Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ocak ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayımladı. Özette, enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği bildirildi.
''Küresel büyümedeki sınırlı iyileşme 2024 yılının son çeyreğinde de devam ederken, işgücü piyasaları arz talep dengesindeki normalleşme eğilimi sürmüştür. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024 yılında yüzde 1,9 artışla 2023 yılındaki yüzde 1,8’in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceği, 2025 yılında ise, büyüme oranının yüzde 2,2 ile tarihsel ortalamasına yaklaşacağı tahmin edilmektedir. Hizmet sektöründe olumlu seyir devam ederken imalat sanayindeki zayıf görünüm korunmuştur. ABD ekonomisi büyüme eğilimi diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam etmiştir. Küresel talep görünümü, arz yönlü faktörler ve jeopolitik riskler emtia fiyatlarının dalgalı bir seyir izlemesine neden olmaktadır. Küresel ekonomi ve ticaret politikalarına ilişkin artan belirsizlikler ile jeopolitik gelişmeler küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.
Küresel enflasyondaki düşüş devam etmektedir. Hizmet enflasyonundaki katılık zayıflamakla birlikte enflasyon üzerindeki yukarı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirim süreçleri devam ederken son dönemde artan küresel belirsizlikler nedeniyle merkez bankalarının indirim süreçlerinde daha temkinli bir yaklaşım izleyeceklerine ilişkin beklentiler güçlenmiştir. Bu süreçte GOÜ piyasalarından portföy çıkışları gözlenmiştir.
Parasal ve finansal koşullar
Mevduat faizleri 27 Aralık haftasına kıyasla 282 baz puan gerileyerek 17 Ocak haftası itibarıyla yüzde 52,9 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 212 baz puan azalarak yüzde 53,5 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel kredilerden ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 178 baz puan azalarak yüzde 68,3 olurken; konut kredisi faizleri 46 baz puan azalarak yüzde 40,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. Taşıt kredisi faizleri ise 17 Ocak itibarıyla yüzde 47,3 seviyesinde oluşmuştur.
Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 27 Aralık’tan sonra yatay seyir izleyerek 17 Ocak’ta yüzde 3,5 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde kredi kartları sınırlı bir artış sergilerken; ihtiyaç, konut ve taşıt kredilerinin büyümelerindeki sınırlı düşüşler görülmüştür. Aynı dönemde TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 1,4 seviyesinden yüzde 2,3’e gelmiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, bir önceki PPK dönemindeki yüzde 2,3 seviyesinden yüzde 2,2’ye gelmiştir. Kredi büyümesi ve kompozisyonunun dezenflasyon patikası ile uyumlu seyrini temin etmek amacıyla kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasında 4 Ocak 2025 tarihinde değişiklik yapılmıştır. Bu doğrultuda yabancı para ticari krediler için yüzde 1,5 olan aylık büyüme sınırı yüzde 1’e indirilirken Türk lirası ticari kredilerde yüzde 2 olan aylık büyüme sınırı KOBİ kredileri için yüzde 2,5; diğer ticari krediler için yüzde 1,5 olacak şekilde farklılaştırılmıştır.
Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarından çıkış stratejisi kapsamında açılış ve yenileme işlemlerinde vade süreleri kısıtlanmıştır. Bu çerçevede, döviz ve altın dönüşümlü kur korumalı mevduat ve katılma hesaplarında 6 ve 12 ay vadeli hesap açma ve yenileme işlemlerinin 20 Ocak 2025 tarihi itibarıyla sonlandırılmasına karar verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, 27 Aralık’tan bu yana 8,2 milyar ABD doları artarak 17 Ocak 2025 itibarıyla 163,3 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 27 Aralık’tan bu yana sınırlı miktarda artarak 22 Ocak 2025 itibarıyla 265 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 22 Ocak itibarıyla yüzde 9,2 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 18,2 seviyesine düşmüştür. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 1,6 milyar ABD doları giriş, hisse senedi piyasasından ise 0,3 milyar ABD doları çıkış olmak üzere toplam 1,3 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir.
