“Bugün bayram, bir kaşık ayran, sana da yeter, bana da
yeter,” Karadenizli bir nenenin
torunlarına söylediği bu tekerleme, sayfalarca yazının ana düşüncesini
belirtmiyor mu? Belli ki yoksulluk ve yoksunluk yıllarından söylenmiştir bu
söz.
Özünde bu tekerleme, paylaşmayı dile getiriyor. Bir kaşık
ayranlarını paylaşmasını bilen insanlardan söz ediyor.
Bugünün insanları, paraya odaklanmıştır. Para, insanları
bencilleştirmiştir. Hayat kısa, yaşamana bak, yaklaşımı duygularımızı
olumsuzluğa götürmüştür ve götürüyor da. Bencil, çıkarcı, hoşgörüsüz insan
sayısı gün geçtikçe çoğalıyor.
Irk, cinsiyet, renk, din ve mezhep ayrılıkları bile bile
körüklenmekte düşman toplumlar yaratılmaktadır. Bizden olmayanların da insan
olduğu unutulmakta ve ülkelerarası savaşlara zemin hazırlanmaktadır.
Evet, bugün bayramdır ve bir kaşık ayran da vardır. Ancak
bir kaşık ayranı paylaşan yok. Tümü benim olsun diyoruz. Yoksullar, yoksul;
varlıklılar varlıklı olarak yaşamlarını sürdürüyor. İşte bugünün vahşi
kapitalizmi, insanların paylaşımını engelledi ve engelliyor.
Bizden büyükler, “Nerede o eski bayramlar!” der, özlemlerini
dile getirirlerdi. Onların duygularını şimdi anlıyorum. Biz şimdi aynı özlemi
dile getiriyoruz.
Feodal yapı yıkılıp yerini bencil, acımasız kapitalizm
alınca o güzel komşuluklar, hısım akrabalıklar, samimi dostluklar bitti. Yerini
bireycilikler aldı. Büyüklerin elini öpmek, gönüllerini hoş etmek yerine tatile
gitmek ve bireysel zevke bakmak düşüncesi aldı.
Şimdi de geçim sıkıntısı sardı toplumu. Dört kişilik bir ailenin
memleketine, köyüne gitmesi büyük paralar istiyor. Ama vatandaşın cebinde o
paralar yok. O nedenle de diyor ki:
Bayram gelmiş neyime
Anam anam garibim
Kan damlar yüreğime
Anam anam garibim.
Eminim ki bu bayramda hem gençler hem de gençleri bekleyen
anneler, babalar bu türküyü söylemektedirler.
Hem çocukluğumu hem de çocukluğumdaki bayramları özlüyorum.
Bizler için alınan küçük hediyeler, giydirilen bayramlıklar bizlere ayrı bir
haz verirdi.
Amcalarımıza, halalarımıza, dedelerimize, dayılarımıza,
teyzelerimize koşardık bayramlarda. Ellerini öperdik, sevgiyle kucaklanırdık.
Ya şimdi? Özellikle mutlu azınlık, tatil köylerine koşmakta,
lüks otellere yerleşmekte ve bayram değil de tatil yapmaktadırlar. O güzel
inancımızı, töremizi hiçe saymakta ve bayramı tatil olarak görmektedirler.
Bugünün ekonomik koşullarıyla evinde kalmak zorunda kalan ve
yüreğine ulaşamayan çoğunluk, kurban da kesemiyor, evinden dışarıya da
çıkamıyor.
Devleti yönetenlerin tek başardıkları iş, zam üstüne zam
yapmak oluyor. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıyor. Toplumu olumsuza
sürüklüyor. Köprülerle, yollarla, AVM’lerle toplumun gözünü boyuyor ve bu arada
belirli insanların zengin olmasını sağlıyor.
“Kendim ettim kendim
buldum/ Gül gibi sararıp soldum,” dizeleri, sanki bugün için söylenmiş gibi.
Bu güzel günümüzde keşke güzel yazılar yazabilsek, topluma
güzel mesajlar verebilsek. Ama gerçekler ortada iken yalan söylemek bize
yakışmaz diye düşünüyorum.
Ey okuyucularım! Sizler ne diyorsunuz?