SON DAKİKA
SON DAKİKA


Salgındaki algı
15.06.2020

Merhabalar,

Covid-19 salgını sırasında virüs, korunma yolları ve oluşan hastalık tablosu ayrıntıları ile gazetelerde, televizyon kanallarında işin uzmanı olan ya da ne yazık ki işin uzmanı olmayanlar tarafından doğrusu ile yanlışı ile defalarca anlatıldı. Öyle olmayacak şeyler söylendi ki bazen, bunlara inanılacak diye endişe ettiğim zamanlar oldu. Hatta günlük sohbetler sırasında sağlık çalışanları olmayanlar tarafından, virüsün gerçekten olup olmadığı konusunda varlığının bile sorgulandığını duydum. Daha da ilginci Corona virüs enfeksiyonu nedeni ile takip ettiğim bir hastayı, bu virüsün gerçek olduğuna ve yatış sebebinin de bu virüse bağlı enfeksiyon tablosu olduğuna ikna etmek için uğraştım. Yani bilim insanları gibi toplum içinde de çok farklı ve ütopik düşünenler hep olduğu ve olacağı gibi yine vardı. Çok şükür ki insanlar, bilgilendirmek adına anlatılanlar konusunda seçici davranarak neyi takip edeceklerini, kimlerin söylediklerinin anlamlı olduğunu farkedip bu konuda bilenle bilmeyeni ayırt edebildiler. İşin güzel yanı sosyal mesafe ve maske kullanımı konusunda herkes hemfikir oldu, her konuşan ya da yazan tarafından ifade edildiğinden kullanım teşvik edildi.

Vaka sayısının giderek arttığı dönemde daha dikkatli davranılırken, sayının azalmasıyla birlikte dikkat de azaldı. Azalan hasta sayısı ile başlayan “normalleşme sürecinin” eski normalimiz gibi olmaması gerektiğini her fırsatta ifade ettik. Henüz toplumsal bağışıklık sağlanmadığı için rehavete kapılmanın ve önlemlerde gevşemenin vaka sayısında artışa neden olacağını, dünyayı etkileyen salgının Çin’de tek bir hasta ile başladığını sürekli hatırlattık.

Tüm uyarılara rağmen özen gösterenler kadar ne yazık ki hâlâ maskesiz dolaşan ve sosyal mesafeye dikkat etmeyenler var. Virüsün bulaştırıcılığının yüksek olduğu dünyayı etkilemiş olmasından belli zaten. Dünya verilerine bakıldığında ölüm oranı bugün itibariyle %5. Çok yüksek bir oran gibi gözükmese de etkilediği ve etkileyeceği kişi sayısını düşünürsek gözardı edilmemesi gerektiğini anlarız. Oran %5 de olsa başa geldiğinde o kişi için %100 gibi demektir. Yani ölüm oranının düşük gibi görünmesinin ölen kişiler için bir anlamı olabilir mi sizce? Ayrıca kayıp oranının yaşla birlikte arttığı doğru fakat her yaş grubundan ölümler olduğu da açık. Yani genç olmanız hasta olmayacağınız ya da olursanız ölüm olmayacağı anlamına gelmediği gibi, yaşlı olmanız da hasta olma olasılığınızın yüksek olduğu ya da hasta olursanız kaybedileceğiniz anlamına gelmiyor. Her hastalıkta veriler fikir verse de, hastalığın seyri kişiye özeldir, bu Covid-19’da da böyle.

Normalleşmenin tamamen normale dönme olarak algılanması, maske kullanımının azalması, sosyal mesafeye dikkat edilmemesi, el hijyeni konusunda hassasiyetin kaybolması vaka sayısındaki artışın temel nedeni. Her hasta, temas ettiği kişiler için potansiyel bulaştırıcı olma özelliğine sahip ki, bu da yeni hastaların ortaya çıkma riski demek.

Peki ne yapacağız? Rehavete kapılmayacağız, dikkat ve özen göstereceğiz. Maske kullanacağız, maskenin dış yüzüne dokunmayacağız. Ellerimizi sık yıkayacak ve ortak kullanılan alanlara temas ettikten sonra el hijyenimizi sağlayacağız. Sosyal mesafeyi koruyacağız ve gerekirse tüm bunlara dikkat etmediğini gördüğümüz kim varsa uyaracağız. En önemlisi de, salgının devam ettiğini unutmayacağız.

Sağlıcakla kalın…

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap