A+ A-
Yorum
10

Dışişleri Bakanı Fidan: "SDG’nin başka bir gündemle düşünüp farklı şekilde hareket etmemesi gerekiyor"

Yayın Tarihi: 09.10.2025 - 09:22
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "SDG’nin başka bir gündemle düşünüp farklı şekilde hareket etmesi, yani takiye yapmaması gerekiyor" dedi.
Kaynak:İHA

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’ye çalışma ziyareti düzenleyen Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile ortak basın toplantısında bir araya geldi.

Suriye hükümetinin bölgesel ve uluslararası alandaki angajmanının her geçen gün gittikçe güçlendiğine dikkati çeken Dışişleri Bakanı Fidan, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na yaptığı hitabının tarihi bir gelişme olduğunu kaydetti.

"Suriye’ye yönelik tüm yaptırımlar bir an önce kaldırılmalıdır"

Suriye’nin bölgesine ve uluslararası topluma yönelik kendisinden talep edilen ödevleri yerine getirdiği gibi uluslararası toplum ve bölge ülkelerinin de Suriye’ye yönelik ödevlerini yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Bakan Fidan, "Suriye’ye ve Suriye’nin temsilcilerine yönelik tüm yaptırımlar bir an önce kaldırılmalıdır. Bu yönde atılacak adımlar Suriye’nin istikrarı ve kalkınmasına hizmet ederek ülkedeki güvenlik durumunun iyileştirmesine de katkı sağlayacaktır" ifadelerini kullandı.

"Türkiye olarak bu yöndeki çabalara destek vermeyi sürdüreceğiz"

İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırganlığını da görüşmede ele aldıklarını ve Suriye’nin güneyinde güvenliğin tesislerine yönelik çabaları değerlendirdiklerini dile getiren Bakan Fidan, "Suriye’de huzur ve güvenliğin temini ülkenin toprak bütünlüğü, birliği ve egemenliğine saygı gösterilmesiyle mümkün olacaktır. Türkiye olarak bu yöndeki çabalara destek vermeyi sürdüreceğiz. Uluslararası toplumlu üyeleri Suriye hükümetinden beklentilerini her fırsatta dile getirmekteler, Suriye halkının da uluslararası toplumdan bir beklentisi var. O da İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılarına net şekilde karşı çıkılması" şeklinde konuştu.

"Türkiye, Suriye hükümetinin DEAŞ’la mücadele imkanlarının gelişmesine katkı sağlamayı sürdürecektir"

Suriye’de artık uluslararası toplumla iş birliğine açık bir yönetimin iş başında bulunduğuna işaret eden Bakan Fidan, Esad rejimi döneminin aksine uluslararası toplumun DEAŞ ile mücadelede yöntem değişikliğine gidilmesi gerektiğini belirterek "Suriye hükümeti, DEAŞ’a karşı eş güdüm halinde operasyonlar gerçekleştirme iradesine sahiptir. Bu iradenin gerekli yetenek ve kapasiteyle desteklenmesi konusunda Suriye’ye hep beraber yardımcı olmalıyız. Türkiye, Suriye hükümetinin DEAŞ’la mücadele imkanlarının gelişmesine katkı sağlamayı sürdürecektir. Bu noktada DEAŞ’la mücadele kisvesi altında bölücü bir gündem takip eden SDG’nin artık bu denklemden vazgeçmesi gerekiyor" dedi.

"Kara sınırı paylaştığımız Suriye’nin güvenliği Türkiye’nin güvenliği bakımından kilit önem taşımaktadır"

Şeybani ile ikili görüşmesinde terörle mücadele noktasındaki hususları ve 10 Mart mutabakatının ivedilikle ve bütünüyle hayata geçilmesi konusunda atılabilecek adımların da ele alındığını aktaran Bakan Fidan, "Her defasında altını çizdiğimiz üzere, 911 kilometre kara sınırı paylaştığımız Suriye’nin güvenliği Türkiye’nin güvenliği bakımından kilit önem taşımaktadır. Suriye’nin güvenliğine kast eden unsurlar ülkemiz içinde bir güvenlik tehdidi oluşturmaktadır. Suriye’nin kendi ayakları üzerinde duran ve bölgesinde istikrarın parçası olan bir ülke olma hedefini güçlü biçimde desteklemekteyiz. Suriye’nin yeniden yapılanmasına kamu ve özel sektör eliyle katkı sağlamaya inşallah devam edeceğiz. Bu sorumluluk sahibi tüm paydaşların bu süreçte yanımızda yer almasını bekliyoruz" ifadelerine yer verdi.

