DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Yeni Yol Grup toplantısında konuştu. Babacan, gündemdeki 'yolsuzluk' soruşturmalarını ele aldı.
DEVA Partisi lideri Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, "Bu yolsuzluklarla ilgili konuları, sözüm ona yargıya havale edip sorumluktan kaçamazsınız. Asıl sorumluluk sizde. Son 11 yıldır bu ülkede yolsuzluklar sürekli arttıysa bu, sizin zamanında gerekli tedbirleri almamanız yüzünden. Yolsuzlukları önlemenin yolu da baştan tedbir almaktır. Sayın Erdoğan, siz gerekli tedbirleri almadınız. Yıllarca, defalarca uyarmamıza rağmen, kılınızı kıpırdatmadınız. Çözüm için yaptığımız hazırlıkların hepsini reddettiniz. Şimdi de sadece muhalefet belediyelerinin üzerine giderek sözüm ona yolsuzlukla mücadele ediyorsunuz. Külahımıza anlatın, külahımıza. Başkaları yutsa da biz yutmayız" dedi.
"HENÜZ TATMİN EDİCİ BİR AÇIKLAMA YAPILMIŞ DEĞİL"
Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Babacan, sözlerime Pençe-Kilit Harekat bölgesinde şehit düşen 12 askeri anarak başladı.
Babacan, “Şehitlerimizin her birine Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve yakınlarına sabır diliyorum. Tedavileri devam eden askerlerimize de acil şifalar temenni ediyorum. Acı çok büyük gerçekten. Milletimizin başı sağ olsun. Allah bu millete, bir daha, böyle acılar yaşatmasın. Bu hadiseyle ilgili kamuoyuna henüz tatmin edici bir açıklama yapılmış değil. Olayın tüm yönleriyle incelenmesini ve aydınlığa kavuşturulmasını bekliyoruz. Konuyu yakından takip edeceğimizi de özellikle ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin yıl dönümünün yaklaştığını hatırlatan Babacan, “15 Temmuz 2016 akşamı, Gazi Meclis’imiz başta olmak üzere pek çok hedefe eş zamanlı saldırılar yapıldı. Milletimiz demokrasiye ihanet edenlere ‘dur’ dedi, kendi iradesine sahip çıktı. Tek silahları, yüreklerindeki cesaret olan vatandaşlarımız; kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla meydanlara indi, kendi egemenliğine sahip çıktı. 15 Temmuz gecesi, milletimiz bir oldu, dünyaya hep bir ağızdan haykırdı; ‘Bu topraklarda irade millettindir’ dedi. Köprülerin tutulduğu, silahların halkın üzerine çevrildiği o gece, korkuya teslim olmayan tüm vatandaşlarımızı yürekten selamlıyorum. 15 Temmuz gecesi 251 şehit verdik. Hepsini tek tek saygıyla, rahmetle anıyorum. Hiç şüphemiz olmasın. Dün, nasıl ki darbelere karşı dimdik durduysak, bugün de yarın da aynı kararlılıkla, milletimizin yanında olmaya, demokrasiyi ve özgürlükleri savunmaya devam edeceğiz" dedi.
"Ülkemizde yargı yoluyla siyasetin dizayn edilmeye çalışıldığı bir dönemden geçiyoruz” diyen Babacan, siyasetin gündeminde her gün soruşturmaların, gözaltıların ve tutuklamaların olduğunu söyledi. Babacan, “İktidarın hedefi gerçekten yolsuzlukla mücadele olsa, bu soruşturmaların adil ve tarafsız bir biçimde, hem iktidar hem de muhalefet belediyelerini kapsaması gerekirdi” diye konuştu.
"ADALET, BİR SİYASİ GÖRÜŞE GÖRE ŞEKİLLENMEZ"
Mart ayından bu yana devam eden soruşturmaların sadece muhalefet belediyeleri hedeflediğini belirten Babacan, “Gerçek adalet, ayrımcılık yapmaz. Adalet, bir siyasi görüşe göre şekillenmez. Adalet hakkı ve hukuku esas alarak işler. Eğer bir iddia varsa, biz elbette ki bunun üzerine gidilmesini ve suçlu bulunanlardan hesap sorulmasını isteriz. Ancak, işletilen süreçlere ve uygulanan usullere baktığımızda, bir hukuk devletiyle asla bağdaştıramayacağımız bir tabloyla karşı karşıyayız. Eğer devlet yönetiyorsanız, eğer temiz bir yönetim hedefliyorsanız; İster merkezi hükümet olsun, ister yerel yönetim olsun, iki ilkeye dikkat edeceksiniz: Şeffaf olacaksınız. Her zaman hesap vermeye hazır olacaksınız” dedi.
