Karal; “Zirai don sadece doğanın değil, ihmalkarlığın da eseri”
Yayın Tarihi: 14.04.2025 - 14:35
DEVA Partili Hasan Karal: “Zirai don sadece doğanın değil, ihmalkarlığın da eseri”
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, Türkiye’yi etkisi altına alan ve “son 30 yılın en büyük zirai don olayı” olarak nitelenen soğuk hava dalgasına ilişkin dikkat çeken bir açıklama yaptı. Yalnızca iklim koşullarının değil, yıllardır ötelenen önleyici tedbir eksikliğinin de bu yıkıcı tablonun ana sebeplerinden biri olduğunu vurgulayan Karal, “Üretici yalnız bırakıldı, önleyici sistemler devreye sokulamadı. Bu tablo, yıllardır ihmal edilen tarım politikasının kaçınılmaz sonucudur” dedi.
DEVA Partili Hasan Karal, Tarım ve Orman Bakanlığının zirai don olayının ardından sahada olduğunu açıklamasını olumlu bulmakla birlikte, meselenin sadece “geçmiş olsun” mesajları ve hasar tespitiyle geçiştirilemeyeceğini söyledi.
“Önleyici sistemler yok, don riskine karşı hala savunmasızız”
Tarımda artık sadece sonuçlara tepki veren değil, riskleri önceden öngören bir yapıya geçilmesi gerektiğini belirten Hasan Karal, “Sorun sadece soğukta değil; bu soğuğa karşı hazırlıksız yakalanmakta. Hala etkin bir erken uyarı sistemi, bölgesel don haritası ve dijital meteorolojik bildirim altyapısı kurulamamış olması kabul edilemez. Tarım, sadece hava durumuna havale edilecek bir alan değildir. Bu sistemlerin olmaması, çiftçiyi her yıl doğa şartlarının merhametine terk etmektir” şeklinde konuştu.
“Milli gıda güvenliği için yatırım şart”
Milletvekili Karal, ayrıca don riskine karşı alınabilecek fiziksel önlemler konusunda da kamu desteğinin artırılması gerektiğini vurguladı. Karal, “Rüzgar pervaneleri, sisleme makineleri, seralarda ısıtıcı sistemler gibi don önleyici ekipmanların kullanımını teşvik edecek hibe ve kredi destekleri acilen hayata geçirilmelidir. Bu sadece teknoloji yatırımı değil, milli gıda güvenliğine yatırımdır” ifadelerine yer verdi.
“Mağdur olan çiftçiye nakdi destek sağlanmalı, sadece ‘geçmiş olsun’ değil ‘yanındayım’ denilmeli”
Karal, TARSİM sisteminin de özellikle küçük ve orta ölçekli üreticiler için işlevsiz kaldığını kaydetti. TARSİM’in afet sonrası güvence olmaktan çıktığını, erişilemez, karmaşık ve geç işleyen bir sisteme dönüştüğünü sözlerine ekleyen Karal, şöyle devam etti:
“TARSİM primleri devlet tarafından karşılanmalı, tazmin süreçleri hızlandırılmalı, çiftçiye kolay erişim sağlanmalıdır. Bu afetin ardından zarar gören çiftçilerin kredi borçları faizsiz ertelenmelidir. Ayrıca, gelir kaybına uğrayan üreticiye nakit destek sağlanmalıdır. Çiftçiye sadece ‘geçmiş olsun’ değil; ‘yanındayım’ demek gerekir. Bu yalnızca insani değil, ekonomik bir zorunluluktur. Tarımda kriz anlarına değil, iklim çağının gerçeklerine hazırlıklı bir politika inşa edilmelidir.
“Tarımda günü kurtaran değil, geleceği planlayan anlayışa ihtiyaç var”
Planlı üretim, iklim okuryazarlığı, güçlü destek mekanizmaları ve çiftçiyi merkeze alan bir vizyon olmadan her don, her dolu, her sel bize yeniden aynı acıyı yaşatacaktır. Tarım sadece ‘afet geldi, müdahale ettik’ anlayışıyla yönetilemez. Günü kurtaran değil, geleceği planlayan anlayışa ihtiyaç var.”