SON DAKİKA
SON DAKİKA


Devlet düzeni
24.05.2022

En büyük kimdir? Seçen mi seçilen mi? Bu sorunun yanıtını Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda, Cumhuriyetimizi kuran lider vermişti. “Bu toprakların sahibi, bu toprakları yabancılardan kurtaran halkımızdır. Siyasi yasak ne demek Allah aşkına? Benim seçme ve seçilme hakkımı siz nasıl engellersiniz? Benim bildiğim, demokratik ülkelerde kişi, siyasal anlayışı nedeniyle suçlanmaz. Eğer suçlanıyorsa o ülkede demokrasi yoktur, hukuk rafa kaldırılmış demektir.

                Bizim kuşak, siyasi yasaklara alışıktır. Çünkü 1960 yılından beri birçok ihtilal ve darbe ile karşılaşmıştır. Darbe ile iktidara gelenler elbette ki topluma saygı duymamışlardı. Partiler kapatılmış, kişilerin siyası yasakla seçme, seçilme hakları ellerinden alınmıştı. Ben, ülkemdeki insanların hukuk kurallarına saygılı olmak koşuluyla fikirlerini serbestçe söylemesinden yanayım. Ben, benim oyumla belediye başkanı olmuş, milletvekili olmuş hatta bir kurumun başkanı olmuş kişileri, siyasi gücün görevden almasına karşıyım.

                Ben, insanların haklarını aramak için toplantı ve gösteri yürüyüş haklarına saygılı olmasından yanayım. Çünkü benim ulusum 1856 yıllarından beri hukuk savaşı vermekte, özgür yaşama hakkı elde etme çabası göstermektedir. Orta Asya bozkırlarında devletler kurmuş, Asya topraklarında at koşturmuş, bağımsızlığı birinci hedef olarak belirlemiş bir ulusun bireyi olarak, ulusumun onurunun korunmasından yanayım. Ben, haksız kazançla zengin olanlara, servetlerine servet katmak için devleti kullananlara karşıyım.  Ben, benim oyumla, beni sindirmek,susturmak için yasa tanımadan, hukuku benimsemeden ülkeyi keyfi yönetenlere de karşıyım.

                500 yıl önce yazılan ve Topkapı Sarayı’nda sergilenen bir mektubu  siz okurlarımla paylaşmak istiyorum.

                “Kanuni Sultan Süleyman’ın aklına takılan bir soru vardır.

Güçlü duruma getirdiği ülkesinin geleceğini hayal eder. Diğer Türk Devletleri gibi Osmanlı İmparatorluğu da inişe geçer hatta çöker mi?diye.

                Sorunun yanıtını almak için dönemin ünlü Türk âlimi Yahya Efendi’ye Sadrazamını gönderir. Sadrazam gider, sorar ve döner.

                Kanuni,

“Ne dedi?” der.

Sadrazam;

“Neme lazım dendiği zaman!” cevap verdi efendim der.

Bu yanıtı, uzun süre düşünen Kanuni, ünlü Âlime mektup yazar, sözünün ne anlama geldiğini açıklamasını ister.

Ünlü Âlim Yahya Efendi de padişaha bir mektup yazar.

“Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık, hukuksuzluk ve yolsuzluk sıradan bir hale gelirse, işitenler de “neme lazım” deyip uzaklaşırsa, koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse, bilenler söylemeyip susarsa ve gizlerse, fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taşlardan başkası işitmezse, işte o zaman devletin sonu görünür.

Böyle durumlarda, devletin hazinesi boşalır, halkın güveni sarsılır, asayişe itaat kaybolur. Halkın umutları yok olur, böylece devletin yıkılması kaçınılmaz duruma gelir. Ne dersiniz Ünlü Âlim Yahya Efendi doğru söylememiş mi yoksa?

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap