SON DAKİKA
SON DAKİKA


Yaş Alma, Yaşlanma
26.03.2022

Merhabalar.

Doğum ile başlayan, ölüm ile sonlanan ömür, bu ikisi arasında yaşadıklarımız ve hissettiklerimizden ibaret. Her ne kadar ömrü geçen zamanla tükettiğimizi düşünsek de, zaman bizim adımız, geçen de bizleriz. Doğduk adına dünya dedikleri yere, çocuk olduk, genç olduk, yaş aldık, yaşlandık, yaşlılık süreci ilerledi ve ömrün sonuna dayandık, belki de ömrün sonuna çok daha erken yaklaştık.

Silindirleri sayesinde dönen ve üzerindekini ileriye hareket ettiren bir bant üzerindeyiz hepimiz. Her birimiz bu döngünün farklı seviyesindeyiz. Kimimiz başında, kimimiz ortasında, kimimiz sonunda…

Yaşam döngüsünde ilerlerken hem kendimize, hem de birbirimize tanıklık ettik. Hatta çoğu zaman kendimizden çok başkalarının ilerleyişinin farkına vardık. Gençliğini hatırladıklarımızın yaşlılık halini görmek kimi zaman yüreklerimizi burktu, gözlerimizi nemlendirdi, bizi hüzünlendirdi.

Tam da bu hisse sahip olduğum, yaş almış haline üzüldüğüm, yüreğimde hüzünle anlatılanları dinlediğim bir zamanda, yaşlılığın ve sevdiklerimizin yaşlılık hallerinin de bir lütuf olduğunun farkına vardım, üstelik sadece bir cümle ile…

Genç yaştaki annesini kaybeden bir evladın “Onu beyaz saçlı, yüzünde o güzel tebessümü ile torunlarını seven yaşlı bir anneanne olarak görmeyi çok isterdim” dediği cümlesi bu lütfun özeti oldu.

Yaşamın her anı kıymetli ama ileri yaş ve yaşlılık dönemi daha kıymetli çünkü içinde yaşanmışlıklar, adanmışlıklar, anılar ve tecrübeler var.

Herkes evlatlarına kayıtsız şartsız sevgi ve ilgiyi gösteriyor da iş, büyüklere ve yaşlılara gelince kayıtsız şartsız bahaneler, sevgi ve ilginin yerini alıyor, beklentiler hep başkalarından oluyor.

Salgın süresi boyunca hasta olmuş evladı için refakatçi gerektiğinde haberdar ettiğimiz hiç bir annenin “Bana da bulaşır diye korkuyorum, gelemem” dediğini duymadım, hatta “Siz risk grubundasınız, kalacak başka kimse yok mu?” dediklerimiz oldu ama aldığımız cevap nerdeyse hep aynıydı, “Ben yavrumu bırakamam” diyerek her türlü risk göze alındı. Fakat kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan, yanına bırakılmış yemeği aç olmasına rağmen yiyemeyen, gözü yaşlı birinin gelmesini bekleyen yaşlılara refakat için aradığımız evlatlardan “Ben hastayım, bana bulaşır diye korkuyorum, gelemem” cevabını duyduğumuz çok oldu. Hatta; böyle giderse kaybederiz, desteğinize ihtiyacı var dediğimiz bir anne için, “Yapacak bir şey yok, yoğun bakıma gönderin o zaman, orada refakatçi gerekmiyor” diyerek akıl verdiğini düşünenler de mevcuttu.

Bu yüzden kutsal kitaplarda evlatlarınızı sevin mesajına ihtiyaç kalmamış ama anne-babaya sevgi ve ilgi konusuna defalarca değinilmiş. Yaratıcı, yarattığı kulunu elbetteki çok iyi bilmiş…

Dikkati azalan, unutkanlığı artan, hareketleri yavaşlayan, kişisel bakımı bozulan, belki de isminizi bile hatırlamayan o kişi, bir zamanlar sizin bizim gibiydi. Hayatın döngü olduğunu unutmadan, sevgi, ilgi ve şefkatle yaklaşmak boynumuzun borcu.

İçinde bulunduğumuz hafta, yaşlılara saygı haftasıydı ve bitti. Hafta bitti ama saygımız, sevgimiz, ilgimiz hiç bitmesin, daim olsun.

Varlıklarına şükür, emeklerine teşekkür…

Sağlıcakla kalın.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap