Merhabalar. Hepatit B virüsü, her ne kadar aşısı rutin
uygulamada olsa da, hala gördüğümüz ve takip ettiğimiz hastalıklar arasında yer
alıyor. Çünkü aşının, çocukluk çağı aşı takvimine dahil edilmesinin yaklaşık 20
yıllık bir geçmişi var ve öncesinde doğanlar aşısız. Hepatit B olanlar da bu
aşısız kişilere bir şekilde bulaştırmaya devam ediyor.
Hastalığın ana bulaş yolu kan ve kan ürünleri. Hasta kişinin
kanı ile veya vücut salgıları ile temas etmiş ve sonrasında steril edilmeden
size temas edecek herhangi bir malzeme (manikür-pedikür setleri, tıraş ve dövme
malzemeleri, diş aletleri, endoskopik aletler, pansuman malzemeleri,
enjektörler gibi) bulaş kaynağı olabilir. Meni ve vajinal salgılarda da virüs
olup temas ve cinsel ilişki de bulaşmaya yol açabilir.
Temel bulaşma yolu olan kan ve cinsel ilişki dışında, ter ve
tükürük gibi vücut sıvıları da bulaş için risk oluşturur. Hepatit B virüsü
taşıyan anneden bebeğe özellikle doğum sırasında bulaşma ihtimali de
bulunmakta. Hepatit B, iki şekilde karşımıza çıkar. Bunlardan biri akut
dediğimiz, virüs bulaştıktan 50 ila 150 gün arasındaki bir sürede ortaya çıkan,
belirtili ya da belirtisiz görülen hastalık tablosu, diğeri ise kronik
dediğimiz ve akut tablodan 6 ay sonra dahi virüsün varlığının devam ettiği
hastalık hali.
Eğer ilk bulaştan sonra virüs kaybolup vücutta ona karşı
antikor oluşmuş ise bu, hastalığı geçirdiğiniz ve kronikleşmediği anlamına
gelir. Fakat antikor oluşmuş ve kronikleşmemiş olsa bile, özellikle steroid
dediğimiz halk arasında kortizon olarak bilinen ilaçlar, kemoterapi ilaçları ve
romatizmal hastalıklarda kullanılan bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar
gibi tedavilerin kullanımı sırasında, virüsün vücutta kalmış yapısal parçaları
aktif hale gelip ağır bedeller ödeten sonuçlara neden olabilir.
Bu nedenle bizler, bu tedavileri alan hastalarımızın
tetkiklerle hepatit taramalarını yaparak, virüsün hem bilinen ana yapısal
parçalarını, hem de diğer yapısal parçalarını taşıyıp taşımadığına bakıyoruz ve
gereken uygulamalar için değerlendiriyoruz. Geç dönemde ve takipsiz hastalarda
ise siroz ve karaciğer kanseri gibi hiç görmek istemediğimiz iki sonuca yol
açma potansiyeli bulunuyor. Yani Hepatit B virüsü kanser yapma özelliğine de
sahip bir virüs ne yazık ki.
Korunmak için; kanla ya da vücut salgılarıyla direkt temas
etmemek ve ya steril edilmemiş ortak malzeme kullanmamak, kişiye özel ya da
steril edilmiş manikür-pedikür setleri ve tıraş malzemeleri ile işlem
yaptırmak, ortak enjektör kullanmamak, tek eşlilik fakat multiple partnerin
bulunduğu cinsel temas var ise prezervatif kullanmak, özellikle aile ya da
yakın çevrede hepatit B olduğu bilinen kişi varlığında Hepatit B aşısı olmak ve
aşının koruyuculuğunun oluşup oluşmadığını kan tahlilleri ile kontrol etmek
önemli.
Hayatınızın herhangi bir döneminde Hepatit B virüsü
taşıdığınız söylendiyse de tek yapmanız gereken, düzenli olarak önerilen
aralıklarla kontrollerinizi yaptırmak ve bunu ihmal etmemek. Taşıyıcı olmak;
zannedilenin aksine, virüsü taşımak ve bulaştırma potansiyeline sahip olmak,
aynı zamanda düzenli takibinizin gerekmesi yani kronik hepatit B hastası
olmanız demek. Hepatit B virüsü taşıyorsanız kontrol ve korunmak istiyorsanız
da aşı olmak için tetkiklerinizi yaptırmayı lütfen ihmal etmeyin.
Sağlıcakla kalın.