Bu yıl 34'üncüsü düzenlenen Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Konferansı'na katılmak üzere Cenevre'de bulunan Yılmaz, değerlendirmelerde bulundu.
Yılmaz, Kızılhaç ve Kızılay federasyonlarının her 4 yılda bir uluslararası konferans düzenlediklerini belirtti.
Bu konferansın kendileri için önemli olduğuna işaret eden Yılmaz, "Bir taraftan insani yardım alanında hep birlikte 7 temel ilke ışığında iyilik yapmaya devam ederken bir taraftan da aslında devletlere yardımcı rolü ve devletlerin de bu harekete destek olması amacıyla uluslararası konferansın bizlerde çok farklı bir yeri var. Burada söylenen her şey kayıt altına alınır ve tüm devletlerin dışişleri bakanlıklarından raporlanır" dedi.
Yılmaz, Gazze, Lübnan, Sudan ve Yemen başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde sıkıntılı süreçlerden geçildiğini kaydederek, doğal afetlerin yanı sıra insan eliyle başlayan çatışmalar ve afetler olduğunun altını çizdi.
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC) kurulurken devletlerin Cenevre Konvansiyonu'na imza atarak "silahlı çatışmalarda dahi birtakım ilkelere uyacaklarını" deklare ettiğini hatırlatan Yılmaz, bunun uluslararası insancıl hukuk ilkeleri olarak tanımlandığına işaret etti.
Yılmaz, şöyle devam etti:
"Bu ilkelerde sivillere saldırmamak, insani yardım ve sağlık çalışanlarına saldırmamak, çocukları, kadınları ve sivilleri korumak ve insani yardım erişimini engellememek var. Ancak maalesef bugün geldiğimiz gündemde bu uluslararası insancıl hukuk ilkelerinin tamamının ihlal edildiğini görüyoruz.
Biz Türk Kızılay olarak her türlü ortamda dediklerimizi kayda geçirerek aslında savunuculuk yapıyoruz. Mayıs başından bu tarafa Gazze'ye insani yardım erişimi engellenmiş durumda, hareketin erişimi tamamen kaybolmuş durumda. Bizim kapıların açıldığı ve insani yardımın içeriye girebildiği bir erişime ihtiyacımız var. Bu erişim, Cenevre Konvansiyonu ve uluslararası insani hukukla da güvence altına alınmış durumda ama ihlal ediliyor."
Konferanstaki bütün oturumlarda bu tarz engellemelerin ortadan kaldırılması için bir deklarasyon üzerinde çalışıldığını kaydeden Yılmaz, Türk Kızılay olarak en üst düzeyde savunuculuk yapmak üzere burada olduklarının altını çizdi.
Yılmaz, bu yılki konferansın genel raportörlüğünü de üstlendiğini söyleyerek, bu anlamda da tüm Kızılay olarak memnun olduklarını bildirdi.
"Diplomatik girişimlerin uluslararası arenada çok büyük değeri var"
Bu süreçte herkesin yapması gerekenler olduğunu ancak bunları maksimum seviyede gerçekleştirmeyi düşünerek hareket etmek zorunda olduklarını belirten Yılmaz, "Sadece yardım edelim, seyredelim ve dua edelimle olmuyor. Diplomatik alanda yapılan bu tarz girişimlerin kamuoyu baskısı oluşturmak anlamında uluslararası arenada çok büyük değeri var. Bugün 191 ülkenin hükümetlerine raporlanacak bir deklarasyonda en üst düzeyde katkı veriyor olmanın bizim en önemli görevlerimizden biri olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
Yılmaz, Kızılay ve Kızılhaç Komitesi'nde belli kurallar olduğunu ve bu kapsamda tüm tarafları uluslararası insani hukuka uymaya davet ettiklerini söyledi.
Burada İsrail ya da Filistin demeden bahsedilenlerin tamamının Gazze ve Lübnan’da yaşanılanlarla alakalı olduğunu herkesin anladığını belirten Yılmaz, Uluslararası Kızılhaç Komitesi Başkanı Mirjana Spoljaric Egger'in bu hafta itibarıyla İsrail ile Filistin Kızılhaç yetkililerini buluşturarak, beraber insani yardım kapsamında müzakere ettirmeye çalıştığını kaydetti.
Yılmaz, "Her verilen tepkinin ayrı bir yeri var. Burası için insani yardım alanında çalışan kişilerin 'sen de üzerine düşeni yap, sen de kendi hükümetine söyle, senin hükümetin bu kurallara uymuyor ve senin burada bize yardımcı oluyor olman lazım' vurgusu daha fazla. İsrail ile Filistin'in insani yardım kuruluşlarının bir masanın etrafında buluşabilmesini de çok değerli buluyorum. Dün Filistin Kızılay Başkanı da bu anlamda memnuniyetini dile getirdi" dedi.
"Gazze'de günlük 15 bin yemeği dağıtmaya devam ediyoruz"
Ortak paydanın insanlık, yardımseverlik ve dayanışma olduğu bu tarz platformlarda da seslerini yükseltmeleri gerektiğinin altını çizen Yılmaz, daha güçlü bir duruş sergilemenin önemine işaret etti.
Yılmaz, Türk Kızılayın dünya genelinde çalışmalarına da değinerek şunları söyledi:
"Türk Kızılay Gazze'de, Lübnan'da, Yemen'de, Somali'de, Afganistan'da aslında nerede ihtiyaç varsa Türk halkının yardım elini gerekli ve doğru bir şekilde ulaştırmak üzere çalışmalarına devam ediyor. (Gazze) Refah Sınır Kapısı'nın açık olduğu dönemlerde çok hızlı hareket etmemiz sayesinde AFAD'ımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber halkımızın yardımlarını hızlı bir şekilde içeriye ulaştırabildik.
Bu da Türkiye'yi 'dünyada Gazze'ye en fazla yardım gönderen ülke' konumuna getirdi. Mayısın başından itibaren Refah Sınır Kapısı'nın kapanması bize alternatif rotalar arayışına itti. Şu anda Ürdün üzerinden rota oluşturmuş durumdayız. Elbette Refah'tan yapılan kadar büyük yardımlar değil ama daha kısıtlı da olsa elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz.
İçeride delegasyonumuz, personelimiz var. Günlük 15 bin yemeği her türlü zor koşula karşı dağıtmaya devam ediyoruz. İçeriden ve dışarıdan birtakım ticari kanallardan belli malzemeleri çok zor koşullarda elde etmeye çalışıyoruz. Farklı rotaları sürekli araştırıyoruz."
Yılmaz, İsrail'in saldırıları altındaki Lübnan'ın Gazze'ye kıyasla daha ulaşılabilir durumda olduğuna işaret ederek, oradaki Türk vatandaşlarının tahliyesi sırasında AFAD ile beraber 2 gemi yardım malzemesinin gönderildiğini ve vatandaşların oradan Mersin'e getirildiğini söyledi.
Görevlerinin sadece yardım götürmek ve toplamak olmadığının altını çizen Yılmaz, aynı zamanda uluslararası alandaki bu insani hukuk ilkelerinin savunuculuğunu da yapmaları gerektiğini ve bu nedenle Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Konferansı'nın ayrı bir önemi olduğunu ifade etti.