Yaptıkları yanlış işlere; Kimisi demokrasi, Kimisi barış, Kimisi birlik ve dirlik, Kimisi kardeşlik, Kimisi insanlık, Kimisi ahlâk, Kimisi din adına gerekçe arıyor. Ya da ben diyeyim ‘buluyor’, siz söyleyin ‘uyduruyor!’ Öyledir! Bu ülkede, bu işler böyledir! Ya da şöyledir: “Şeytanlar en büyük günahlarını işleyecekleri zaman, bu günahları ilahi bir şekilde göstermekle işe başlarlar

KÖRÜN GÖRDÜĞÜ, SAĞIRIN DUYDUĞU, AKLIN ANLAMADIĞI!

“Her şey benim halkım için” diyerek, Newyork’taki Özgürlük Anıtı’nın(!) önünden savaş gemilerine yüklediği bombaları, dünyanın dört bir yanına yağdıran kim? Amerika... En büyük maharetleri başkalarına uşaklık yapmak olan Arapları sindirdikten sonra Amerika’nın ‘İlk iş’ diyerek sıraya koyduğu nedir? Kendi çizgisine ve emperyalist çıkarlarına uyarlanmış, ‘Ilımlı İslam Projesi’ni Türkiye’de devreye sokmak. Bunun için de, “Diyalog ve Hoşgörü”, “Medeniyetler İttifakı” sloganlarını kullanmak (istismar etmek) ve birilerine kullandırmak. Maddi ve manevi(!) destekle... Ne diyelim? Elimizden geleni yapalım; son çareye kalırsak, şöyle dua edelim: -”Ey Büyük Allah’ım... Bu, gerçek amacı varoluş yerine, ‘yok ediş’ olan projenin ve kullanılan sloganların emperyalist emellere hizmet ettiğini görmeyen, kör bir vaziyette doruğa tırmananların akıl gözünü aç!” Not: Bu yazı, birileri gibi ‘göremedik, anlamadık, aldatıldık’ hesabıyla 2011’den sonra değil, bundan tam tamına 10 yıl önce kaleme alınmış ve bu sütunlarda yayınlanmıştır.

TÜRKİYE, AVRUPA BİRİNCİSİ!

Ekonomik gelişmede olamadık ama para değil kartla harcamada Avrupa’nın birinciliğine yerleştik vesselam! Bankalar arası Kart Merkezi’nin araştırmasına göre, Türkiye, geçen sene 171 milyon kredi kartı ve banka kartı rakamına ulaşılarak, bu alanda Avrupa’nın zirvesine yerleşti. Türkiye toplam kart sayısı 159 milyon olan İngiltere ve 134 milyon karta sahip Almanya’yı- geride bıraktı. Eee; Türkiye’de kredi kartıyla alış-veriş, henüz ‘para harcamak’ diye kabul edilmiyor! Edilmediği için de, kredi kartı borçları ve batağı da arttıkça artıyor.

ÜRETİCİNİN DAYANMA GÜCÜ KALMADI İSE...

Fındıktan her halükârda söz etmelerine cümle alem alıştı artık!Soğuktan donmaya! Sıcaktan yanmaya! Rüzgardan dökülmeye! Yağmurdan ıslanmaya! Buluttan küflenmeye kadar! Yeter ki, medyada yer alsınlar! Ama geçen gün öyle bir açıklama okuduk ki; “Pes doğrusu” dedirtecek türden! İsmi kalsın ziraat odası adına açıklama yapan bir zat-ı muhterem, “Üreticinin dayanma gücü azalıyor” deyiverdi! O zaman üreticiye destek vermek lazım. Devlet alan bazlı desteği veriyor zaten... Yetmiyor demek ki! Öyleyse TZOB de üreticiye akıl değil de (zaten o akıl pareleri üreticiyi hep yanılttı ya) para versin, olsun bitsin!