SON DAKİKA
SON DAKİKA


Hayat pahalılığı
25.09.2021

“Gören göz kılavuz istemez” özlü sözümüz bizim bugünkü yaşantımızı seriyor ortaya. Çarşı-pazar almış başını gidiyor. Neye el atsak el yakıyor. Suçlu üreticiymiş, suçlu tüketiciymiş yaklaşımı, bizleri şaşırtıyor. Siyaset bu kadar ayağa düşmemeli. Toplumu kandırmak için akla hayale gelmeyen söylemlerde bulunmak ne toplumu inandırıyor ne de siyasetçiye yakışıyor. Hayat pahalılığını dile getiren herkes, terörist ve hükümeti düşürmek için plan olarak gösterilmekte ve toplumu sindirmek için çaba gösterilmektedir. Milyonlarca insanın temel beslenme gereksinimlerini karşılayamayacak duruma gelindiği gerçeğini görmemek mümkün değildir. Bu gerçeği geçen günlerde Sayın Cumhurbaşkanı da dile getirdi. Enflasyonla mücadele edeceklerini bildirdi.

Aylardır bilinen bir gerçek var ki çarşı–pazar denetlenmiyor. Belediyeler denetlemiyor ve devletin diğer görevlileri de denetlemiyor. Çanakkale’de tarlada domatesin kilosu bir lira, bilemedim iki lira iken 90 km uzaklıkta aynı domatesin kilosu yedi lira oluyorsa bu, düpedüz tüketiciyi ve üreticiyi belirli ellere sömürttürmektir. Bu gerçeği dile getiren insanlar, evine ekmek, sebze götürmeyenlerdir. Bu gerçek ortada dururken bu gerçekleri yazan, konuşan insanlar neden terörist olsunlar ki? Serbest ekonomiyi uygulamak, dürüst olmayı, kültürlü olmayı gerektirir.

Önce toplumun eğitilmesi, sonra serbest ekonomi modelinin uygulanması gerekirdi. Bir market, bir manav domatesi yüzde iki yüz, yüzde üç yüz kârla satıyorsa burada bir yanlışlık var demektir. Doğruları yazmayı veya konuşmayı hükümete komplo olarak adlandırmak görüşüne kargalar bile güler. Çünkü güneş balçıkla sıvanamıyor ki. Muhalefet liderleri, şehir şehir, köy köy gezmektedirler ve vatandaşın sesi olmaya çalışmaktadırlar. Durumdan çiftçi memnun değil, esnaf memnun değil, üretici memnun değil, tüketici ise hiç memnun değil. Memnun olan mutlu azınlıktır. Bu oran ise yüzde on, on beşi geçmez. Mazot, gübre ve tohum pahalı olunca çiftçinin ürettiği de pahalı oluyor. Aracıların ise çiftçinin üretimini yok pahasına almanın peşinde koştukları bir gerçek. Türk parası yabancı paralar karşısında eridi gitti.

Memurun, işçinin ve emeklinin aldığı maaş veya ücret tüketimlerine yetmemektedir. Vatandaşın alım gücünün düşmesi esnafın da iflasa gitmesini hazırlıyor. Milli ekonomi modelinde tüketim toplumu yaratılması planlanıyor. İlk bakışta ters gibi geliyor ama biraz irdelenirse doğru olduğunu görmek mümkün. Çünkü üretim de tüketim de bir zincirin halkaları gibidir. Üretim için tüketim önemlidir. Tüketim olabilmesi için ise vatandaşın alım gücünün yerinde olması gerekir. O zaman üretilen tüketilecek ve üretici mutlu olacaktır. Piyasada sürüm çok olunca üretilen mal ucuzlayacak ve tüketici de mutlu olacaktır. Hayat gerçekten pahalı. Evlenen gençlerimize altın veremiyoruz. 2000’li yıllarda çeyrek altın 30 TL iken şimdi bin lira civarlarında oynuyor. 2000’li yıllarda asgari ücretli bir çalışan sekiz adet çeyrek altın alırken aynı özellikteki bir kişi bugün üç çeyrek altın alabiliyor. Böyle bir ekonomik yapıda tüketim toplumu olmak olanaklı değil. Özetin özeti, küçük mutlu azınlığın dışında her kesimden insan, ekonominin gidişatından memnun değil. Yoksa ben mi yanılıyorum?

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap