A+ A-
Yorum
10

Başkanlık sistemi yeterince anlaşılamadı. Bilgi ki

Yayın Tarihi: 19.04.2015 - 11:13 | Güncelleme Tarihi: 19.04.2015 - 11:11

AK Parti'nin 2011 seçimleri öncesinde açıkladığı Seçim Beyannamesi ile 7 Haziran 2015 seçimleri için duyurduğu Beyanname arasında çok fazla farklılıklar yok. Esas farklılık, 2011’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın işin başında olması. Toplumsal güvenin Recep Tayyip Erdoğan'a olması, Seçim Beyannamesinin gücünü artırıyordu. 6 temel başlığın bulunduğu her iki Beyannamede de 2023 hedef olarak gösterildi. 2011'de olmayıp 2015'e giren en temel konu ise "Başkanlık Sistemi" oldu. Başkanlık Sistemi yeterince anlaşılmadı. Bilgi kirliliği değil ama bilgi eksikliği var.Hatta Ak Parti teşkilatlarının dahi bu konuda yeterli bilgi sahibi olmadıkları anlaşılıyor. Başkanlık Sistemi: 1 - Federe yapıya mı gidiyoruz? 2 - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsına göre bir model mi?

Ak Parti bu algılamalara süratle net açıklamalar yapmalı. 7 Haziran 2015 seçim beyannamesi de 6 temel başlık üzerine oturtuldu. “Yeni Türkiye Yolunda Daima Adalet, Daima Kalkınma” başlığını taşıyan beyanname, ikinci bir atılım döneminin taahhütnamesi olarak ortaya konuldu. Beyanname’de "7 Haziran seçimleri ile Yeni Türkiye’nin inşa süreci yeni bir aşamaya geçecektir. 7 Haziran seçimleri ile İkinci Atılım dönemimiz başlayacaktır. İkinci Atılım döneminde Türkiye güçlü, demokratik, müreffeh ve saygın bir ülke olma hedefine daha büyük bir azimle yürüyecektir. Son 12 yıldır atılan sağlam temellerin üzerinde nitelikli, özgüvenli, dünya çapında Yeni Türkiye vizyonu yükselecektir” ifadeleriyle yer buldu. AK Parti'nin daha önce 12 Haziran 2011 seçimleri için hazırladığı beyannamesi de 6 temel başlık ve bunların alt başlıklarından oluşmuştu. Slogan olarak “Türkiye Hazır Hedef 2023” denildi. Yapılacağı taahhüt edilen başta ekonomik olmak üzere tüm hedefler, 2023 yılına göre belirlendi. Cumhuriyetin 100. yılına giderken AK Parti’nin atacağı adımların bir yol haritası olarak sunuldu.

2011 Beyannamesi’nde yeni Anayasa

2011 yılındaki Beyanname’de yeni Anayasa konusuna da ‘ileri demokrasi’ başlığı altında sürekli olarak vurgu yapılmıştı. AK Parti’nin üçüncü iktidar döneminin yeni anayasa dönemi olacağı belirtilerek, şunlar yer almıştı: “Ak Parti’ye göre yeni Anayasa, bireylerin haklarını en etkili şekilde korumalı, temel hak ve özgürlükleri ‘İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ve ‘Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin getirdiği ilke ve standartlarda güvence altına almalıdır. Ak Parti’nin varlık nedenlerinin başında gelen demokratikleşme sürecinin taçlandırılması da yeni anayasanın hazırlanmasıyla mümkün olacaktır. Bu nedenle üçüncü iktidar dönemi, Yeni Anayasa dönemi olacaktır. Ak Parti, kuruluşundan itibaren hedeflediği ve ilk iki dönemde olgunlaştırdığı Yeni Anayasa sürecini tamamlamaya kararlıdır. Dışlayıcı değil kapsayıcı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, bastırıcı değil özgürleştirici, aynılaştıran değil çeşitlilikte birliği savunan, çoğulcu ve özgürlükçü bir anayasa hazırlanacaktır.

2015 Beyannamesi’nde yeni Anayasa

7 Haziran seçimlerine giderken hazırlanan beyannamede ise Yeni Anayasa, ayrı bir alt başlık olarak Demokratikleşme ve Yeni Anayasal Sistem ana başlığı altında yer aldı. “İkinci atılım döneminde Yeni Anayasa’yı Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün kökleşmesi bakımından hayati bir aşama olarak görmekteyiz” denildi. Beyannamede geçen dönem Meclis’te kurulan uzlaşma komisyonda 60 madde üzerinde anlaşma sağlandığı halde muhalefet partileri nedeniyle bunların hayata geçirilemediğine vurgu yapıldı. Ve “milletten yetki istendi”. “Yeni Anayasa, Cumhuriyetimizin insan hakları ve demokrasi konularındaki kazanımlarını geleceğe taşıyacak, vesayetin izlerini tamamen silecektir. Yeni Anayasa insan onurunu, bireysel hak ve özgürlükler ile toplumsal meşruiyeti, sistemin ahlaki ve demokratik temeli kabul edecek, bireyin ve toplumun geleceğe dair beklentilerini karşılamak üzere tasarlanacaktır" denildi.

Başkanlık sistemi ilk kez beyannamede

2011 seçimlerine giderken beyannamesinde Başkanlık sisteminden bahsetmeyen AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından sistemi tekrar tartışmaya açtı. Bu kez beyannamesinde Başkanlık sistemine de ayrı bir başlık açtı. Yeni Anayasa taahhüdünün hemen ardından beyannamede yer verilen sistem “Yönetim Modeli ve Başkanlık Sistemi” başlığı altında anlatıldı. Ancak diğer başlıklarda ‘ne yaptık, ne yapacağız?’ gibi iki ayrı bölüm olmasına karşın, Başkanlık sisteminin anlatıldığı bölümde ‘ne yapacağız?’ bölümü yer almadı. “Yeni Anayasa ile Türkiye’nin katılımcılığı ve çoğulculuğu esas alan ve etkili işleyen bir hükümet modeline kavuşmasını elzem görüyoruz” denilen bölümde, mevcut sistemin, parlamenter sistemin asgari demokratik gereklerini karşılamaktan uzak olduğu vurgulandı. Mevcut sistemin, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın farklı siyasi geleneklerden gelmeleri durumunda, kriz üretme potansiyelini taşımaya devam ettiği belirtildi. Beyanname’de Başkanlık sistemi ile ilgili olarak şu ifadeler yer aldı: “AK Parti olarak, demokratik bir perspektifle yapılandırıldığında; Parlamenter sistemle Başkanlık sistemi arasında demokrasiye uyum açısından bir fark bulunmadığı kanaatindeyiz. Nitekim her iki sistemin de olumlu örneklerine rastlanabileceği gibi, olumsuz örneklerine de rastlanabilir. Ancak bir yandan vesayetçi bir şekilde kurgulanarak demokratik doğasından koparılmış Parlamenter sistemin yol açtığı siyasal istikrarsızlıklar, öte yandan Yeni Türkiye vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim dolayısıyla, Başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim modeli olduğuna inanıyoruz.”

2011 Beyannamesinde ekonomi

12 Haziran seçimlerine giderken hazırlanan beyannamede ekonomi taahhütleri “Büyük Ekonomi” başlığı altında sıralanmış tüm sektörlere, ayrı alt başlıklara ayrılmıştı. Temel amacın, refah seviyesini artırmak, büyüme potansiyelini daha da yükseltmek ve istihdamı artırmak olduğu vurgulanmıştı. Büyümenin öncüsü olarak tüm beyannamelerde olduğu gibi özel sektör gösterilmişti. 2011 beyannamesinde ortaya konulan ekonomik hedefler ise genel olarak 2023 yani cumhuriyetin 100. yılında ulaşılacak hedefler olarak yer almıştı. “• Türkiye, gayri safi yurtiçi hasıla büyüklüğü bakımından dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer alacak. • Enflasyon ve faiz oranları kalıcı biçimde düşük ve tek haneli rakamlara inecek. •İhracatımız 500 milyar dolara ulaşacak. • 82 milyonu aşan bir nüfusla, kişi başına milli gelir 25 bin dolara yükselecek. • En az 2 trilyon dolarlık bir ekonomi büyüklüğüne ulaşacağız.”

2015 Beyannamesinde ekonomi

AK Parti’nin yeni Beyannamesi’nde ekonomi “İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi” başlığı altında işlendi. Yeni dönemde makroekonomik istikrar ve kazanımlar güçlendirilirken, bir yandan da mikroekonomik ve sektörel dönüşümlere odaklanılacağı vurgulandı, yine özel sektör öncülüğünde büyümeye devam edileceği belirtildi. “Önümüzdeki dönemde yurtiçi üretimi artırma ve ithalata bağımlılığı azaltma perspektifiyle, imalat sanayiinin GSYH içindeki payının artırılması, yapısal dönüşüm açısından önem arz etmektedir. AK Parti, bu yapının oluşturulması için verimlilik artışının ve sanayileşmenin hızlandırılması gerektiğinin farkındadır” Seçim Beyannamesi kadar önemli olan halktan iktidar mı, yani Başbakanlık mı, Başkanlık mı istenecek? Bu seçimin Ak Parti için izah edilmesi gereken sıkıntılı kısmı burası.

Etiketler