Bugün, Türk milliyetçiliğinin siyasi önderi, fikir ve devlet adamı Alpaslan Türkeş'in vefatının 18'inci yıldönümü. Allah rahmet eylesin.

Geçmişi iyi bilen, geleceği de Allah'ın verdiği ölçülerde iyi tahmin edebilen biriydi. "İslâm ahlak ve fazileti, Türklük gurur ve şuuru" üzerine inşa ettiği yaşam biçiminde çok ama çok farklıydı. Güncel olması hesabıyla anlayabilenler için bir kıssa:

1980 ihtilali ile konan yasaklar kalktığında tekrar MHP'nin başına geçmişti. Muhabir gazeteci sıfatıyla bir seçim gezisinde kendisini takip ediyorduk. Sanırım Çorum ya da Amasya'da iştirak ettiği bir salon toplantısında, kürsüde konuşanı hemen oradan indirmesi için yanındaki korumasına emir vermiş, koruma da yaka paça partiliyi oradan indirmişti. Biz de basın mensubu olarak nedenini sormuştuk.

Rahmetli Türkeş'ten aldığımız cevap: "Siz kürsüdekinin neler söylediğini dinlemiyordunuz. Ben dinliyordum. O kişi, idam edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşları için bir insana, hele hele Müslüman'a yakışmayacak şekilde sözler sarf ediyordu. Onun için O'nu oradan indirttim. Çünkü, bizim inancımıza göre, bir zamanlar karşıtlığımız olsa, yanlış yapmış olsalar bile nihayetinde vefat etmişlerdir. İnancımız bize, 'ölülerinizi rahmetle yad ediniz' diyor. Onlar ölüp gitmişler, hesapları Allah'a kalmıştır. Bunun için bugün yapılan doğru değildir."

*

El cümle; bir yanda; "Ölülerinizi iyi yönleriyle hatırayınız", ya da "rahmetle yad ediniz" diyen bir dine, İslâm'a mensup Alpaslan Türkeş'i hatırlayın. Diğer yanda söz konusu Müslümanlık olduğunda, mangalda kül bırakmayanların, bugün bile Atatürk dahil bu ülkeye öyle veya böyle hizmet edip de, ebediyete göç edenler için kullandıkları üslup, sarf ettikleri sözlere bakın... Ondan sonra da; "Kim daha ........?" diye kendi kendinize sorun!..

KÖR ŞIRACI, SAĞIR BOZACI!..

Ben diyeyim "Bazı kanallar", siz söyleyin "Havuz medyası", bazıları ifade etsin; "Hükümet tv'leri"... Güncelleştirdikleri konularda; öylesine tartışma (!) programları yapıyorlar ki, ne anlayabilmek ne de anlatabilmek mümkün!.. Çünkü, ortada "tartışma" söz konusu değil. Hepsi aynı kafada, aynı tasın içinde ve aynı tarafta... Adeta, "Körün fili tuttuğu yere" göre tarif yapıyorlar!.. Her ne hikmetse de, kör hesabına hep aynı yeri tutuyor ve de "kör ile sağırlar birbirini ağırlar"a en güzel örnek olup çıkıyorlar. Zaman zaman da, birbirine öyle destekleyici şahitlik yapıyorlar ki; güler misin, ağlar mısın? İster istemez; "Şıracının şahidi bozacı" sözü de akıllara gelmiyor değil!..

AKLIĞIN TARİFİ...

Kömür kadar akız dedik, karayı niye sorarsınız?