En büyük kimdir? Seçen mi seçilen mi? Bu sorunun yanıtını
Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda, Cumhuriyetimizi kuran lider vermişti. “Bu
toprakların sahibi, bu toprakları yabancılardan kurtaran halkımızdır. Siyasi
yasak ne demek Allah aşkına? Benim seçme ve seçilme hakkımı siz nasıl
engellersiniz? Benim bildiğim, demokratik ülkelerde kişi, siyasal anlayışı
nedeniyle suçlanmaz. Eğer suçlanıyorsa o ülkede demokrasi yoktur, hukuk rafa
kaldırılmış demektir.
Bizim
kuşak, siyasi yasaklara alışıktır. Çünkü 1960 yılından beri birçok ihtilal ve
darbe ile karşılaşmıştır. Darbe ile iktidara gelenler elbette ki topluma saygı
duymamışlardı. Partiler kapatılmış, kişilerin siyası yasakla seçme, seçilme
hakları ellerinden alınmıştı. Ben, ülkemdeki insanların hukuk kurallarına
saygılı olmak koşuluyla fikirlerini serbestçe söylemesinden yanayım. Ben, benim
oyumla belediye başkanı olmuş, milletvekili olmuş hatta bir kurumun başkanı
olmuş kişileri, siyasi gücün görevden almasına karşıyım.
Ben,
insanların haklarını aramak için toplantı ve gösteri yürüyüş haklarına saygılı
olmasından yanayım. Çünkü benim ulusum 1856 yıllarından beri hukuk savaşı
vermekte, özgür yaşama hakkı elde etme çabası göstermektedir. Orta Asya
bozkırlarında devletler kurmuş, Asya topraklarında at koşturmuş, bağımsızlığı
birinci hedef olarak belirlemiş bir ulusun bireyi olarak, ulusumun onurunun
korunmasından yanayım. Ben, haksız kazançla zengin olanlara, servetlerine
servet katmak için devleti kullananlara karşıyım. Ben, benim oyumla, beni sindirmek,susturmak
için yasa tanımadan, hukuku benimsemeden ülkeyi keyfi yönetenlere de karşıyım.
500 yıl önce yazılan ve Topkapı
Sarayı’nda sergilenen bir mektubu siz
okurlarımla paylaşmak istiyorum.
“Kanuni Sultan Süleyman’ın
aklına takılan bir soru vardır.
Güçlü duruma getirdiği ülkesinin geleceğini hayal eder. Diğer Türk
Devletleri gibi Osmanlı İmparatorluğu da inişe geçer hatta çöker mi?diye.
Sorunun yanıtını almak için
dönemin ünlü Türk âlimi Yahya Efendi’ye Sadrazamını gönderir. Sadrazam gider,
sorar ve döner.
Kanuni,
“Ne dedi?” der.
Sadrazam;
“Neme lazım dendiği zaman!” cevap verdi efendim der.
Bu yanıtı, uzun süre düşünen Kanuni, ünlü Âlime mektup yazar, sözünün ne
anlama geldiğini açıklamasını ister.
Ünlü Âlim Yahya Efendi de padişaha bir mektup yazar.
“Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık, hukuksuzluk ve yolsuzluk
sıradan bir hale gelirse, işitenler de “neme lazım” deyip uzaklaşırsa,
koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse, bilenler söylemeyip susarsa ve gizlerse,
fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu
da taşlardan başkası işitmezse, işte o zaman devletin sonu görünür.
Böyle durumlarda, devletin hazinesi boşalır, halkın güveni sarsılır,
asayişe itaat kaybolur. Halkın umutları yok olur, böylece devletin yıkılması
kaçınılmaz duruma gelir. Ne dersiniz Ünlü Âlim Yahya Efendi doğru
söylememiş mi yoksa?