Fatih Altaylı Silivri’den uyardı: CHP’yi bekleyen tehlikeyi açıkladı
Yayın Tarihi: 10.09.2025 - 12:18 | Güncelleme Tarihi: 11.09.2025 - 09:00
CHP’ye yönelik operasyonları Silivri’den değerlendiren tutuklu gazeteci Fatih Altaylı, iktidarın CHP’yi parçalamaya çalıştığını iddia etti. “Tuzağa düşmemenin yolu kavga etmemektir” diyen Altaylı, siyasi gerilimin seçimlere kadar süreceğini ve yeni yargı hamlelerine hazır olunması gerektiğini söyledi.
Kaynak:HABER MERKEZİ
81 gündür tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı, Silivri Cezaevi’nden gönderdiği notlarda CHP’ye yönelik operasyonların amacının partiyi yıpratmak, enerjisini tüketmek ve mümkünse parçalamak olduğunu öne sürdü. Altaylı, iktidarın CHP içinde kavga çıkarmayı hedeflediğini belirterek, “Tuzağa düşmemenin yolu kavga etmemektir” dedi.
Altaylı, CHP’nin tüm baskılara rağmen hukuk yoluyla mücadele etmeye çalıştığını vurgularken, önümüzdeki süreçte daha fazla yargı kararı ve siyasi operasyon beklenmesi gerektiğini ifade etti. “CHP’yi öldürmeyen her darbe güçlendiriyor” diyen Altaylı, partinin konsolidasyon sürecinin uzun vadede etkili olacağını belirtti.

CHP’nin yükselen anket sonuçları ve mitinglerle aktif muhalefete geçmesinin iktidarı rahatsız ettiğini belirten Altaylı, AKP’nin normalleşme sürecini sürdürmek istediğini ancak iç operasyonlarla CHP’yi zayıflatmaya çalıştığını söyledi. CHP içinde yönetim ve İmamoğlu’na karşı olan küçük bir grubun dış destekle etkili hale getirildiğini iddia etti.
Altaylı, Türkiye’nin yeni bir hukuki ve siyasi döneme girdiğini belirterek şöyle konuştu:
Ana muhalefet partisinin İstanbul merkezine binlerce polisle gazla suyla girilmesi beni gerçekten çok üzdü. Durumu en iyi İYİ Partili Selçuk Türkoğlu tanımladı ve “pespayelik” dedi. Hangi partiye yönelik olduğundan bağımsız gerçekten çok pespaye, Türkiye'ye yakışmaz bir durumdu. Garip olan ise Gürsel Tekin'in tavrıydı. “Geliyorum” dedi. “Gelmiyorum” dedi. “Tekrar geliyorum” dedi. “Polisle girmem” dedi. Sonunda gazla tozla girdi. Öyle bir izlenim edindim ki sanki birileri Gürsel Tekine, "Gir kardeşim ne bekliyorsun” diyordu. Yanılıyorsam kusura bakmasın ama izlenimim bu şekilde oldu. CHP'den gelen uzlaşma yaklaşımlarına olumsuz yanıt vermesini ben buna bağlıyorum. Orada dayak yiyen insanlara dönüp bunlar CHP'li değil demesi de hiçbir şey değilse en azından ayıptı. Ben başından beri bu meselenin diyalogla çözülmesini önerdim. Her şeye rağmen uzlaşma ve buna dayalı hızlı çözüm dedim. Dün bazı izleyiciler buna kızmışlar. Doğru düşünmediğimi düşünenler olmuş. Ben de söylüyorum zaten. Burada tek bir doğru yok. Herkesin kendine özgü bir düşüncesi ve sorun çözme yöntemi var. Benim ise çok basit bir mantığım var. Şöyle ki yargıya bu kararı aldıranın amacı ne? CHP içinde bir kavga var. İzlenimi uyandırmak. CHP yönetimini değiştirmese bile CHP'yi oyalamak, enerjisini boşa harcatmak ve olabiliyorsa partiyi parçalanmaya götürecek bir süreci başlatmak. İstiyorlar ki CHP'de kavga çıksın. Peki rakibiniz sizin kavga etmenizi istiyorsa size böyle bir tuzak kuruyorsa tuzağa düşmemenin yolu nedir? Kavga etmemek. Kavga etmezseniz rakibin hamlesi boşa çıkar. CHP tüm bu olan bitene rağmen hala hukuk yolu ile mücadele vermeye çalışıyor. Hala hukuka dayalı çözüm yolları bulmak istiyor. Belli ki bu süreç kolay kolay bitmeyecek.
BU GERİLİM SEÇİME KADAR İKİ YIL NASIL SÜRDÜRÜLÜR?
İktidar kanadı CHP'yi güçsüzleştirmek için her yolu deneyecek. Önümüzdeki günlerde daha çok şeyler göreceğiz gibi duruyor. Daha pek çok ilginç yargı kararları görmeye hazır olalım. Göreceğimiz yeni ihanetlere şaşırmayalım. CHP'yi öldürmeyen her darbe güçlendiriyor ve partiyi konsolide ediyor. O konsolidasyon bugün işe yaramaz ise yarın işe yarar. Şurası net ki CHP mitingleriyle aktif muhalefete geçmese, Mehmet Şimşek ekonomik sorunları çözmede başarılı olsa, tüm anketlerde CHP'nin yükselişi olmasa tüm bu yaşananlar olmayacaktı. AK Parti Erdoğan ile Özgür Özel arasında yumuşama, normalleşme süreci sürsün isterdi. Bu yüzden bu operasyonlar sürer, iktidar CHP içindeki muhalif unsurları kullanmaya devam eder. Çünkü CHP içinde sayısı çok olmayan ama hem yönetimden hem de İmamoğlu'ndan nefret eden bir grup var. Kalabalık değiller ama az bile olsalar dış destekle ortalığı karıştıracak miktardalar. Merak ettiğim ise şu, bu gerilim seçime kadar iki yıl nasıl sürdürülür? Sinirler buna nasıl dayanır? Korkarım ki bu tatsız olayın tekrarlarını da görmeye hazırlıklı olmamız gerekecek. Bu arada Mahmut Tanal'a bir uyarıda bulunayım. Yaşı artık genç değil. Öndeki yerini gençlere bıraksın. Bu yaşta gaz, jop, kavga, hızla inip çıkan adrenalin tehlikeli, kendine dikkat etsin. Bu ve benzeri olayları daha çok konuşacağız gibi görünüyor. Belli ki yeni bir döneme, farklı bir hukuki ve siyasi döneme girdik, giriyoruz. Devlet Bahçeli'nin “İstanbul kararının Ankara'yı etkilemesi lazım” cümlesi de zaten bunu gösteriyor.