Nasreddin Hoca’ya; “Kör fili nasıl tarif eder?” diye sormuşlar. Hoca da; “Tuttuğu yere göre” demiş.

*

Ali Öztürk, son TGC seçimleri ve öncesindeki ödül töreninde yaşananları vesile edip, kendininkilerden başka doğru tanımayarak, ayrı havadan çalıyor, aynı yerden tutturmuş gidiyor. Hem de; tüm alemi kör ve sağır zannederek!

*

Muhterem, öyle sanmaya ve yazmaya devam etsin. Biz, kem sözün sahibine ait olduğuna inanan ve bilenlerdeniz.

*

Ama, bana sadece “son kez” hesabıyla, dünkü gazetesinde “TGC ve TSYD’nin ahlâk savunusu” başlıklı yazısında, “Kendi ikiyüzlü tavırlarından rahatsız olmayanlar ahlâk savunucusu mu oldu?” diyerek sorduğu soru ve “Aynaya bakın ve seslenin! Ayna ayna söyle bana! Ben kimim?” arayışına “Söz uçar yazı kalır” gerçeği cevap vermeme, daha doğrusu bir hatırlatma ile mukayese yapmanızı sağlamama müsaade ediniz.

*

Hani, şu cemiyetin İletişim Fakültesi Teşvik Ödülleri’ni bahane edip, KTÜ’deki Ali Öztürk’ün “Kolektif Militanları” ya da “Terörist” diye adlandırdığı öğrenciler üzerinden Murat T a ş k ı n ’ a “öküzün a l - tında buzağı ararcasına” yaptığı suçlama var ya! Hah hatırlatma bu konu ile ilgili...

*

Ali Öztürk’ün kendi gazetesinde 2 Kasım 2011 tarihinde kaleme aldığı “Azınlıklar ve Prof. Dr. Köse” başlıklı yazısını ve o satırlarda bugün yerden yere vurduğu kolektif grubu ile ilgili düşüncelerini okuyun. Daha onlarcası da var ya!

*

İşte size o yazıdan sadece 4 cümlelik bir paragraf:

-“Kolektif Grubu öğrencileri KTÜ’de azınlık değiller. Azınlık olsalar bu kadar başarılı olamazlar. Onlar; binlerce sessiz yüreğin gönülden temsilciliğini yapıyorlar. Üstelik KTÜ’yü yönetmiyorlar, yanlış yönetime itiraz ediyorlar.”

*

Haa; zaman içinde kişilerde ve olayların yorumlanmasında bir takım değişimler olamaz mı? Tabi ki olabilir. Ama bir zamanlar; akıldan vazgeçtik, binlerce gönüle sığdıramadığın birilerine bugün, epeyce de “amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” hesabıyla, bir yerlere de yaranmak adına bu denli saldırırken, bunları hatırlamıyor iseniz, buna değişim denmez! Dense dense kendi ifadesiyle; “Kendi ikiyüzlü tavırlarından rahatsız olmayanlar...” denir.

*

Evet; böylesine bir yanlışını, tezatını konunun merkezine oturtmaya çalışarak kaleminden çıkanı aklının süzgecine sokmadan kamuoyunu yanıltmanın peşine düşen birisinin diğer ithamlarınınne kadar kayda değer olabileceğine varın siz karar verin. Ayna da; muhatabına söylüyor da, muhatabın gözü görmüyor, kulağı duymuyor ve de aklı anlamıyor ise ne yapsın?

*

Benden bu kadar!

*

Camia, bazı kurum ve meslektaşlarımızla ilgili yaptığı ipe sapa gelmez iddialar ile kem sözlere de artık biraz da muhataplarının, gereken cevabı vermek boyunlarının borcudur sanırım.