Ankara'da İvedik OSB'deki Lastikçiler Sitesi Fatih Sultan Mehmet Camii'nde kıldığımız cuma namazındaki hutbe, bize öyle şeyler hatırlattı ki sormayın!.. Çünkü, Diyanet eliyle hutbe, "Allah katında din İslâm'dır" ayeti mealinde hazırlanmıştı. Hani, şu yine bir zamanlar Diyanet vasıtasıyla el altında "Artık bunu hutbede okumayın" diye uyarı gönderilen Ali İmran suresinin 19'uncu ayeti var ya, hah işte O'nun mealinde.

Dahası, "dinler arası diyalog hesabına kaldırılan ayet" dersem, daha iyi anlaşılır. Ama, bu uyarıya rağmen, söz konusu ayeti okumaya devam eden hocalar yok muydu? Vardı. Allah onlardan razı olsun. Çünkü, başka hesaplar ve dayatmalar uğruna Allah'ın gösterdiği doğrudan vazgeçmediler.

*

Neyse, biz dönelim yine Fatih Sultan Mehmet Camii'nde düşündüklerimize... Anlaşılan o ki, birileri "yanlıştan dönmenin bile kâr olduğunu" anlamışlar ama, sanırım bunu "haramdan dönmenin bile kâr olduğunu" diye zikir etmek daha doğrudur. Çünkü, inancımıza göre, "Tek din İslâm"dır. Ve de, onca zaman bu yanlışı yapan ve de onlara çanak tutanlar, Kitap'a göre, mutlaka hesabını vereceklerdir.

*

Tabii, biz bunları, bu yanlışları, birilerin bugün fark ettiklerini, aşağı yukarı 10 yıldır yazıp söylüyorduk, söylüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, paralel yapılanma ile ilgili her ne kadar; "Bunu yazıp çizenler de, söyleyenler de kalkın da bunları ize iletmediler, bizimle paylaşmadılar" dese de, "daha ne yapacaktık" diye sorup, "Bizim gibi çokları da yazıp, çizip söylediler ama, maalesef o günlerde sizler hiç duymadınız, görmediniz, anlamadınız" diye yazmamıza müsaade ediniz! Bu kadar sitem etmemizi çok görenler ile siyasi çıkarlar için halâ gerekçe bulmaya çalışanlara, tüm bu olup bitenlere rağmen doğru söz etmiyorlar ise hakkımızı helâl etmemek, hakkımızdır diye de düşünmüyor değilim!..

MÜNİR VE CELAL'İN ARDINDAN...

İkisi de göçüp gitti. Biri, sülalemden sevgili Celal Taşkın, diğeri birlikte görev de yaptığımız Sayın Münir Özkurt. İki has adam daha, vakt-i saati geldi ve geçici alemden terk-i diyar ederek, kalıcı aleme ahrete göçtüler. Kıbrıs Gazisi sevgili Celal, ekmeğini taşı bırakın demirden çıkarırdı. İçinde fırtınalar taşısa da sessiz ve sakindi.

O özellikleri ile de aramızdan ayrıldı. Kredi ve Yurtlar Kurumu Müdürlüğü nedeniyle 2007'deki Karadeniz Oyunları ve 2011'deki Avrupa Gençlik Olimpiyatları'nda birlikte olduğumuz Münir Özkurt ise, sorun gördüğünde, onu def eden bir adamdı. Yani kötülükleri buğulu camlar üzerine yazıp, onlara sıcaklık üfleyen adamlardandı. Her ikisini de son yolculuğunda yalnız bıraktım. Uzaklarda olmam nedeniyle. Zamanı gelince yanlarına gittiğimizde görüşür, özür dileriz. Allah mekanınızı cennet eylesin, ruhunuz şad olsun.