"DÜNYADA YOLSUZLUKLARLA ANILAN BİR ÜLKE ARTIK"
Uluslararası kuruluşların endeksleri üzerinden Türkiye’nin yolsuzlukla mücadelede 2013 yılından bu yana kötüye gittiğini söyleyen Babacan, sözlerini devamında şöyle konuştu:
"Türkiye 2013’e kadar yolsuzluk algı endeksinde iyileşmeler sağladı. Ancak, bir süre sonra ülkeyi yönetenler bu anlaşmalara uymamaya başladı. Ismarlama fetvalarla, ‘aslında bu rüşvet değildir’, ‘şöyle yaparsan yolsuzluk olmaz’ diye yeni tanımlamalar uyduruldu. Yani, hiç utanmadan, yanlışların üzerine uydurmadan yapılmış din örtüsü örtüldü. Ne olduysa ondan sonra oldu. Sonuçta baktığınızda, 2013 yılından bu yana, Türkiye uluslararası yolsuzluk endeksinde sürekli kötüye gidiyor. Yani 2013’den 2024’e kadar arka arkaya tam 11 yıl Türkiye’de yolsuzluklar sürekli arttı. Şu anda bu büyük ve güzel ülke, bütün dünyada yolsuzluklarla anılan bir ülke artık. Sanıyor musunuz ki mart ayından bu yana yapılan operasyonlar sadece Türkiye basınında yer alıyor. Bütün dünya basınında yer alıyor. Artan yolsuzluklar bütün dünyada konuşuluyor. İnanın, derin bir hicap duyuyorum. Nüfusunun kahir ekseriyetinin Müslüman olduğu bir ülkenin, tüm dünyada yolsuzluklarla beraber anılmasından hicap duyuyorum. Üstelik bu olanlar, muhafazakar kimliğini sürekli olarak insanların gözüne sokan, dinimizin kutsallarını günlük siyasette sürekli malzeme yapan bir iktidar döneminde oluyor. Bakın arkadaşlar, Türkiye’de olup bitenler yüzünden dünyada insanlar ‘Müslümanlık’ kavramı ile ‘yolsuzluk’ kavramını yan yana anıyor. Hatırlarsınız; zamanında çok uyardık.’Yolsuzlukla mücadelede gerekenler yapılmıyor’ dedik. ‘Partinin adını ‘AK’ koyup da, yolsuzluklara karşı sağlam bir irade ortaya konulmazsa, bu bir beka meselesi haline gelecek’ dedik. Onlarca defa söyledik”
“BUNLARIN DERTLERİNİN NE OLDUĞUNU DA GAYET İYİ BİLİYORUZ”
Babacan, siyasi etik ve yolsuzlukla mücadele yasası başta olmak üzere yasalar hazırladıklarını, ancak bu çalışmaların 2014-2015 yıllarında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından reddedildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o dönem yasalara tekliflerine ilişkin, “Bunları yaparsak, partiye il, ilçe başkanı bulamayız” dediğini hatırlattı. Babacan, “Kimse şu son olanları 'sadece bir yolsuzlukla mücadele' diye yutturmaya kalkamasın. Biz sizi gayet iyi tanıyoruz. Bunların dertlerinin ne olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Şu anda yapılanlar karşısında gördüğü muhalif kim varsa elimine etmenin çabasıdır” diye konuştu.
"HAZIR YASA TASARISINI NİÇİN MECLİS’E GETİREMİYORSUNUZ"
"Buradan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum. Siz yolsuzlukla mücadelede samimi misiniz, değil misiniz? Derdiniz gerçekten yolsuzluklarla mücadele mi etmek? Yoksa, bunu bahane edip, muhalefeti mi yok etmeye çalışıyorsunuz" diyen Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşte size samimiyet imtihanı. Gelin Avrupa Birliği’nin kamu ihale yasasını Meclis'ten geçirelim. Tasarruf etmenin de en kestirme, etkili yolu, Türkiye’de Kamu İhale Yasası’nı değiştirmektir. Bunu Avrupa Birliği standartları ile uyumlu hale getirmektir. 28 ülke şu anda bu mevzuatla devlete mal alıyor. Bu mevzuatla yatırım yapıyor. Siz neden kaçıyorsunuz, korkuyorsunuz. Şu anda ekonomi yönetiminin masasında da hazır bu yasa tasarısı. Sayın Cevdet Yılmaz, Sayın Mehmet Şimşek, masanızda hazır yasa tasarısını niçin Meclis’e getiremiyorsunuz. Çünkü patron... Sayın Erdoğan’a sesleniyorum. Gelin imar rantlarını düzene sokalım. Gelin siyasi etik, şeffaflık ve yolsuzlukla mücadele yasasını Meclis’ten geçirelim. Hodri meydan. İşte bizim belediye başkanları için hazırladığımız ‘Etik Kurallar Sözleşmesi’ Bunun yasa teklifi haline de getirdik. Gelin hep beraber yapalım. Sayın Erdoğan, siz bu yolsuzluklarla ilgili konuları, sözüm ona yargıya havale edip sorumluktan kaçamazsınız. Asıl sorumluluk sizde. Son 11 yıldır bu ülkede yolsuzluklar sürekli arttıysa, bu, sizin zamanında gerekli tedbirleri almamanız yüzünden.
"BAŞKALARI YUTSA DA BİZ YUTMAYIZ. ÇÜNKÜ BİZ SİZİ BİLİYORUZ"
Yolsuzlukları önlemenin yolu da baştan tedbir almaktır. Sayın Erdoğan, siz gerekli tedbirleri almadınız. Yıllarca, defalarca uyarmamıza rağmen, kılınızı kıpırdatmadınız. Çözüm için yaptığımız hazırlıkların hepsini reddettiniz. Şimdi de, sadece muhalefet belediyelerinin üzerine giderek sözüm ona yolsuzlukla mücadele ediyorsunuz. Külahımıza anlatın, külahımıza. Başkaları yutsa da biz yutmayız. Çünkü biz sizi biliyoruz. Samimiyet testi ortada. İşte size bir samimiyet imtihanı daha. Samimiyseniz, gelin Meclis’te bir ‘Yolsuzlukları araştırma komisyonu’ kuralım. Korkmuyorsanız, belediyelerinizden eminseniz, iddiaları olan belediyeler ile ilgili konuları kuracağımız Meclis araştırma komisyonunda çalışalım."