Suriye’de yeni yönetimin Suriye Anayasası ve uluslararası hukuk kapsamında yeni adımlar attığını aktaran Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, uyuşturucu ve çok uluslu milislerle mücadele anlamında da ciddi bir aşamanın katedildiğini söyledi.

"İsrail tehditleri hala güvenliğimizi tehdit ediyor"

Suriye hükümeti ile SDG arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşmaya dikkati çeken Şeybani, Suriye sınırlarını ve iç güvenliğini sağlamaya yönelik adımlar attıklarını belirterek, "SDG ile bir seri diyaloglar gerçekleştirdik ki Suriye Devleti ve kurumları içerisinde birleşmesi ve katılması için. Tek ülke, tek ordu ve tek toprak esasına dayanarak bir diyalog olması içindi. Bölünmeye yönelik her türlü girişime karşı olduğumuzu da ifade etmiştik. Bu bağlamda İsrail tehditleri, hala güvenliğimizi tehdit ediyor. Topraklarımızın yeni bir parçalarını ihlal ediyor ve 1974 anlaşmalarını ihlal ediyor. Buradan biz uluslararası toplumu ve Suriye’yi destekleyen ülkeleri Suriye hükümetini bu bağlamda da desteklemeye davet ediyoruz" diye konuştu.

Bakan Fidan ve Suriyeli mevkidaşı Şeybani, basın toplantısındaki açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"SDG’nin başka bir gündemle düşünüp farklı şekilde hareket etmemesi gerekiyor"

Suriye’deki tarafların kendi problemlerini kendi özgün iradeleriyle barışçıl bir şekilde çözmeleri ve bu çözümün Suriye’nin birliğine, bütünlüğüne, güvenliğine, halkın özgürlüğüne hizmet etmesini beklediklerini dile getiren Bakan Fidan, "Kendisiyle içeride de tartıştık, huzurunuza gelmeden önce. Dünkü görüşmelerle de ilgili görüş alışverişinde bulunuldu. Burada tabii atılması gereken adımlar var. Tarafların niyetlerini düzgün tutması gerekiyor. SDG’nin başka bir gündemle düşünüp farklı şekilde hareket etmesi, yani takiye yapmaması gerekiyor. Burada sahici olarak her iki tarafında lehine olacak, Suriye’nin birliğine, bütünlüğüne hizmet edecek bir çözümün ortaya konması gerekiyor. Bunun biz barışçıl yöntemlerle hayata geçilmesini temenni ediyoruz" dedi.

"Bir başkası için tehdit olmadığını ispat etmeli"

Türkiye içinde barınamayan terör örgütlerinin sınırın dışında faaliyet gösterdiğini vurgulayan Bakan Fidan, "Bu sistemi tamamıyla bitirme kararı aldık biliyorsunuz. Tehdidi geldiği yerde karşılıyoruz, yakından takip ediyoruz. Türkiye’nin içerisinde çok şükür bırakmadığımız gibi, Türkiye’nin dışında da bölgenin kaderine olumsuz etki eden çıban başı olmasını istemiyoruz. Bu noktada bütün taraflar yeni dönemde üzerine düşeni yapmalı, iyi niyetle hareket etmeli, barışçıl yöntemleri kullanmalı. Ama bir başkası için tehdit olmadığını ispat etmeli, tehdit olan unsurları elimine etmeli" şeklinde konuştu.

"İsrail’in Süveyda’ya tek taraflı operasyonlarda bulunması bölgede farklı negatif dalgalanmalara yol açıyor"

Suriye’nin güneyi ile ilgili Şeybani ile görüş alışverişinde bulunduklarını aktaran Bakan Fidan, "Amerika, Ürdün, İsrail başta olmak üzere bizlerin de devrede olduğu bir husus var. Çünkü Suveyda’da ortaya çıkacak olan bir istikrarsızlık unsurunun ülkenin geri kalan yerlerinde kopyalanması bizim tercih edeceğimiz bir şey değil. Bu Suriye’nin birliğine, bütünlüğüne hizmet etmez. Bizim amacımız Suriye’nin tamamını istikrar içinde tutacak, vatandaşları özgür, kendi kimlikleriyle müreffeh bir şekilde, güvenli bir şekilde yaşarken aynı zamanda ülkenin genel bütünlüğünün bozulmadığı ve bölge için herhangi bir tehdidin oluşmadığı, ne bugün ne gelecek için bir Suriye önemli. Süveyda’daki gelişmeleri bu perspektife de yakından takip ediyoruz. Çünkü İsrail’in Süveyda’yı ve oradaki Dürzi kardeşlerimizi gerekçe göstererek tek taraflı operasyonlarda bulunması bu bölgede farklı negatif dalgalanmalara yol açıyor. Bu istikrarsızlığı artırıcı bir husus. Bu da bizim için açıkçası bir milli güvenlik sorunu. Bunu da yakından takip ediyoruz" dedi.

