SON DAKİKA
SON DAKİKA


Türk Dili Üzerine
10.11.2022

“Birçok yabancı dil bilirim. Bu diller arasında Türkçe öyle farklı bir dildir ki yüz matematik profesörü bir araya gelerek Türkçeyi yaratmışlar sanki. Bir kökten onlarca sözcük üretiliyor. Ses uyumuna göre anlam değişiyor. Türkçe öyle bir dildir ki başlı başına mantık, düşünce, felsefe dilidir.” Davvid  Cüthhel

Evet, araştırmacı, dil bilimci yabancı bir bireyin dilimize bakışı bu. Aslında bizde biliyoruz  dilimizin  dünya dilleri arasında önemli yeri olduğunu. Ne yapalım ki beyni yıkanmış, ülkesinde kendini yabancı gören kişiler, kendi dillerini, Türkçeyi, küçümsüyorlar. Özellikle Arapçayı öne çıkarmaya çalışıyorlar.

Bakın Ziya Gökalp dilimiz için ne demiş:

LİSAN

Güzel dil Türkçe bize,

Başka dil gece bize,

İstanbul konuşması,

En saf, en ince bize.

Bilmem yeter mi tarihin derinliklerinden gelen örnekler? Peki, güzel de dilimizle uğraşanların amacı ne? Dil düşmanlığı mı, ulus düşmanlığı mı? Bence her ikisi de. Dil, bir ulusun varlık nedenidir. Ulus ise bir dilin var olma, yaşama nedenidir.

Batılı bir dil bilgini, Orhun Nehri kıyısındaki Orhun Abideleri, Göktürk Yazıtları için diyor ki ,”O Bengü taşlar, yerinde durduğu sürece Türk Ulusunu yok edemezsiniz, tarihten silemezsiniz.”

Karamanoğlu Mehmet Bey'in 13 Mayıs 1277'de “Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçe ‘den başka dil konuşmayacak” buyruğu, tarih sayfalarında saklıdır.

Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı lügat-it Türk isimli eserinde Araplara Türkçe öğretmiştir. Bu kadar  geniş anlamlı dilimizi hiçe saymak demek ,Türk ulusunu yok saymaktır ki bu, bence ulus düşmanlığıdır.

Şu gerçeği bilmemiz gerekir ki Latin harflerinin kabul edildiği ilk Müslüman devlet biz değiliz. Arnavutlar bu alanda öncüdür. Biz, Latin harflerinde ilk Türk devleti de değiliz; Azerbaycan Cumhuriyeti, bu çevirimi, Türkiye’den daha önce kabul etmiştir. O tarihte “Azerbaycan’ca” diye bir kavram yoktu, dil Türkçeydi. Sözlüklerin Türkçe dilbilgisi  vardı. 1930’lu yıllara kadar Azerbaycan’da her şey Latin harfleriyle yazıldı.

Nedendir bilmiyorum, harf devrimi denilince gürültü koptu. Türk harf devriminin etrafında olumsuzluklar oluştu. Bir zaruret olarak yazılı edebiyatın oluşumu, sosyal yaşamda  harflerin değişimi Türkiye’de bir ulusal ve dini çatışma, bir ideolojik kavga haline dönüştü. Bizzat harf devrimine gidilen dönemde hükümet üyeleri arasında bile görüş ayrılığı oldu. İlim dünyasında da buna karşı olanlar vardı; İsmet Paşa, ani bu değişikliği Türk matbaa sektörünün kaldıramayacağını, hükümet işlerinin, tedrisatın duraklayacağını bu nedenle tedrici bir gelişme ve ikili bir kullanım gerektiğini belirtti.

Atatürk, kararlıydı. Anadolu’da konuşulan dilin kurallar içinde  yeni harflerle zenginleştirecekti. Çünkü Anadolu halkı cahil bırakılmıştı. Okuma yazma oranı çok düşüktü. Çünkü sanat dili olarak Farsça, bilim dili olarak da Arapça esas alınmıştı. Bu oluşum Türk ulusunu, Türklük bilincini zayıflatmıştı.

Ortaya “Osmanlıca” denilen uyduruk bir dil çıkmıştı. Arapça, Türkçe, Farsçanın karışımı olan bu uyduruk dili kimse anlamıyor ve günlük konuşamıyordu.

İyi ki yeni harfler oluşturulmuş. İyi ki Türkçe ; sanatta, bilimde, günlük yaşamda, edebiyatta ön plana çıkartılmış.

Dilimizi beğenmeyenler, ulusumuzu da beğenmiyorlar demektir ki bu bireylerin başka ülkelere gitmeleri için kapılarımız açıktır.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap