HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş; “Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracağız” dedi ya; kıyamet koptu. Hem de, çok değil, çeyrek asır önce “Diyanet kaldırılmalıdır” diye bas bas bağıranlar tarafından. Bu da nereden çıktı? Sakın demeyin! Çok değil, 25 yıl bile geriye gitmeye gerek yok. Şimdi kardeşi milletvekili adayı olan Merve Kavakçı’ın 11Kasım 2013’te; “Devlet dinin üzerinden elini çekmeli, Diyanet kapatılmalı” sözleri gazetelerde yer almadı mı? Aldı almasına da, “Bizden biri derse yanlış da olmaz, günah da” mantığı var ya, tekkelime ettirmedi!..

*

Hadi biraz daha geriye gidelim. Milli Görüş hesabına, “Diyanet kapatılmalı. Dinişleri halka ve cemaatlere bırakılmalı” az mı denildi? Diyenlerin de büyük bölümü bugün devlet-i aliyenin yukarı yerlerindekiler değiller mi? Öyleyse; o sözler mi zamanaşımına uğradı? Ya da, din adına kurallar mı değişti? Haşa!..*Başbakan Davutoğlu da; kürsüden kendini dinleyenlere çağrı yaparak, “Onlara, bizim Diyanet’imizden ne istiyorsunuz diye sorun” diye sesleniyor .Başbakan’ın “Hesap sorun” dediklerinin yaptığı nedir? Bazılarına gömleği çıkarmadan önceki düşünce ve sözlerini hatırlatıp, onlardan öğrendikleri ile, bir zamanlar onların yaptığı gibi “Diyanet kapatılsın” diyorlar o kadar!..

*

O zaman; HDP’li Demirtaş’a saldırmak niye? Öyle ya; aynı şeyi birileri söylerse doğru, başkaları söylerse yanlış olur mu? Bu neye benziyor bilir misiniz? “Ben çalarsam helâl, sen çalarsan haram” sanmaya!..

DÜNÜN GÜNEŞİ BUGÜNÜN ÇAMAŞIRI...

Her şeyin “oy“ üzerine odaklandığı, tüm hesap kitapların “oy” üzerine yapıldığı; ben diyeyim “oy oy oy”,siz söyleyin “off offoff”  bir süreç başladı ya... Bırakın bugünün siyasetçilerinin birbirlerini suçlayarak oy devşirmeye çalışmalarını, kimisi tek parti dönemine kadar gidip, o günün şartları şurtları içinde değerlendirmeden 70-80 yıl öncesindekileri bile tefe koyuyorlar. Hem de utanmadan, sıkılmadan, arlanmadan. Kelimenin tam anlamıyla haksızlık ederek. Hatta günaha bile girerek. Suçlu ilan edilenlerden biri de ömrünün yarım asrına her kademeyi sığdırmış olan Demirel’dir. Ama, Demirel’in bildiği, bugünküler gibi hiç yapmadığı bir şey, “fi tarihi” denebilecek kadar uzağa gitmemesidir. Sebebi de kendi deyimi ile ifade edelim: “Dünün güneşi ile bugünün çamaşırı kurutulamaz.”

HER İŞTE PARALEL!..

Fadime ben diyeyim “sofrayı kurmuş”, siz söyleyin “yatağı sermiş” sabırsız, Temel’e seslenmiş: “Hadi Temelgelsene!” Temel, bahanesi “Başım ağrıyor” olacak yerde; “Paralel bırakmıyor ki” demiş.