"(Gazze’de) Dört madde şu, bugün uzlaşmaya varılırsa bir ateşkes ilan edilecek"

Bakan Fidan, "Gazze’de ateşkesin sağlanması için Türk hükümetinin yoğun bir diplomasi trafiği var. Görüşmelerde son durum nedir? Yakında bir uzlaşma sağlanması mümkün mü? Türkiye’nin bu süreçteki rol nedir?" sorusu üzerine şu ifadeleri kullandı:

"New York’ta liderlerimizin, Trump’la beraber yaptığı görüşme esnasında ve sonrasında ortaya çıkan planın hayata geçmesi için bir şu anda çaba söz konusu. Çünkü burada daha sonra biliyorsunuz Hamas’ın bir cevabı oldu. Bu cevap oldukça yapıcı bir cevaptı. Buradaki öncelikli olarak kabul edilen hususların başta rehinelerin bırakılması olmak üzere bir an önce hayata geçirmesi konusunda adımlar atılması gerekiyordu. Pazartesi günü itibariyle taraflar arasında Gazze’de başlayan görüşmelerde bugün yeni bir aşamaya gelinmiş durumda. Bugün itibariyle İbrahim (Kalın) Bey de biliyorsunuz görüşmelerde MİT Başkanımız. Hatta basın toplantısına gelmeden önce kendisiyle de konuştuk son durumu. Şimdi değerli arkadaşlar an itibariyle biliyorsunuz Gazze planı 20 maddelik plan. Geniş bir plan. Çok fazla konuyu içermekte. Ama ana maddelere ayıracak olursak birinci öncelikli maddemiz ateşkesin sağlanması, rehinelerin bırakılması konusu var. Bugünkü görüşmeler yani şu anda İsrail ile Hamas dolaylı olarak Mısır’da görüşüyorlar. Burada Katar, Amerika, Mısır ve Türkiye taraflara gerekli görüşleri sağlıyorlar. Kendi yapıcı görüşleriyle beraber. Bu bir müzakere süreci. Bugün inşallah bir olumlu tablo çıkması halinde hedeflenen dört tane husus var. Şu anda onun detayları üzerinde tartışmalar devam ediyor. Belli maddelerde epey mesafe kat edildi. Bir iki tane husus var. İşte önümüzdeki saatlerde belki onların netleşmesi konusunda bir çaba söz konusu. Bu dört madde şu, bugün uzlaşmaya varılırsa bir ateşkes ilan edilecek. Ateşkese müteakip her iki tarafın elinde bulunan ve mutabık kaldıkları Hamas’ın elindeki rehineler ve cesetler, İsrail’in elindeki belli miktar müebbet hapse mahkum olanlar, 7 Ekim’den sonra tutuklanmış olan belli sayıdaki Filistinli serbest bırakılacak. Bunların değişimi olacak. Üçüncü madde insani yardımların arttırılması şu anda çok az miktarda giriyor. Onun bir an önce daha yüksek miktarlara çıkması günlük 500-600’e kadar. Dördüncü madde de İsrail Birlikleri’nin planda belirtilen geri çekilme hatlarına, geri çekilmeye yönelik süreci başlatması. Buralarda takdir edersiniz ki bunlar deklare edilirken plan genel cümleler olarak deklare ediliyor ama planın nasıl uygulanacağına ilişkin gerçek hayatta çok fazla detay var tartışılması gereken. Son günlerde yapılan bütün tartışmalarda biraz bunun etrafında dönüyor. İyi olan şey şu, biz tarafların bu sefer özellikle rehinelerin salınması ve ateşkesin hayata geçmesi konusunda ciddi bir irade ortaya koyduklarını görüyoruz. Tabii ki Netanyahu hükümetinin her zaman için kafasında bir bozucu ‘B planı’ oluyor. Bunu da dikkate almak gerekiyor ama başta Amerika olmak üzere müzakereye katılan bütün heyetler bunun bilincindeler. Ben artık Netanyahu’nun içinde çok fazla bu konularda gidecek yer olmadığını düşünüyorum."

 

"Gazze’nin Filistin yerel yönetiminin oluşturulması, yerel polis gücünün oluşturulması, daha sonra uluslararası istikrar gücü, daha sonra uluslararası otoritenin orada olması gibi çok fazla ve silahsızlanma gibi konular var" diyen Fidan, "Bunları plana sahiplenerek tartışmak gerekiyor. Bu konuda yarın Fransa’da bir önemli toplantı olacak. Gazze’deki aslında devam eden görüşmelerin bir tamamlayıcı niteliğinde olayın genel siyasi çerçevesini görüşeceğiz. Burada Amerika Dışişleri Bakanı, Avrupa’nın belirli başlığı ülkelerinin Dışişleri Bakanları ve bizim Türkiye’nin de dahil olduğu temas grubunun, Suudi Arabistan’ın, Ürdün, Katar, Mısır bizim de olduğumuz bir toplantı olacak. Bu toplantı aslında planın ilerletilmesi, Gazze’de savaşın durması, yaraların sarılması ve iki devletli çözümün hayata geçirmesi konusunda yine önemli tamamlayıcı bir çaba olacağını düşünüyoruz" dedi.

"Kardeşlerimizin burnu kanamadan onların tahliye edilmesi, Türkiye’ye getirilmesi için yoğun bir çaba içerisindeyiz"

İsrail’in Özgürlük Filosu’na yönelik uluslararası sularda gerçekleştirdiği müdahalede alıkonulan Türk vatandaşların son durumlarına ilişkin Bakan Fidan, "Filoda an itibariyle bize verilen rakamlar, 144 aktivistin olduğu yönünde. Bunların arasında toplam 21 vatandaşımız var. 21 vatandaşımızdan da 3’ü milletvekilimiz. Konuyu ilk andan itibaren çok yakın bir şekilde takip ediyoruz. Anbean harita üzerinde gerekli tahkimatı ve koordinasyonu yapıyoruz. İlgili bakanlıklarımızla, kurumlarımızla ve Sumud Filosu’nda olduğu gibi burada da diğer ülkelerle irtibatımız var. Sumud Filosu’ndaki tahliye için biliyorsunuz çok fazla emek ve koordinasyon vardı. Burada da daha hızlı ve seri şekilde inşallah hem aktivistlerin hem vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin burnu kanamadan onların tahliye edilmesi, Türkiye’ye getirilmesi için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Tel Aviv’deki büyükelçiliğimiz, maslahatgüzarımız var biliyorsunuz büyükelçilerimizi çekmiştik. Maslahatgüzarımız şu anda İsrail makamlarıyla ön koordinasyonu yapıyor. Bir önceki Sumud Filosu tahliyesinde olduğu gibi burada hem zamanı kısaltmak hem daha seri bir şekilde hareket etmek için. Şu anda bize verilen bilgilere göre bu sabaha karşı el konulan gemilerin aktivistlerle beraber Aşdod Limanı’na doğru çekilmekte olduğunu görüyoruz. Gemilerin kademeli olarak limana yaklaşmalarından sonra aktivistlerin kayıt işlemleri tamamlanacak. Bu işlemin bu gece saatlerinde tamamlanması bekleniyor. Bunun ardından aktivistlerin Mısır sınırı yakınında İsrail’in güneyinde bulunan bir önceki Sumud Filosu olayında olduğu gibi tahminimiz, Ketziyot Gözaltı Merkezine götürülmesi söz konusu. İsrail’den çıkış işlemleri bir önceki seferde olduğu gibi burada başlatılması bekleniyor. Vatandaşlarımızı gözaltı merkezine transferlerinden ardından inşallah ziyaret etmeyi umuyoruz. Sumud Filosu’nda olduğu gibi burada da tahliyelerle ilgili alternatif senaryolarımız var. İsrail ilgili makamlarıyla Tel Aviv Büyükelçiliğimiz bunları koordine ediyor. Bu senaryoların arasında yine bir Türk Hava Yolları’ndan bir uçağımızın gönderilerek toplu tahliyede bulunması konusu da var" ifadelerini kullandı.

Etiketler