ABD’den Çin’e sert yanıt: Barış için savaş hazırlığı şart
Yayın Tarihi: 06.03.2025 - 08:58
Çin’in “her türlü savaşa hazırız” tehdidine ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’ten çarpıcı cevap: “Barış isteyenler savaşa hazır olmalı, biz hazırlıklıyız.” Gümrük tarifesi gerilimi büyüyor.
Kaynak:HABER MERKEZİ
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Çin’in gümrük tarifesi kararlarına yönelik sert tepkisine yanıt verdi. Çin’in Washington Büyükelçiliği’nin, ABD’nin fentanyl ile mücadelede başarısızlığını gerekçe göstererek gümrük tarifesini yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkaran Başkan Donald Trump’a karşı “her türlü savaşa hazırız” açıklamasına, Hegseth Fox News’te konuştu. Hegseth, “Barış isteyenler savaşa hazırlıklı olmalıdır. Biz hazırlıklıyız. Eğer Çin veya başka bir ülkeye karşı caydırıcılık istiyorsak güçlü olmak zorundayız” dedi. Bu ifade, iki ülke arasındaki gerilimin yeni bir aşamaya geçtiğini gösteriyor.
Trump’ın Politikası ve Çin’in Tepkisi
Hegseth, Trump’ın barışın güçle mümkün olduğuna inandığını vurgulayarak, “Bu yüzden ordumuzu yeniden inşa ediyoruz. Bu yüzden savaşçı ilkelerinde caydırıcılığı yeniden kuruyoruz. Çok farklı ideolojilere sahip güçlü, yükselen ülkelerin olduğu tehlikeli bir dünyada yaşıyoruz” diye ekledi. Çin’in Washington Büyükelçiliği ise X platformunda yaptığı açıklamada, “Eğer ABD gerçekten fentanyl sorununu çözmek istiyorsa, en doğru yol Çin ile eşitlik temelinde istişare etmektir. Eğer ABD’nin istediği şey savaşsa, ister gümrük vergisi savaşı, ister ticaret savaşı, isterse başka bir savaş türü olsun, sonuna kadar savaşmaya hazırız” ifadelerini kullanmıştı. Bu çıkış, Trump’ın tarifesi sonrası Pekin’in sert duruşunu ortaya koydu.
Diplomatik ve Ekonomik Yansımalar
ABD’nin gümrük tarifesi artırımı, Çin’in misilleme tehdidini beraberinde getirdi. Hegseth’in açıklamaları, Washington’ın bu gerilime askeri bir perspektiften yaklaştığını gösteriyor. Analistler, Trump yönetiminin ekonomik baskıyı artırma politikalarının, Çin ile ilişkilerde yeni bir dönemi başlatabileceğini belirtiyor. Öte yandan, fentanyl meselesi gibi hassas konuların bu çatışmayı körüklediği düşünülüyor. Diplomatik çevreler, iki büyük güç arasındaki bu söz düellosunun küresel piyasalara ve ticaret ilişkilerine nasıl yansıyacağını izliyor.