SON DAKİKA
SON DAKİKA


Allah belasını demeyle olmuyor
21.12.2019

 Hastalıklı bir beyne sahip!

Silah bulabilseydim katliam yapacaktım diyor!

Dünyadaki diğer örnekleri gibi, silah bulabilseydi bir okula ya da alışveriş merkezine girip dediğini de yapabilecek kadar psikopat!

Polisin silah kullanma yetkisi yok. Adam polisi dahi bıçaklayabilecek kadar cani…

Adalet sistemimizde caydırıcılık yok!

2005 yılında 5 yaşındaki bir çocuğu taciz edip, öldürüp hapse giren bir cani nasıl oluyor da açık cezaevinde ıslah ediliyor? Nasıl izinli çıkıp firar edebiliyor? Firar ettikten sonra nasıl ve neden aranmıyor veya insanlar uyarılmıyor?

20 yaşında hayatının en güzel döneminde gencecik ve hayat dolu bir kız çocuğu/Ceren Özdemir evinin kapısında canice katlediliyor ve biz sadece uzaktan seyrediyoruz/seyredebiliyoruz. Tıpkı 20. Kattan canice atılıp öldürülen Şule Cet gibi. O da daha yirmili yaşlardaydı. Yakın dönemde daha bir sürü örnek var.

Ve eğer bir şeyler değişmezse biz bu örnekleri görmeye/yaşamaya; Cerenlerimizi, kızlarımızı, kız kardeşlerimizi bu canilere kurban etmeye devam edeceğiz.

Geçenlerde bir haber vardı. Belki rast gelmişsinizdir. İstanbul’da hızlı gittiği için korktuklarını söyleyen ve uyaran iki kız kardeşi güpegündüz ve milletin içinde dolmuştan indirip acımasızca döven bir minibüs şoförü vardı. Kamera kayıtları da olmasına ve kızların şikâyetine rağmen 1 gün sonra serbest bırakıldı. Aynı hastalıklı kişilik ve yaptığı zorbalık yanına kar kalan bir cani daha. Bu adamın tutuklanması ve toplumdan tecrit edilmesi için illa bu kızları öldürmesi mi gerekiyordu?

Kadına şiddete ve kadın cinayetlerine dur demek; sloganla, yürüyüşle, kampanyayla olmuyor demek ki! Şiddeti sadece kadınla da sınırlamak doğru değil tabi ki ama son günlerde en fazla onlar maruz kalıyor. Kadına/insana, hayvana ve çevreye karşı yapılan şiddetin/yaptırımların şiddeti de aynı ölçüde sert ve caydırıcı olmalı/olmak zorunda!

Duyarlılık ve tepki öyle kınamakla, Allah belasını versin demekle olmuyor. Toplum olarak da bugün öyle bir noktaya geldik ki; Ceren gözlerimizin önünde bıçaklansa müdahale etmeyecek/tepki vermeyecek haldeyiz. Minibüscü iki kız kardeşi güpegündüz işlek bir caddede döverken kimse müdahale etmedi çünkü.

Eski eşi tarafından bir işyerine sığınmasına rağmen kızının gözlerinin önünde bıçaklanan ve “Ölmek istemiyorum” diye haykırmasına rağmen ölen Emine Bulut olayı da çok uzak değil.

 

Bu şiddete/caniliğe, devlet/adalet gereken cezayı vermezse, toplum gereken tepkiyi göstermezse, suçu işleyenler, ölüm hali dışında serbestçe gezerse nasıl önlenecek bu durum. Sokaklar nasıl güvenli hale gelecek?

Kadına/şiddete uğrayanları gördüğümüzde uzaktan da olsa en azından “Ne yapıyorsun? Polisi arıyorum” diye bağırmadığımız sürece de durmayacaklar.

Ne diyor cani, “Ceren’i takip ederken bir ihtiyarı gördüm korktum büfeye daldım.”

Bu gibi canilerin yürekleri bu kadar işte! Bir ihtiyarı görünce korkup saklanan bir yaratık, “Ne yapıyorsun” tepkisi karşısında kaçacak delik arar.

O yüzden korkmayın! Şiddeti gördüğünüz yerde bağırın, haykırın, çevrenin dikkatini çekin. Polisi arayın. Delil olması için yapabiliyorsanız fotoğraf dahi çekin (sosyal medyada yayınlamak için değil.). Ama uzaktan izlemeyin! Bana ne demeyin! Aynı olay sizin ya da çocuğunuzun başına da gelebilir.

Polis yakaladığında ve adalete teslim ettiğinde bir gün sonra serbest kaldıkları sürece de durmayacaklar. Ancak toplum olarak duyarlı olur anında tepki verirsek ve en ağır cezalar uygulanırsa bir şeyler değişir/değişebilir.

Ceren Özdemir’in, Şule Çet’in, Emine Bulut’un katillerinin belalarını Allah ahirette elbette verecek tabi. Ama cezalarını bu dünyada da en ağır ve şiddetli bir şekilde çekmeliler.

Ceren’in acısının tarifi yok!

Katilinin de olmasın…

Müebbet değil, idam ciddi anlamda düşünülmeli…

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap