Gerçekten "Böyle bir şey, böyle bir üslup, böylesine çirkin, bu denli birbirinin sahip olduğu değerleri aşağılayan, bu kadar kem söz hiçbir dönem de görmedim" dersem inanın. Bu yazıyı yazmak için kaç gündür, son yarım asrı hatırlamaya yaşı uygun olanlara da sorduğum ve onların da "Böylesi hiç olmamıştı" dedikleri için, böyle bir üslup görmediğimi, ‘kayıtlara geçsin’ diye açık ve net olarak yazıyorum.

*

"Amaca ulaşmak için her yol mubahtır" diyen Makyavel'e bile rahmet okutacak kadar, çirkin, berbat, kötü, aşağılayıcı ve dahası ‘insan’ diye tarif edilenlere yakışmayan bu üslup; bırakın siyaset sahnesine hakim olmayı, halk arasında bile birbirine karşı bu derece kırıcı, incitici, değerleri aşağılayıcı şekilde hiç ama hiç kullanılmamıştı.

*

Ahalinin gözünün içine baka baka ne deniyor? Nasıl yalan söyleniyor? Nasıl hakaretler ediliyor? Nasıl kem söz kullanılıyor? Bunları hatırlatmak için, söylenenleri buraya yazmaya benim terbiyem müsaade etmiyor. Ama tepeden tırnağa, yukarıdan aşağıya, sağdan sola, soldan sağa birileri birbirlerine, binlerin, on binlerin, yüz binlerin, milyonların gözünün içine baka baka, ağızlarından ipeğe sarılmış çelik gibi kullanarak en galiz küfürleri çıkarmanın yakıştığını zannediyorlar. Vah vaaahhh! Hem de çok milyonlarca kere vaaahhh!

*

Gazeteci sıfatı, muhabirlik görevi ile 1975'ten sonraki siyaseti ve seçim meydanlarını bire bir takip eden, yaşayan birisi olarak bu dönemdeki kadar iş yalana, harama, günaha, kem söze hiç ama hiç bulaşmamıştı. "Bulaşmıştı" diyen varsa, beri gelsin. Hem de eline Kur'an'ı alarak gelsin. Ama meydanlarda sallamak için değil. Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak'ın "Sıffin Savaşı'ndakine benziyor" dediği gibi değil. Hakk'ın huzurunda, hak için, adalet için beri gelsin.

*

Ben böyle şey görmedim, duymadım, velhasıl-ı kelâm yaşamadım. Bu nasıl bir iştir? Bu ne haldir? Bu nasıl tiyniyettir? Bu nasıl insanlıktır?

*

Ne denir? Ne diyeceğiz? Ben diyeyim; "Balık baştan kokar", siz söyleyin; "Hoca yellenen de cemaat boca eder", atalarımız; "Her istediğini söyleyen istemediğini işitir" desin. Ama "kem sözün sahibine ait olduğu" da bilinsin.

*

Ve de, başkalarını kötülemenin, başkalarına kem söz etmenin, başkalarına utanmadan, sıkılmadan, yüzleri dahi kızarmadan insanlığın utanacağı sözler sarf etmenin; hiç kimseyi aklamadığı, paklamadığı, arındırmadığı, günahtan kurtarmadığı da iyi bilinsin. Her şeyden önce, insan olmada önceliğin, kendine bakmakla, kendine özeleştiri yapmakla, kendi aynasının karşısına geçmekle olduğu bilinsin.

*

Hacı Bektaş-ı Veli'nin dediği gibi: "Hararet hardadır, sac da değil, Kerâmet baştadır, taç da değil, Her ne arar isen kendin de ara, Kudüs'te, Mekke'de, Hac'da değil."

*

Dahası, iyi şeyleri hep kendilerine mal edip, kötülüklere başkaları üzerinden neden, gerekçe arayanlara Cenab-ı Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de buyurduğu gibi: "Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir." Nisa suresi 79. ayet