Talep ve üretim
Kasım ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 1,9 oranında artış görülmüş, çeyreklik artış sürmekle birlikte bir miktar hız kesmiştir. Altın hariç bakıldığında ise, perakende satış hacmindeki çeyreklik artış daha ılımlıdır. Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi aylık bazda perakende satış hacmine kıyasla daha düşük oranda artış kaydetmiştir. Hizmet üretiminin yanı sıra talebi hakkında da bilgi sunan hizmet üretim endeksinde, kasım ayında yüzde 0,2 oranında düşüş gerçekleşmiştir. Çeyreklik bazda yüzde 0,2 oranında sınırlı yükselen hizmet üretimi yıllık olarak gerilemiştir. Otomobil ve beyaz eşya satışları önceki iki çeyrekteki gerilemelerini takiben 2024 yılının son çeyreğinde artarak telafi eğilimi sergilemiştir. Kartla yapılan harcamaların aylık bazda artış oranları ekim ve kasım aylarında önceki çeyrek ortalamasının altına inerken aralık ayında bir miktar yükselmiştir. Ocak ayının ilk iki haftasına ilişkin veriler kart harcamalarında aylık bazda gerilemeye işaret etmektedir. İmalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, iç piyasa siparişlerinin aralık ayında gerilemekle birlikte 2024 yılının son çeyreğinde arttığını, ancak tarihsel ortalamasının altında bir seyir izlemeye devam ettiğini göstermektedir. Bu çerçevede, mal ve hizmet talebine ilişkin veriler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, son çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelerde bulunduğunu göstermektedir.
Kasım ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 2,9 oranında, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 1,5 oranında artmıştır. Çeyreklik bazda ise sanayi üretimi ikinci ve üçüncü çeyreklerdeki sırasıyla yüzde 4 ve yüzde 1,3 oranlarında gerilemenin ardından, kasım ayı itibarıyla dördüncü çeyrekte yüzde 1,1 oranında artmıştır. Tipik oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında, sanayi üretimi çeyreklik bazda daha sınırlı bir artış kaydetmiştir. Bu çerçevede, kasım ayı itibarıyla veriler sanayi üretiminde toparlanma eğilimi ima etmektedir. İmalat sanayine yönelik anket göstergeleri, aralık ayında sanayi sektörü faaliyetinde toparlanma eğiliminin devamına işaret etmektedir. Bununla uyumlu şekilde, imalat sanayi kapasite kullanım oranı da ekim ayındaki düşüşünün ardından kasım ayında artmış, aralık ayında ise yatay seyretmiştir. İnşaat üretim endeksi, deprem kaynaklı inşa faaliyetlerinin süren desteğiyle birlikte, kasım ayı itibarıyla çeyreklik bazda yüzde 1,3 oranında, bir önceki yılın ekim-kasım dönemine göre ise yüzde 8,8 oranında artış kaydetmiştir.
Kasım ayında mevsimsellikten arındırılmış istihdam, 32,7 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiş ve çeyreklik bazda yüzde 0,5 oranında artmıştır. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı çeyreklik olarak 0,2 puan artış kaydetmiş, işsizlik oranı ise kasım ayı itibarıyla son çeyrekte yüzde 8,7 seviyesinde yatay seyretmiştir. Anket göstergeleri, son çeyrekte imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden bir görünüme işaret etmektedir.
Kasım ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 2,9 milyar ABD doları açık vermiştir. 12 aylık birikimli cari açık ise 7,4 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşerek bir önceki aya kıyasla 0,2 milyar ABD doları ile sınırlı bir artış göstermiştir. Söz konusu seyirde, enerji ve altın açıklarındaki yükselişlere karşın artan hizmetler dengesi fazlası etkili olmuştur. Nitekim bu dönemde, 12 aylık birikimli hizmetler dengesi fazlası güçlü seyrini sürdürmüş ve 60,9 milyar ABD doları seviyesine çıkmıştır.
Geçici dış ticaret verileri, aralık ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak, ihracatta daha kuvvetli olmak üzere, ihracat ve ithalatta artışa işaret etmiştir. 12 aylık birikimli olarak bakıldığında ise dış ticaret açığında bir önceki aya göre artış gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, 12 aylık birikimli olarak cari açığın, aralık ayında artacağı öngörülmektedir. Altın ithalatı, aralık ayında 2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşirken, birikimli olarak 17,1 milyar ABD doları olmuştur. Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatı, üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre gerilerken son çeyrekte yeniden artış kaydetmiştir. Son dönemde tüketim malı ithalatının artışına yüksek katkı veren mücevher kalemi dışlandığında ise son çeyrekteki artış daha sınırlı olmaktadır. Aralık ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri ocak ayı için yüksek frekanslı öncü verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatın ılımlı bir artışla gücünü koruduğuna, ithalatın da artış kaydettiğine işaret etmektedir. Yüksek frekanslı veriler, ocak ayında mücevher ithalatında düşüş, mücevher hariç tüketim malı ithalatında ise artış gerçekleşebileceğini göstermektedir.
Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranı, kasım ayında yüzde 134 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 111 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu gözlenmektedir.
Enflasyon gelişmeleri ve beklentiler
Tüketici fiyatları aralık ayında yüzde 1,03 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 2,71 puan gerileyerek 2024 yılını yüzde 44,38 seviyesinde tamamlamıştır. Aylık tüketici enflasyonundaki düşüşte taze meyve ve sebze kaynaklı olarak gıda enflasyonundaki yavaşlama önemli bir rol oynamıştır. B ve C endekslerinin yıllık enflasyonu sırasıyla 1,74 ve 1,79 puan azalarak yüzde 43,94 ve yüzde 45,34 olmuştur. Bu dönemde, yıllık enflasyona olan katkı gıda ve hizmetlerde belirgin olmak üzere, tüm ana gruplarda gerilemiştir. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık tüketici enflasyonu önceki aya kıyasla yavaşlamıştır.
Aralık ayında temel mal enflasyonu ılımlı seyretmeye devam ederken, hizmet grubu aylık fiyat artışındaki yavaşlama belirginleşmiştir. Gıda grubu aylık enflasyonu, son aylarda taze meyve ve sebzedeki güçlü fiyat artışlarının aralık ayında yerini sınırlı bir düşüşe bırakmasının da etkisiyle önemli ölçüde yavaşlamıştır. Alt kalemler bazında, işlenmemiş gıda grubu fiyatlarındaki artışın ılımlı olmasında taze meyve ve sebze ana belirleyici olmuştur. İşlenmiş gıda aylık enflasyonu bir önceki aya kıyasla yükselirken, bu gelişmede bazı tahıl ürünleri ile uluslararası emtia fiyat artışlarından da etkilenen katı-sıvı yağ, şekerleme-çikolata, kakao ve kahve gibi kalemlerin etkisi öne çıkmıştır. Enerji fiyatları ise aralık ayında ılımlı seyretmeye devam etmiştir.
Aralık ayında enflasyonun ana eğilimi gerilemiştir. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, aylık artışlar bir önceki aya kıyasla B ve C göstergelerinde azalış kaydetmiştir. Bu dönemde fiyat artışları B endeksini oluşturan gruplardan temel mal ve hizmetlerde güç kaybetmiş, işlenmiş gıdada ise bir miktar hızlanmıştır. Dağılım ve model bazlı ana eğilim göstergeleri de aralık ayında enflasyonun ana eğiliminde düşüşe işaret etmiştir.
Aralık ayı itibarıyla son üç aylık dönemde mevsim etkilerinden arındırılmış ortalama fiyat artışı temel mallarda yüzde 1,72 ile yatay seyrederken, bu oran hizmet sektöründe bir önceki aya kıyasla yavaşlayarak yüzde 3,21 olarak gerçekleşmiştir. Kira hariç hizmetlerde ise bu oranın yüzde 2,82’ye gerilediği izlenmiştir.
Hizmet sektöründe hâkim olan fiyatlama davranışı önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir zamana yayılmasına neden olmaktadır. Uzun süredir güçlü artışlar sergileyen hizmet fiyatlarında önceki iki ayda gerçekleşen yavaşlama aralık ayında belirginleşmiş ve bu dönemde hizmet fiyatları yüzde 1,05 ile düşük bir artış göstermiştir. Aylık bazda kira enflasyonu sözleşme yenileme oranındaki mevsimsel düşüşün yanı sıra sözleşmelerdeki artış oranının yavaşlamasıyla yüzde 2,89’a gerilemiş ve böylelikle Şubat 2023’ten bu yana en düşük aylık artış görülmüştür.
Kira dışındaki hizmetlerde de aylık enflasyon yüzde 0,52 ile görece düşük seyretmiştir. Bu dönemde, lokanta-otel alt grubunda yemek hizmetleri enflasyonu bir önceki aya kıyasla bir miktar yükselirken, konaklama fiyatlarında düşüş gözlenmiş, böylece grup aylık enflasyonu yüzde 1,35 ile ılımlı bir seyir izlemiştir. Havayolu ve şehirlerarası karayolu yolcu taşımacılığı kaynaklı olarak fiyatları düşüş gösteren (yüzde -3,02) ulaştırma sektörü, hizmet grubu içinde öne çıkmıştır. Diğer hizmetler grubunda da fiyat artışı ılımlı seyretmiştir.
Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, ocak ayında aylık kira artış oranının belirgin bir şekilde yükseleceğine işaret etmektedir. Yeni ve yenilenen sözleşmelerde artış oranındaki yavaşlamaya karşın, sözleşme yenileme oranında mevsimsel olarak kaydedilen yükselişle aylık kira enflasyonunun artacağı öngörülmektedir. Öte yandan, gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse de konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranlarının TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler aldığı izlenmektedir.
Üretici fiyatları artışı önemli ölçüde zayıflamıştır. Yurt içi üretici fiyatları aralık ayında 0,40 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 0,95 puan düşerek yılı yüzde 28,52 ile tamamlamıştır. Bu dönemde ana sanayi grupları itibarıyla, dayanıklı ve dayanıksız tüketim malı fiyatları yükselirken, enerji fiyatları düşüş göstermiş, ara malları ise ılımlı bir artış kaydetmiştir. Üretici enflasyonundaki söz konusu düşük seyir, tüketici tarafında mal fiyatlarını olumlu yönde etkilemektedir.
Aralık ayında uluslararası emtia fiyatları nispeten ılımlı bir seyir izlemiştir. FAO gıda fiyatları endeksinde, eylül ayı itibarıyla aylık bazda gözlenen artışlar aralık ayında yerini düşüşe bırakmıştır. Öte yandan, ocak ayının ilk yarısında emtia fiyatlarının yükseldiği izlenmiştir. Alt gruplar bazında bakıldığında, emtia fiyatları tarımda ılımlı bir yükseliş sergilerken enerjide belirgin bir oranda artış kaydetmiştir. Aralık ayında ortalama 73,8 ABD doları seviyesinde olan Brent ham petrol fiyatları jeopolitik gelişmelere de bağlı olarak ocak ayının ilk 20 gününde ortalama 79,8 ABD doları seviyesine ulaşmıştır.
Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi aralık ayında tarihsel ortalamasının bir miktar altında gerçekleşmiştir. Küresel ve Çin’e yönelik konteyner endeksleri aralık ayında yükselirken, kuru yük taşımacılık fiyat endekslerinde ekim ayı sonrasındaki düşüş eğilimi devam etmektedir. Döviz kuru sepeti aralık ayında sınırlı bir yükseliş sergilemiştir. Bu dönemde mevsimsel etkilerden arındırılmış PMI verileri, imalat sanayinde girdi fiyatlarında artışa, ürün fiyatlarında ise yavaşlamaya işaret etmiştir.
Ocak ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 27,1 ile değişim göstermemiştir.
2026 yıl sonu enflasyon beklentisi ise 0,2 puan sınırlı miktarda yukarı güncelleme ile yüzde 18,7 olurken beklentiler diğer vadelerde gerilemiştir. Gelecek on iki ay ve yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 1,7 puan ve 0,8 puan aşağı güncelleme ile yüzde 25,4 ve yüzde 17,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise 0,3 puan gerileyerek yüzde 11,0 olarak ölçülmüştür. Reel sektör beklentilerine bakıldığında kasım ayında yüzde 47,8 olarak ölçülen firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, aralık ayında 0,2 puan azalarak yüzde 47,6 seviyesine gerilemiştir. Geçici veriler reel sektör beklentilerindeki yavaşlamanın ocak ayında da sürdüğüne işaret etmektedir. Aralık ayında, hane halkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri de 0,9 puan azalarak yüzde 63,1 seviyesinde gözlenmiştir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.
Öncü veriler ocak ayında enflasyonun ana eğiliminde öngörülerle uyumlu bir artışa işaret etmektedir. Bu gelişmede, zamana bağlı fiyat belirleme ve geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek hizmet kalemleri öne çıkmaktadır. Ayrıca ücret artışları, yönetilen/yönlendirilen fiyat ve maktu vergi güncellemeleri de etkili olmuştur. Temel mal enflasyonu ise görece düşük seyretmektedir. Gıda aylık enflasyonunun, işlenmiş gıda fiyatları öncülüğünde ocak ayında yeniden yükseleceği öngörülmektedir. Enerji grubunda maktu vergi güncellemesinin etkisi oldukça sınırlı kalırken, fiyat artışı büyük ölçüde küresel emtia fiyat gelişmeleri neticesinde güçlenmektedir.
Para politikası
Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 47,5’ten yüzde 45’e indirilmesine karar vermiştir.
Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile dezenflasyon sürecini güçlendirmektedir. Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır. Enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Bu doğrultuda, politika faizi; enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimi ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul, kararlarını enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla alacaktır. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır.
Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları yakından izlenecek ve sterilizasyon araçları ek tedbirlerle etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir.
Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.Bu doğrultuda, tüm para politikası araçları kararlılıkla kullanılacaktır.Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.''