A+ A-
Yorum
10

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye, Türkiye'den büyüktür

Yayın Tarihi: 18.12.2024 - 16:08
Türkiye'nin ufkunun ülke sınırları ile sınırlandırılamayacağına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Libya'da Somali'de ne işi var diyenlerin bu misyonu idrak edemeyeceğini söyledi.
Kaynak:AA

Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen TÜBİTAK ve TÜBA Ödülleri Töreni'ne katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada önemli açıklamalarda bulundu.

Erdoğan burada Türkiye'nin misyon ve vizyon ve ufkuna dikkat çekti.

TÜRKİYE TÜRKİYE'DEN DAHA BÜYÜKTÜR

Erdoğan "Gelecekte daha iyi seviyelerde olacağız. Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür. Millet olarak ufkumuzu 782 bin km kare ile sınırlandıramayız. Türk milleti mukadderatından kaçamaz saklanamaz.

"TÜRKİYE'NİN LİBYA'DA SOMALİ'DE NE İŞİ VAR DİYENLER BU MİSYONU İDRAK EDEMEYEBİLİR"

Tarihin millet olarak bize yüklediği misyonu görmek ve buna göre hareket etmek mecburiyetindeyiz. Burunların dibini görmekten aciz olanlar bunu anlamayabilir.

Türkiye'nin Libya'da Somali'de ne işi var diyenler bu misyonu idrak edemeyebilir. Türkiye'nin nasıl değişim geçirdiğini bilmeyenler olayların seyrini anlamakta zorlanabilir.

"NE ANLATSAK FAYDASIZ"

Kendilerini safsatalar ile baş başa bırakıyoruz. Milleti ile duygudaşlığını bırakanlara ne anlatsak faydasız. Biz onlarla vakit kaybetmeyeceğiz, hedeflerimize odaklanacağız. Bu kutlu yolculukta sizlerin de üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğinize inanıyorum." dedi.


"BUGÜNE KADAR 246 ESERE TÜBA ÖDÜLÜ VERDİK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Bilim erbabımıza başarılar diliyor, her birine saygılarımı sevgilerimi iletiyorum. TÜBA ve TÜBİTAK ödülleriyle 57 bilim insanına ödüllerini tebliğ ediyoruz. bugüne kadar 246 bilimsel telif eserimize TÜBA ödülü vermiş oluyoruz. 20 farklı üniversitede çalışmalarını yürüten 25 genç bilim insanımıza da ödüllerini veriyoruz.

Bugün vereceğimiz 4 ödülle birlikte bugüne kadar toplam 32 bilim öncüsüne TÜBA uluslararası akademi ödülü tebliğ etmiş olacağız. 21 bilim insanımıza da TÜBİTAK bilim ödüllerini taktim ediyoruz. Şahsım, bilim ve milletim adına bilim insanlarımızı canı gönülden tebrik ediyorum.

"BİLİM TARİHİ, AKİM KALMIŞ ÇALIŞMALAR MEZARLIĞIDIR"

Değerli misafirler, kıymetli bilim insanları, tıp ilminin önde gelen isimlerinden, Buharalı bilim ve düşünce insanı İbn-i Sina 1000 yıl önce şu sözü söylemişti: "Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder." Ecdadımız da bu gerçeği bir başka veciz kelamla şöyle ifade ediyor: "Marifet iltifata tabidir, iltifatsız mal zayidir." Takdir görmeyen, taltif edilmeyen, teveccühe mazhar olmayan her bir çalışma her ne kadar asli değerinden hiçbir şey kaybetmese de geniş kitlelere ulaşmak bakımından istenilen etkiyi maalesef oluşturamıyor.

Gerek kişisel hayatımıza, gerekse toplumların serencamına baktığımızda teşvikin, taltifin özellikle işlerin dönüm noktalarına gelindiğinde yapılan cesaretlendirmenin ne kadar kıymetli olduğunu görüyoruz. Çığır açma potansiyeli olan birçok proje ve fikir vaktinde destek bulmadığı için akamete uğramış, tarihin tozlu raflarına havale edilmiştir. Bu açıdan bilim tarihi aynı zamanda yarım kalmış, akim kalmış çalışmalar mezarlığıdır.

"BİLİM İNSANLARIMIZ HAK ETTİKLERİ TAKDİRİ BULAMADI"

Türkiye’de bilim ve teknoloji uzun yıllar merak ve iştiyak sahibi, idealist bir avuç insanın kendi imkanlarıyla sınırlı bir uğraş alanı olarak görüldü. Bilim insanlarımız hak ettikleri desteği, ilgiyi ve takdiri bulamadı. Burada şu hususu da vurgulamak durumundayım. Bilimsel birikim açısından dünyada istisnai bir konumda olsak da bunun kurumsallaşması noktasında da o derece geç kalmış bir ülkeyiz. Akademik üretkenlikte bugün bizden ileride olan toplumların çoğu devletin desteğini almış, kurumsallaşmış ve temel bilim dallarını aynı çatı altında toplamış bilim akademilerini bizden çok önce hayata geçirmişlerdir.

Örneğin Avrupa’da bilim akademilerinin önemli bir kısmı 17. yüzyılda kurulmuştur. Elbette bilimler akademisi kurulmadan evvel de çeşitli alanlarda araştırma ve çalışmalar yapan bilim adamlarımız vardı. Hatta 18. yüzyıla kadar Avrupa uygarlığını etkileyen, yönlendiren ve besleyen doğu medeniyeti Türk-İslam dünyasında yetişen bilim adamları, düşünce adamları olmuştu. Fakat yeni dönemin ruhunu doğru okuyamama sonucu sürecin devam ettirilememesi gerilemeyi de beraberinde getirdi. Tabii bir de buna ülkemiz içinden yapılan sabotajları eklememiz gerekiyor.

"TÜRKİYE'NİN BAŞARILARINI KÜÇÜMSEDİLER"

Savunma sanayimizin sembolü olan bilim ve teknoloji hamlelerimizin daha emekleme aşamasındayken nasıl boğulduğu hepimizin malumudur. Aslında bu zihniyet bizim dönemimizde de sık sık karşımıza çıkmıştır.

Türkiye'nin ilk elektrikli otomobil markası Togg projemizden KAAN'a, insansız hava araçlarımıza yönelik linç kampanyalarımızdan ilk insanlı uzay misyonumuza kadar her alanda bu zihniyetle karşılaştık. Togga "fabrikası yok" dediler. Kaan’ı kalorifer peteğine benzettiler. Türk astronot ve bilim misyonunu turistik gezi diyerek küçümsediler. İHA ve SİHA’ların her başarısında zaten sinir nöbeti geçirdiler. Başarıyı takdir etmek, desteklemek, milletin sevincini paylaşmak yerine bir kulp takarak engellemeye çalıştılar.