Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı, hemşehrimiz, arkadaşımız Muhammed Balta’nın; bir zamanlar asimetrik paralelde ekip çalışması yapanlarla ilgili olarak, içerisinde “... vatan hainisiniz...” ibaresinin de yer aldığı açıklamalarını gazetede okuyunca, gel de rahmetli meslektaşımız, ağabeyimiz Orhan Kaynar’ı ve de O’nun “GEL DE YAZMA” köşesini hatırlama...Ziyad Nemli’nin “OLTAYA VURANLAR”, Mehmet Tan’ın; “TRABZON KAZANI”nı olduğu gibi...

*

Neyse biz dönelim, Sayın Muhammet Balta’nın, bana göre, geçmişe bakmayıp, geleceği de hesap etmeden sarf ettiği “Baltayı taşa vuran” beyanına... Birincisi ortada bir hainlik var ise, o hainlik süresince onlarla; “Ne istediler de vermedik” diye ikrar ettirecek açıklamalarla da kesinleşmiş birliktelik söz konusu demektir. Bu suç değil midir? Suç ise cezai müeyyidesi yok mudur? En azından yardım ve yataklık hesabıyla...

*

Gelelim ikincisi ne!.. Bugün “vatan haini” diye itham edilenlerle bir zamanlar bir arada olanlar ile ilgili, yasalar uygulanmayarak suçlu işlemi yapılmıyor ise, bu gelecekte de yapılmayacak anlamına gelmez, gelmemeli... Örnekleri çoktur. Çünkü, son 5 yılı şöyle bir hatırladığımızda, 10-15, hatta 20 yıl önce, “darbe, casusluk, yasa dışı dinleme, yardım ve yataklık etme” gibi gerekçelere yargılanan, hüküm giyen ve içeri tıkılanlar, tıkadıkları olmadı mı? Hem de ne kadar!..

*

Öyle ise, bugün söz konusu kendileri olduğunda adaleti tatile gönderenler için yarın dosyalar tıpkı şimdi olduğu gibi açılamaz mı? İşte ben bunun için hatırlatıyorum ki; “ağzından çıkanı kulağın duyacak.” Ya da, “kılı kırk yararak konuşacaksın.” Hatta; “Topluma hitap edenler, konuştuklarının kırk kat fazlasını bilmiyor iseler sussunlar.” * O zaman sözü fazla uzatmaya gerek yok. Sen bugün çıkar “vatan haini” dersin. Yarın da biri gelir, seni, senin beyanına dayanarak, “Vatan hainleri ile birlikte olmuş, bir arada bulunmuş, asimetrik paralelde takım halinde yarışmıştın” diye hesaba çekmeye kalkar.

HAKEM Mİ, KADASTRO MEMURU MU?

Türkiye’de futbol 90 dakika üzerinden oynanmıyor. Gerçi Avrupa’da da oynanmıyor, ama bizimki kadar değil! Nasıl mı? Önemli olan topun oyunda kaldığı süre olduğuna göre, Türkiye’de bu anlamda ortalama süre 40-50 dakikayı geçmez. Avrupa’da ise 75 dakikayı düşmez. Bu eskiden beri böyle idi, öyle gidiyor. Şimdi Türkiye’de futbolun oynanmadığı süre daha da düştü. Ne zaman? Hakemlerin elinde boya tüpü verilip, kadastro memuru gibi yeşil çimenler üzerine çizgi çekmeye başladıkları andan itibaren.

Çünkü, verilen bir faulün kullanma süresi neredeyse 2 dakikayı buluyor. Siz, Türkiye’de bir maçta ortalama faul sayısının 40’ı düşmediğini gözünüzün önüne getirin ve ondan sonra bir hesap yapın bakalım, top oyunda kaç dakika kalıyor kalmıyor diye!.. Bir de futbolcuların ikide bir yere yatıp dakikalarca kalmamalarını da eklerseniz yok mu? Valla ben Türkiye’de futbol oynandığı kanaatinde değilim.