SON DAKİKA
SON DAKİKA


Cumhuriyet'imiz
1.11.2022

Cumhuriyet, Atatürk'ün önderliğinde kurulan en büyük devrimdir. Aslında 19 Mayıs 1919’da başlayan ve 1922 yılında biten Ulusal Mücadele bize Cumhuriyet’in habercisi olmuştu. Hele o dönemde hazırlanan Anayasa'da yer alan "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." özlü sözü ile yalnızca yönetim biçiminin adı dillendirilmemiş; ancak bu söz, cumhuriyet yönetiminin kendisiydi.

Cumhuriyet rejimi, tarih boyunca halkımızın ruhunda olmuştur. Orta Asya'dan günümüze kadar kurulan devletlere baktığımızda, yönetimi paylaşma geleneğinden hiçbir zaman ödün verilmemiştir. Eski Türk devletlerinde de meclisler, devletin en önemli kararların alındığı ve görüşüldüğü kurullardır. Bu meclisler, yasama ve yürütme yetkisine sahiptir. Devletin ileri gelenlerinden oluşan bu meclisin gerektiğinde Hakan’ı seçme yetkisi bile vardır. Ayrıca Hakan'ı denetler, gerekirse onun yetkilerini kullanabilirdi de.

Kurulmuş olan eski Türk devletlerinde de hükümetler vardır. Aynen bugünkü gibi icra görevini görür ve hükümetler, Hakan’a, meclise karşı sorumludurlar.

Görülüyor ki özümüzde olan ve bizim karakter yapımıza uygun yönetim şeklini sevgili Atatürk'ümüz, yeniden uygulamaya koymuştur. 29 Ekim1923 tarihinde saat 20.30’da oy birliği ile Cumhuriyet, meclisçe kabul edilerek ulusumuz, çağdaşlaşma yolunda yolunu çizmiştir. Mecliste tartışmalar sürerken dönemin en büyük hukukçusu kabul edilen Seyit Bey şöyle diyordu:

"Önerilen şekil yeni bir şey değildir. Var olan anayasayı açıklamaktan ibarettir."

Aynı gün, Tarihçi Abdurahman Şeref Bey ise:

"Hükümet şekillerini saymaya gerek yoktur. Hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletin dedikten sonra kime sorarsanız sorunuz, bunun adı cumhuriyettir. Biz şimdi çoktan doğmuş bir bebeğin adını koyuyoruz. Bu ad kimilerine hoş gelmeyebilir ama varsın gelmesin."

Cumhuriyetin kuruluşu demek, ülkemizde demokrasi, özgürlük, insan hakları, hak, hukuk gibi yeni adların da kullanılması demektir ki bu yaklaşım Ortaçağ kafalı insanlarımızı o günde rahatsız ediyordu bugün de.

Yönetimler "kul" isteyebilir; ama halkımız kul olmak istemiyor, ulus olmak istiyor. Kendisi, kendi vekilleri aracılığı ile yönetilmek istiyor ve bu yaklaşım çağdaş bir anlayışın dışa vurmuş biçimidir.

Her ulusa, ulusal bilinç verilmelidir. Bizde de ulusal bilinci güçlendirmek için cumhuriyetimiz, coşkuyla törenlerle kutlanmalıdır. Çünkü ulusal bilinci oluşmayan uluslar, ulus olma özelliğini yitirdikleri gibi özgürlük ve bağımsızlıklarını da yitirirler. Devletin özellikle iktidarda olan hükümetlerin temel görevi, milli birlik ve beraberlik için toplumun her kesimine vatan severliğin yanında ulusal bilinci vermesi temel ilkesi olmalıdır.

Toprakları elinden alınmış, orduları dağıtılmış, borç batağına itilmiş bir toplumu, toprak bütünlüğüne, güçlü orduya, onurlu yaşamaya götüren, kısaca tam bağımsızlığa kavuşturan bu ulusal kadro, tarihin her döneminde şükranla anılması gerekir.

Sömürgeciliği, mandacılığı içine sindiren o günün bazı insanlarını ve bugün onların torunlarını Cumhuriyetin nimetlerinden yararlandıkları halde ona ve cumhuriyeti kuran o azız insanlara karşı olmalarını ve onlara çamur atmalarını bir türlü anlayamıyor ve anlam veremiyorum.

Cumhuriyetle elde edilen kazanımları hiçe sayarak hala halifelik, padişahlık sevdalılarının durdukları yeri çözemiyorum.

Çağdaş bir devlet oluşturmak dururken çağdaş yasalar, çağdaş ve demokrat insan yetiştirme gayreti varken bizleri çağın insanı yapmaktan uzaklaştırma gayretini anlamakta zorluk çekiyorum. Bu kimlikten rahatsız olanları da doğrusu ayıplıyorum.

Cumhuriyet gibi bir halk idaresinin altını boşaltarak, başka yönetim biçimlerini ülkemizin insanının beynine yerleştirmek bence vatanseverlik değildir.

Toplum olarak emperyalist ülkelere biz savaş açmadık. Onların sömürge alışkanlıklarına karşı çıktık. Yenilmez gibi görünen ve Mehmet Akif’in dediği gibi tek dişi kalmış canavarla savaştık ve yendik. Çünkü biz haklıydık. Sevr anlaşmasını çöpe attık. Ulusal ve tam bağımsız bir devlet kurduk. Anadolu dediğimiz, suyunu kana kana içtiğimiz, toprağından karnımızı doyurduğumuz, havasını soluduğumuz bu güzel topraklarımızı kanımızla koruduk. Bunun için Kurtuluş Savaşı verdik. Aç kaldık susuz kaldık, yetim kaldık, dul kaldık ama yoktan bağımsız bir ülke yarattık.

29 Ekim 1923 Cumhuriyetin ilanını ve bu onurlu yönetimi korumak, kollamak her vatandaşımızın kutsal görevi olmalıdır. Çünkü çağdaş insan olmak, dünya ulusları arasında onurlu devlet olmak ancak insan onuruna yakışan cumhuriyeti benimsemekle olur.

Yaşasın Cumhuriyet!

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap