SON DAKİKA
SON DAKİKA


Geleceğimiz
5.08.2022

Bizim kişilerle sorunumuz yok, olamaz da. Çünkü her bireyin kendi dünyası ve kendi yaşamı vardır. Ama bu kişiler, devleti yönetiyorsa ve benim yaşamımı olumlu veya olumsuz etkiliyorsa o insan, bireylikten çıkar topluma mal olur.

Hep büyüklüğümüzden, gelişmişliğimizden söz ederiz de rakamlara vurduğumuz zaman devleti yönetenlerin dediği gibi olmadığımızı hemen görürüz. Hele ilerlemiş uluslarla karşılaştırırsak gelişmişlik açısından hiç de büyük devlet olamadığımız anlaşılır. Siyasal, ekonomik, eğitim, sağlık ve savunma açısından arzu edilen düzeyde maalesef olamadık. Öncelikle demokrat olamadık. Hukuk, insan hakları, gelir dağılımı yönünden çok gerilerde kaldık.

Özel teşebbüs savına kapılarak, Cumhuriyet döneminde elde edilen kazanımları, mirasyedi gibi sattık, savdık. Sattıklarımızın çoğunu yabancılara sanki bağışladık. Keyfi uygulama, keyfi harcama ve hesap vermeme bizi olumsuza sürükledi. Türkiye, siyasal yönden de demokratlaşamadı. Hatta gerilere düştük. 20. yüzyılın gerilerinde yolumuza devam ediyoruz. İktidara gelenler, “Dediğim dedik, çaldığım düdük” yaklaşımında ısrarcı oldular ve olunuyorlar.

Ekonomik açıdan çöktük. Orta sınıf yok oldu. Toplumun yüzde yetmişi açlık sınırının altında, yüzde 10’u mutlu azınlık olarak yaşamını sürdürüyor. Bu durumda ekonomiyi iyi göstermek kendimizi kandırmak olur. Sanayi üretimi istenilen düzeyde değil, tarımsal üretim arzu edilen biçimde gitmiyor. Ne yazık ki tarımsal üretim için yeterli çaba yok. Üretici ürettiği ürüne ederine alıcı bulamıyor. Üretim bizde bitti gibi.

Ülkemiz yedi bölgeye ayrılmıştır. Her bölgede; farklı iklimde, farklı ürünler yetiştirilir. Ama üreticinin ürettiği ürünler, değerlendirilmedi. Kısaca dışa bağımlı ülke durumuna getirildik. Bütçe açık veriyor. Hazine yeterli düzeyde değil. Haklı olarak da geleceğimiz parlak değil. Çocuklarımızın, torunlarımızın gelecek güvenceleri yok. Yaşam biçimimiz karanlık değil ama dumanlı. Kalkınmışlık, aldatıcı rakamlarla olmuyor olamaz da. Kalkınmışlık; beynimizde ki bilgiyle, cebimizdeki parayla toprağımızdaki ürünün bolluğuyla, fabrikalarımızın üretimiyle olur.

Öyle ise, bize okul lazımdır. Soran, sorgulayan, üreten öğretmen lazımdır. Köylümüzü, işçimizi, esnafımızı bilinçlendirecek eğitimciler lazım. O zaman toplum, kendi yönetimlerini bilinçli seçer. Ürettiğini doğaya uygun olarak üretir. Ürettiğini, satacağı kooperatifler kurar ve tarladan tüketiciye ulaştırır. Üretici, malını değerlendirir; tüketici, gereksinimlerini ucuza elde eder.

Bizlerin yönetimden beklentilerimiz vardır. Toplumumuzun çağdaş toplumlar düzeyinde olmasını bekliyoruz. Tarımda, sanayide, hayvancılıkta dışa bağımlı olmaktan kurtarılmasını bekliyoruz. Kendi örf ve âdetlerimizi yozlaştırmadan çağdaş eğitim bekliyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini, devlet güvencesinde olmasını bekliyoruz. Bu beklentilerimiz, her gelişmiş ülkenin olmazsa olmazlarıdır.

Korkmayalım kimse bizi kıskanmıyor. Kimse bize özenmiyor. Hele hukuk devleti özelliğini kazanmış ve bu güzelliği yaşayan ülkeler, bizi hiç mi hiç kıskanmıyor. Yüzümüzü bilime, tekniğe, hukuka çevirmediğimiz sürece bizi kimse kıskanmaz. Topraklarımızı, yer altı zenginliklerimizi kendimiz işletmediğimiz sürece de bizi kimse, büyük devlet görmez ve görmüyor da.  

Gelecekler bizim; çocuklarımızın, torunlarımızın olsun.                  

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap