SON DAKİKA



Haber > Gündem > Gavura damızlık verilir mi?

Gavura damızlık verilir mi?

30 Ocak 2017 Pazartesi - 09:25








Bugün hemen hemen hiç kalmayan tiftik keçisinin tarihimizdeki yeri önemlidir. Ankara Esenboğa havaalanına giderken yol boyunca dizilen tiftik keçisi heykellerinin İngilizlerin adına bizle dalga geçmek için oraya konulduğu hissine kapılırım. Onlar hem ekonomimiz idi hem de kanımız. Osmanlı Devleti’nin tarım dışında en önemli geliri tuzdan alınan gümrük vergisi ve kumaş ihracı idi. Tiftik keçisi 1200’lerde Osman Bey’in dedesi Süleyman Şah tarafından Anadolu’ya getirilmiştir.

Ankara merkezli Bolu ve Adapazarı yöresini yurt edinmiştir. Sınırlı yerlerde yaşamaktadır. 1800’lerde yaşanan bir dizi olayın sonucunda İngilizlere kaptırılana kadar tiftik kumaş tekeli ekonomide büyük ağırlığa sahip olmuştur. Sanayi ürünlerini satabilmek için diğer ülkelerin üretimlerinin durdurulması gerekir. Hindistan ve Türkiye’de kumaş sanayii güçlüdür. Sadece Ankara’da 1000’den çok dokuma tezgahı vardır.

Osmanlı devleti 1800’lerde dış kışkırtmalarla olan isyanlarla neredeyse yıkılma noktasına gelmiştir. Fransızlarla işbirliği yapıp İngiliz mallarının Mısır ve Suriye’de satılmasını yasaklayan Mehmet Ali Paşa’nın isyanına karşı İngilizlerle 1838 Baltalimanı Ticaret Antlaşmasını imzalayan Padişah II. Mahmut tahtının Mısır Valisinin eline geçmesini önler. Bunun karşılığında İngiliz mallarına gümrüğü kaldırır, ham tiftik lifi ve damızlık tiftik keçisinin yabancılara satılma yasağını da kaldırır, kısa zamanda ucuz İngiliz kumaşı ülkeye dolar.

Bunun sonunda İstanbul’daki 2.750 dokuma kumaş ve 350 kemahçı (havsız kadife) esnafı tezgahı 1868 resmi rapora göre sadece 25 (yirmi beş)’e iner. Bursa’da ise 1838’de 2700 dokuma tezgahı 10 yıl sonra 250’ye inecektir. İşin içine kan da bulaşır. İngiliz kafaya koymuştur. Tiftiği yurt dışına çıkartacak. Antlaşma var ama kimse ona bir şey satmıyor.

Nihayet kendisini Müslüman olmak üzere olan Hristiyan din adamı diye takdim eden bir İngiliz casusuna mest olan Padişah yurt dışına keçi çıkartma izni verir, ama vatandaş ona keçi satmaz. Onları Güney Afrika’daki İngiliz çiftliğine götürecektir. Türkmen için “Gavura damızlık vermek uğursuzluktur”. Adamın elinde Padişah fermanı vardır. Türkmen dinlemez, İngilize keçi satmaz. Zabıta gelir, Türkmen yine direnir. İş büyür, silahlı halk onbini geçer. Osmanlı ordu gönderir. Çok Türkmen kanı akar.


Hadise üç yıl kadar sürer... Sonuç ortada. Her şeye hakim tek adam bir tek İngiliz’e aldanmıştır, hem de çocuk gibi kandırılır. Sadri Ertem’in “Çıkrıklar Durunca” adlı kitabını okumalısınız. Sanayileşemeyen Osmanlı, Avrupa’nın fabrika ürününün karşısında el dokumasıyla dayanamamış, üstün olduğu Avrupa karşısında ekonomik olarak da çökmüştür. İyi bilinmelidir ki bilim ve teknolojide geri kalan toplumlar siyasi ve askeri alanlarda da kaybetmeye mahkûmdur.

Bunların temel dayanağı ise ekonomidir. Osmanlı için bu son kaçınılmazdı. Zamanında akıllı düzenlemeler yapamamıştır. Günümüz Türkiye’siyle o kadar çok benzerliği vardır ki; bu sütunlar yazmaya yetmez. Her halde en önemlisi her ikisinin de idare ettiği milleti (ismini bile) inkâr etmesidir. İşte burada aklın yeri yoktur. Ayrıca, bütün yetki tek bir kişide toplanınca neler olabilir sorusunu bile sormaya gerek kalmaz: Günlük esen rüzgarla öteye beriye sürüklenen bir ülke söz konusu olur.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap