SON DAKİKA
SON DAKİKA


Geçmiş zaman olur ki..
4.12.2019

Merhabalar

Eski fotoğraflara bakmayı sever misiniz bilmiyorum. Ben çok seviyorum, yalnız telefonlarda baktığımız fotoğraflar değil, elimize alıp bakabildiğimiz, yeni kuşakların belki de ileride bilemeyecekleri, basılı görüntülerden bahsediyorum. Zaman zaman eski fotoğraflara bakıyorum, her biri yaşanmışlıklarla dolu geliyor bana. Bulunduklarımda o anı hatırlıyor, bulunmadıklarımın hikayesini anlamaya çalışıyorum. İnsanların yüzlerindeki ifadeler, duruş şekli, bakışlar, zaman, mekân her biri çok anlamlı geliyor bana.

Eniştemin fotoğraf merakı olduğu için çocukluk yıllarıma ait o kadar çok fotoğrafım var ki.. Yağmurlu bir Aralık akşamında da yine eski fotoğraflar düştü aklıma. Doğduğum ilk gün çekilmiş olana baktım, ardından doğum günlerimizde ve bir araya gelinen özel günlere ait olanlara da. Sonrasında bir fotoğrafa takılı kaldı aklım, yüreğim. Tatil sırasında çekilmiş olan, aslında basit, görünüşte hiç bir özelliği olmayan ve hatta profesyonellerin başarısız bulacağı bir fotoğraf benim için nasıl güzel ve bir o kadar da anlamlı olabilirdi ki? Şimdi anlatacağım da bu fotoğrafın hikayesi aslında..

Yaklaşık 8 yıl önce Gökçeada’ya giderken halam ve enişteme uğramış, sohbet sırasında 8 mm’lik filmlerde çocukluk yıllarıma ait görüntülerin olduğunu konuşmuştuk. Şimdiki gibi telefonlarımıza kadar ulaşmış kameralar yoktu tabi ki o dönemde. Geçmişe giderek artan özlemimin başladığı yıllar olacak ki, ısrarla izlemek istediğimi söyledim ve kaldırılmış olan film makinesi çıkarıldı, filmler hazırlandı. Görüntüyü duvara yansıtacağımızdan havanın kararması için akşam olmasını sabırsızlıkla bekledim. Nihayet vakit geldi, film makinesine filmler yerleştirildi ve o ilk görüntüler duvara yansıdı. Siyah-beyaz ve sessiz filmi, makinenin dönerken çıkardığı o meşhur sesiyle birlikte izlemeye başladık. Önce 3-4 yaşlarındaki küçük beni koşarken gördüm, gülerek şimdiki bana doğru gelip kayboluyor, sonra yine koşarak görüntüye giriyor. Ardından tüm ailem, sevdiklerim, büyüklerim, kaybettiklerim, hepsi orada. Özel bir gün olmalı çünkü kalabalık. Herkes çok mutlu, gülüyor, konuşuyor ama sesleri kaydetme özelliği olmadığından onları duyamıyoruz. Kimbilir neler anlatıyorlar birbirlerine. Çocukluğumun geçtiği o güzel evin hafızamda kalan ayrıntılarını ve sevdiklerimin hatırladığımdan daha genç hallerini görmek tarifi imkansız duygular oluşturuyor. Gülen insanları ve küçücük beni gülerek izlerken, ilk dakikanın sonunda buğulanan gözlerimle izlediğim görüntüyü kaçırmamaya çalışıyorum. Yaklaşık 3’er dakikalık film şeritleri arasında sadece benim değil izleyen herkesin duygulandığını görüyorum. Mutluluk ve huzur kokan görüntüleri, yüzümde tebessüm ve gözümde yaşlarla izlerken, bir kez daha aile olmanın kıymetini ve o yıllara ait görüntülerin şimdi ne kadar anlamlı olduğunu farkediyorum. Bugün de, görüntüleri izlediğim gün için aynı duyguları hissederek yazıyorum.

O günlere ait bir fotoğraf beni aldı nerelere götürdü diye düşünürken, geçmişteki güzel günlerin hem tebessüm hemde hüzün oluşturduğunu farkediyorum. Gerçekten “Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer” sözünün ne demek olduğunu bir kez daha anlıyorum.

Şimdilerde akraba ve aile büyükleri ile olan zayıflamış ilişkileri görünce, çocukların aile büyükleri ile vakit geçirmelerinin ne kadar önemli olduğunu, o günlere ait ufak bir görüntünün bile anlam kazanacağı günlerin geleceğini belirtmek istiyorum. Samimiyetin, merhametin, değer vermenin, bencil olmamanın, sağlıklı ilişkiler kurmanın, paylaşmanın güzelliğinin farkına varılmasının bu dönemde öğrenildiğini düşünüyorum. Özellikle çocukların ruhsal ve sosyal gelişimine güzel aile ilişkilerinin katkı sağlayacağını, her insanın çocukluğunun aslında anavatanı olduğu gerçeğinden hareketle, bu dönemde aile ile ne kadar sağlıklı ve kaliteli vakit geçirilirse o kadar mutlu çocuklar yetişeceğini hatırlatarak iyi günler diliyorum.

Sağlıcakla kalın..

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap