SON DAKİKA
SON DAKİKA


Türkiyem
5.02.2023

Türkiye 2023’e nasıl girdi sorusuna yanıt aramak istiyorum. Türk toplumu ve Anadolu toprakları istediğimiz boyutlarda yeni yıla giremedi. Arzu ettiğimiz toplumsal kalkınmayı oluşturamadık. Hele ekonomik yönden enflasyon karşısında ezilip kaldık ve kalmaya devam ediyoruz. Maaşlarda, ücretlerde rakamları artırmak çalışanların ve emeklilerin refah düzeyini artırmadı. Çünkü çalışanlar, maaş farklarını alana kadar piyasa alacakları farkı çoktan yuttu bile.

Evet, 2002’lerde büyük enflasyon vardı. Ama toplum bu kadar yokluk içine düşürülmemişti. 99 depremi olmasına karşın toplum aç değildi, susuz değildi, daha önemlisi geleceğinden bu kadar endişeli değildi. Ama bugün toplumu sarsacak büyük felaketlerle karşı karşıya olmadığımız halde, toplumsal çöküşümüz neden?

Doğrudur, yollar yapıldı. Köprüler yapıldı, bu yatırımları kimse inkâr etmiyor ve edemez de. Ancak bu yatırımlara ederinin üstünde paralar ödendi ve ödenmeye devam ediyor. Toplum aç, toplum yoksul iken bütçemiz, toplumsal kalkınmaya değil, bir elin parmakları kadar kişini refahına, zenginliğine harcandı. Bence toplumsal çöküşün altında birinci derecede yatan neden budur.

İkinci neden ise, toplumsal barışın sağlanamamasıdır. Din, ırk, mezhep açısından toplumu ayrıştırdık. Siyasi geleceğimizi bu oluşum üzerine kurduk. Batının yüzyıllar önce ulaştığı toplumsal barışı elde etmek için gayretimiz olmadı. Hatta toplumsal barıştan korkanlar, bu ayrışmadan siyasal gelecek sağlayanlar ön plana çıktı.

Çöküşümüzün üçüncü nedeni, okul kitaplarını incelediğimizde, laiklik karşıtı birçok anlatımla karşı karşıya geliyoruz. Laik eğitimi yok etmek için kurulan dernekler, cemaatler yoğun çalışma içindedirler. Bu yaklaşımda olanlar; bilime, kültüre, sanata karşıdırlar. Bu karşıtlık özgür düşüncenin, yaratıcı toplumun önünü kesiyor ve kesmektedir de.

Dördüncü nedenimiz ise ekonomide tüketim toplumu olamamamızdır. Çünkü üretici olmak için çabamız olmadı ve olmuyor da. Dışalımla toplumun gereksinimlerini karşılama yolunu seçtik. Anadolu’nun tarıma uygun topraklarını verimli duruma getiremedik, daha doğrusu getirmiyoruz. Çünkü toplumun dış ve iç ağababaları toplumsal üretime karşılar. Amaç dışalım yapan tüccarları zenginleştirmek ve yabancı ülkelerin üreticilerine milli bütçeden para aktarmaktır.

Bence üreten insanımıza devlet desteği istenildiği gibi sağlanmıyor. Üretilen ürün ise üreticiden değerinde alınmıyor bu arada  tüketiciye gereken ucuzlukta ulaştırılmıyor doğal olarak toplum fakirleşiyor. Kısaca tüketebilmek için alım gücümüze önem verilmiyor.

Seçimler yaklaştı. Liderler, parti yöneticileri sahalara inmeye başladılar. Yine aynı söylemler, yine çirkin sözler, yine tehditler ön plana çıkıyor gibi. Dün olduğu gibi bugün de bu görgü kuralları dışı yaklaşımlar sağduyulu vatandaşları rahatsız ediyor.

Mevlana diyor ki,” Dün dündür cancağızım, geleceğe bakınız.” Biz de siyasi liderlere diyoruz ki bizim isteklerimiz, beklentilerimiz sizin gelecekle ilgili planlarınızdır, programlarınızdır.       

“Kurt puslu havayı sever,” sözümüzü yabana atmayalım. Toplumu karanlığa sürüklemek, ülkede kargaşa yaratmak için çaba göstermek isteyenler olabilir. Umarım partiler, parti liderleri bu küçük oyunlara gelmezler. Çünkü biz vatandaş olarak, kendi özgür irademizle sandıklara gitmek ve vicdani sorumluluğumuzla oyumuzu kullanmak istiyoruz. Doğal olarak da seçilen ve iktidar olan oluşuma da saygı duymak istiyoruz.

Beklentilerimiz yapılacak düzeydedir diye düşünüyorum.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap