Günaydın; yıllardır Avrupa kapılarında nöbet tutarak muasır medeniyetin içerde olduğu yalanına kendini kaptırmış milletim...

Günaydın; Avrupa’yı demokrasinin beşiği medeniyetin eşiği olarak gören ve milletle arasına çizgi çekip hep o çizginin üzerinde olduğunu düşünen “besleme aydınlarımız” Günaydın; yönünü kıbleye, gönlünü batıya dönmüş, Allah’a yalvaran ancak çıkışı Avrupa’da arayan “entellektüel dindarlarımız” Günaydın; demokratik duruşumuza zarar gelmesin, duruşumuz iktidardan yana gibi algılanmasın diye kraldan çok kralcı kesilen “su gözünde oturanlarımız” Günaydın; batıyı çağdaşlık ve uyanışın, doğuyu gericilik ve bağnazlığın kapısı olarak gören “gereksiz fikir adamlarımız” Günaydın; her türlü fikrin harman olduğu Anadolu’yu yetersiz ve hatta gereksiz bulup; bütün ihtiyaçlarını Avrupa pazarında arayan “gözü midesinden büyük olanlarımız” Günaydın; kucakları başka dudakları başka yerlerde olan ve kendilerini ahlak abidesi olarak pazarlayan “kapıdan satıcılarımız”      Günaydın; elindeki değerleri az gelişmişlik zannedip, onları bizden ayırmak isteyen modern görünümlü hırsızları fark etmeyen “misyoner kurbanı canlılarımız” Günaydın.  Günaydın..   Günaydın...

Uyanacağımız o kadar çok gerçeklik var ki. Hangi sabahın kapısını tıklatsak ardından bir yalan çıkıyor. Okumuşlarımızın düşüncelerini bozdular, dindarlarımızın imajlarını yerle yeksan ettiler, siyaset kurumunu itibarsızlaştırıp siyasetçilerimizi “koltukperver korkaklar” olarak yetiştirdiler. Bizden çaldıklarını doymak için kullandıkları varken utanmadan kendilerininmiş gibi borçlandırarak bize sattılar. Kendi kurdukları kuklalarla ülke yönetmeyi alışkanlık haline getiren varlık ve kaynak hırsızları sömürmeye engel olanları ortadan kaldırmak için sürdürdükleri savaşlara ilkesizce ve onursuzca devam etmektedirler. Avrupalı dediklerimizi dürüst, ilkeli, demokrat, hoşgörülü ve halkçı olarak bilirdik. Masal bitti.

Gerçekle yüzleşme zamanı artık. Bizi yıllardır millet yapan değerleri kendi değerleri olarak bize pazarlayıp, milletimizi de hırsız üç kağıtçı dolandırıcı ve yalancı olarak tanıtmaya çalışanlar 16 Nisan akşamı Türk milletinin şamarı ile kendilerine geleceklerdir. Milletimiz, bu zamana kadar kukla ile savaş verirken, ilk defa 16 Nisan’da bütün aktörleri ile sahne alan kuklacıları da sandığa gömecektir. Yabancı odakların evetçilere destek olduğu yalanına sığınan yerli hayırcıların maskesi de düşmüş ve son Hollanda ve Almanya gibi ülkelerin açıkça hayırcıların ekmeğine yağ sürücü hazımsızlıkları ile hayırcıların işbirliği bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır. Tayyip Erdoğan’la birlikte Türk milletini de çıkmaza sokmak isteyenlerin hevesleri kursaklarında kalacaktır.                               

16 Nisan milletimizin yeniden dirilişinin miladı, prangalarımızdan kurtuluş günümüz olacaktır. Yönetme ve sömürme hevesleriye yanaklarımızı okşayanların, kendimiz olmaya başlayınca nasıl da çirkinleşip küstahlaştıklarını açık olarak görmekteyiz. Batılı devletlerin zor zamanda Yunanistan’a gösterdikleri müsamaha ile milletimize gösterdikleri küstahlık arasındaki fark siyah ve beyaz gibidir. Bunları görmemek körlük; görüp kabul etmemek nankörlüktür. Yolumuz aydınlık, istikbal ve istiklalimiz açık istikrarımız daim olsun...