı, dağı, taşı, doğayı ve insanları kapsamalıydı. Sevgi gözlüğü ile bakılan her mücadelede haklı çıkma çabası ya da güç kazanma telaşı yerine, mutlu olma ve huzurlu kalma amacı insanı özüne taşırdı. Başka bir insanı en az kendimiz kadar önemsemek, onun hayatına, varoluşuna katkı sağlamak insanı insan yapardı. Başkasını eleştirirken oluşan iştah, sadece kendimize karşı ama fark edip düzeltmek amacıyla olmalıydı. Her şey mükemmel olamayacağına göre, kim bilir bilmediğimiz ne eksiklerimiz vardı, bunları görebilmek bizi güçlü yapardı.

Başarı, başkaları ile olan mücadeleyi değil, kendimiz ve özümüzle olan mücadeleyi kazanmaktı. Asıl güç de ancak böyle kazanılırdı.

Ama en güzeli, “hiçbir şey için geç değil” gibi gerçek dışı olduğunu düşündüğüm bakış açısı yerine, geç olsa da her şeyi kabul edip kaldığımız yerden bu bakışla devam etmeye, süresini bilmesek de henüz vaktimizin olduğu.

Bir de bu açıdan bakalım olur mu? Sağlıcakla kalın.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap