Sevmek; bazen bir şarkıda “en güzel duygu” diye tanımlanan,
bazen bir filmde “emek” ile eş tutulan, bazen bir şiirde “imkansızlığına” vurgu
yapılırken ümidi de elden bırakmayan, günümüzde cümle içinde sıkça kullanılan
ama çoğu zaman içi doldurulmayan, tanımı herkese göre değişen, insanı mutlu
eden o güzel duygu…
Sevmek; bir seven, bir de sevilene ihtiyaç duyulan, en az
iki varlık şartı bulunan, ölçüsü bilinmeyen, gözle görülmeyen, yürekte
hissedilen o güçlü duygu… Sevmek; cümlelerin değil davranışların konuştuğu,
kontrolün elde değil yürekte olduğu, benliğin kimi zaman kaybolduğu, her anın
anlam bulduğu o muhteşem duygu…
Allah’a, anneye, babaya, kardeşlere, evlatlara, büyüklere,
küçüklere, kan bağı olanlara, can bağı olanlara, sevgiliye, eşe, dosta,
arkadaşa, bitkilere, hayvanlara, doğaya ve varlığımıza hissedilen o yüce duygu…
Sevgi; her adımda olmazsa olmazımız, bizi biz yapan, hayatımıza anlam katan,
yaşama sevincimizi arttıran, kalbimize huzur dolduran o eşsiz duygu…
Ne dersek diyelim, nasıl tarif edersek edelim hiç
tamamlanmayacak, hep bir şeyler eksik kalacak. Çünkü sevginin ne tarifi var, ne
de ölçeği. Herkesin tarifi kendinde, ölçeği de kendi içinde. Bu nedenle her
birimizin sevgisi de farklı, ifade ediş biçimi de.
Turnusol kağıdı gibi, seveni-sevmeyeni belli eden bir ayıraç
olmasa da, duygu ve düşüncenin eylem hali olan davranışlar konuşur sevgide.
“Seni çok seviyorum” demek kolaydır da, davranışların konuşması zordur
gerçekte. Sevginin dili canımlı, cicimli cümleler gibi gözükse de, kelimelersiz
anlaşmaktır bazen bir çiçekle, bazen bir kedicikle, bazen de bir çift gözle.
Kimi zaman gideceği yere ulaştı mı diye merak etmek,
derdiyle dertlenmek, en sıkıntılı hali onunla paylaşmak istemek, başarısı gibi
başarısızlıklarında da yanında olduğunu göstermek, her şekilde desteklemek,
hasta iken başucunda beklemek, gecenin bir yarısında iyi olduğunu hissetmek
kadar kolay olur var olduğunu bilmek; kimi zaman da sıcak bir sarılış, samimi
bir gülüş, içten bir bakış, gerçekliği iliklere kadar hissettirilen bir söz ile
yüreğe işlenir ilmek ilmek.
Sevmekten ziyade güzel sevebilmek ve güzel sevmeyi bilmek
gerek. “Sevmenin de güzeli olur mu?” diye düşünse de insan, sevmenin güzelidir
en makbul olan. Sevgi aynadır çünkü sevilene yansıtılan.
Seven yüreği gibi bakar sevdiğine, merhametli ise
merhametle, zarif ise nezaketle, kıymetli ise kıymetle; sevilen, sevenin
kendini bulmuş hali olur. Sevmek bir nevi, sevene ait malzemelerle, sevileni
resmetmektir kendi yüreğine. Sevilenden bağımsızdır bu nedenle ama dönüştürür
ve öğretir hem de.
Sevgi bağdır en güçlü birleştiricilerden daha kuvvetli bir
arada tutan ve sevgi aynadır sevilende olandan fazlasını yansıtan. Bir günü
“Sevgililer Günü” diye adlandırmak sevgiye haksızlık olsa da, tüketim
çılgınlığına kapılmadan, sadece yüreğinizde olanları samimiyetle hissettirmek
için de bir fırsat herkese sunulan.
“Öyle düzeltici, öyle yerine getiriciydi sevmek” diyen
C.Süreya gibi şifa olsun tüm sevgileriniz yüreklerinize. Düzeltsin, yerine
getirsin, hep iyi hissettirsin.
Sağlıcakla kalın.