Dün, yani 4 Haziran doğum günümdü. Yaşlar ve yaşanılanlar
doğum günlerine yüklenen anlamlardan bir parça götürse ve mutlulukla birlikte
biraz hüzün eklense de, hep anlamlıdır benim için. Yaşamak gibi güzel bir
armağanla başlayan doğduğumuz gün, hayat yolculuğumuzun tarihi, yeri ve yönünü
bizim seçemediğimiz ilk gün aynı zamanda. Hepimizin bir yolculuğu yok mu,
başını başkalarından duyup sonunu bilemediğimiz?
Ben de hayat yolculuğumun kaçıncı kilometresinde olduğumu
bilsem de, neresinde olduğumu bilmiyorum ama çabuk geçen bir yolculuk olduğunun
farkındayım. Bu yolculukta yaşadığım her şey daha dün gibi. Geçmişin bir zamanı
yok sanki, geçen her şey aynı yerde duruyor. Bazen arkama, çoğu zaman önüme
bakarak ilerliyorum. Bu yolculukta yanımda oturanlar da var, arkamda
bıraktıklarım da, önümde duranlar da. Vedalaşmaya fırsat bulamadan zamansız
gidenlere doyamadığım da çok oldu, dolu dolu vakit geçirdiklerim de. Bazen
patika yollardan geçtim, hep gözlemleyerek; bazen de nasıl hareket ettiğini
anlayamadığım kadar hızlı ilerlediğim ve etrafın farkına varamadığım
asfaltlardan. Çok keskin virajlar olmadı ama virajsız yol da değildi elbette.
Bazen uyudum, o vakitlerde geçtiğim yerleri göremedim, bazen mola verildi,
indim. Eşlik edenler de oldu, eşlik ettiklerim de. Bazen etrafımdakilerle
sohbet etmek iyi geldi, bazen kendimle konuşmak. Kimi zaman mola sonrası yanlış
koltuğa oturduğum da oldu ama yanımdakiler ya bana yerimi hatırlattı ya da
yanlış yerde olduğumun farkına varmamı sağladı. Bazen kırdım, bazen kırıldım
ama hep sevmeye çalıştım. Her an yeni şeyler öğrendim, her an yeni bir şeyler
kattı bana. Ana yolları biliyordum ama güzergahla ilgili sürücünün işine hiç
karışmadım. Hızı, geçilen yolları, durakları, diğer yolcuları sorgulasam da hiç
bir zaman yadırgamadım, herkesin farklı bir hikayesi olduğunu bilerek. Bu benim
yolculuğumdu, herkesin kendi seyahati olduğunun da farkındaydım. Kimini yakın
hissettim, kimini uzak. Kimi sabrı öğretti, kimi güvenmenin ne demek olduğunu.
Bazılarında yanıldım, çoğunu anladım. Sevdiklerim de oldu, kıymet verdiklerim
ve önemli hissettiklerim de, sevemediklerim de. Yanılgılarımdan hiç pişman
olmadım. Çünkü yolculuğumun aslında devam eden bir öğreti ve yüklediğim
anlamların bana ait olduğunun farkındaydım. Yapabildiğim her ne var ise, tadını
çıkararak, mutlu olmak ve mutlu etmek için yaptım. Seyahat kurallarına
uymayanları bazen uyardım, bazen yer değişikliği yaptım. Kimisi bir şeyler
ikram etti, kimilerine ben ikramlarda bulundum, paylaşmanın tadına vararak.
Seyahat sırasında sahillerden, dağlardan, köylerden, şehirlerden, yağmurlu
yerlerden, güneşin gözlerimi kamaştırdığı kadar parlak olduğu yeşilliklerden,
gündüzlerden, gecelerden ve kimi zaman insanlardan geçtim. Geçtiğim yerler
geride kalmadı, hep içimde birikti. Dertleriyle dertlendiklerim olduğu gibi,
mutluluklarından keyif aldıklarım da çok oldu. Seyahatin bir döneminde
kendisine hayran bırakanların, ilerleyen dönemlerde beni ne kadar yanılttıklarını
da gördüm, önyargıyla yaklaştıklarım konusundaki yanılgılarımı da. Buraya kadar
öğrendiğim her şey güzeldi, dilerim sonrası bu vakitleri aratmaz.
Bu seyahatte eşlik eden, ufacık olsa bile üzerimde emeği
bulunan herkese sonsuz teşekkürler. Ailem, kan bağım olanlar ama daha da öte
can bağım olanların da varlıklarına şükür, şahıslarına teşekkür..
Asıl teşekkür, şükür ise Allah'a. Bana verdiği, vermediği,
lâyık gördüğü, öğrettiği her şey için. Çok şükür, bin şükür..
Bir kaç yıl önce yazdığım bu not doğum günümde karşıma
çıkınca, herkesin kendi yolculuğunu düşünmesi için paylaştım. Sizler kendi
yolculuğunuzun hikayesinden neler öğrendiniz ya da neler ısrarla öğretilmeye
çalışıldı hiç düşündünüz mü? Yolculuk devam ediyor ve seyahatimizde öğreneceğimiz
daha kim bilir neler var.
İyi yolculuklar, sağlıcakla kalın...