SON DAKİKA



Haber > Gündem > Davutoğlu'ndan; "Ayakta durmak istiyorum!"

Davutoğlu'ndan; "Ayakta durmak istiyorum!"

07 Mayıs 2016 Cumartesi - 11:00








Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “Bu işin bana göre olmadığını anladım” diyerek aldığı karar bana Tarık Buğra’nın Ayakta Durmak İstiyorum adlı tiyatro oyununu hatırlattı. Çeyrek asır önce KTÜ’de sevgili dostum Ahmet Akyol’un yönetiminde İzlemiştim oyunu...

*

Keşke, bugün yaşananlarda bir oyun olsaydı da, tabii olanların azınlıkta, kararlıların çoğunlukta olduğu bir ülkeye sahip olmamız gerektiğini son zamanlardaki çıkışları ile göstermeye başlayan ve “Ayakta Durmak İstiyorum” diyen Başbakan Davutoğlu ile hissederek gerçekleştirmeye başlayabilseydik! Olmadı, olamadı! Çoğunlukla anılan demokrasiyi dilinden düşürmeyenlerin tek adamlık hevesleri ile bu da halkın kursağında kaldı!

*

İlk zamanları kötü olsa da, son zamanları umut vermeye başlayan Sayın Davutoğlu’nun gitmesine üzüldüm. Bir başka üzüntüm de, bizi itelediği Suriye bataklığına girerken; “6 ay sonra Şam’da cuma namazı kılacağız” sözünü aradan 10 tane 6 ay geçmesine rağmen gerçekleştiremeden gitmiş olmasıdır!


KOLEKTİFÇİLİK!

Ben mesleğimi yaparken kolektif davranırım. Hem de mesleğimin önüne hiçbir şeyi koymadan! Birileri gibi, işime geldiği zaman kolektifçi, gelmediği zaman da karşıtı olmam! Tabii kolektiften ne anlaşıldığına bağlı olarak? Ben Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde yer alan; “Birçok kimseleri veya nesneleri içine alan; birçok kişi ve nesnenin bir araya gelmesi sonucu olan, ortaklaşa” tarifinden hareket ederim.

*

Kaldı ki, kelimeye başka anlamlar yükleyerek hareket edenlerle birlikte olma kast ediliyor ise, bizim bunlara karşıtlığımızdaki düşüncelerimizin, çabalarımızın, çektiğimiz cefaların zekâtına değil, sadakasına bile sahip olamayanlar kendilerine iyilik yapmak istiyorlarsa, sussunlar; kuyruklarını kıvırıp üzerine otursunlar!

KİLİS(E) NİYETİNE OLMASIN!


Suriye sınırları içinden Türkiye’ye roket yağdırılıyor, meydan okuma da, işi kimseye bırakmayanlarca, her ne hikmet ise bu saldırılar “savaş sebebi” sayıl(a)mıyor!

*

Neden sayılmadığını “buldum” dersem, inanır mısınız? Ya da, gerekçemi geçerli sayar mısınız? Bilemem... Şimdi, bize roketleri kim atıyor? Ben diyeyim “IŞİD”, hükmedenler deyiversin “DAİŞ.” Bu IŞİD, kendini en koyu Müslüman saymıyor mu? Öyle! En çok roket attığı yer neresi? Kilis... İyi de biz “Kilis” diyoruz! IŞİD’liler Kilis’i, Hristiyanlara ait sayıyor da, “Kilise” kabul ederek roketleri, bombaları atıyor olmasınlar!

NE ŞEHİTLER, NE DE NUTUKLAR!

Garip mi, acayip mi, yoksa anlaşılamaz mı, ya da acı verici mi desem? Anlayacağınız... Nasıl desem bilemiyorum! Bu memlekette ne şehitler bitiyor, ne de lüks salonlarda nutuk atanlar! Bu nasıl iştir? İçimden, “Şöyle bir aylığına yer değiştirseler” demek gelmiyor değil! Tıpkı, şehit yakınlarına “Ne mutlu ki şehit ana-babasısınız” diyenlere; “Öyle ise Allah böyle mutluluğu size de versin” dediğim zaman ki gibi!


*

Aslında bu konuda daha kısa bir iletiyi daha önce de almıştım, ama yayınlamaktan imtina etmiştim. Şimdi onu da yazmalıyım diyorum.

-“Askerlerimiz patır patır şehit oluyor. Siyasilerimiz cayır cayır konuşuyor.”

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap