Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, TBMM Grup Toplantısı'nda gençlerin evlilikte yaşadığı ekonomik zorluklara dikkat çekti.
Kürsünün yanına gelinlik ve damatlık giydirilmiş cansız mankenler yerleştiren Arıkan, "Gençler evlenmiyor değil, evlenemiyor" diyerek artan düğün masrafları, yüksek kira bedelleri ve geçim sıkıntısının gençleri evlilikten uzaklaştırdığını vurguladı.

METAN GAZI FACİASINA İLİŞKİN KONUŞTU
TBMM'de düzenlenen Yeni Yol Grup toplantısında gündemi değerlendiren Arıkan, Irak'ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde 12 askerin hayatını kaybettiği metan gazı faciasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Şehit olan vatan evlatlarına Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır ve metanet dileyen Arıkan, "Aziz milletimizin başı sağ olsun. Cenab-ı Allah bütün şehitlerimize rahmetiyle muamele eylesin. Aldıkları emirlere itaat etmede tereddüt göstermeyen her bir şehidimizi alnından öpüyoruz" dedi.
Arıkan, yüreklere düşen acılar kadar, akla düşen sorular bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Gurur kaynağımız olan, terörle mücadele konusunda dünyanın en tecrübeli ordusu olan ordumuzun, metan gazı gibi öngörülebilir, ölçülebilir bir sebeple şehit vermesi kabul edilemez. Günümüzde savaşlarda bile teknolojinin verdiği imkanlarla tek bir askerini yitirmeyen ordular varken, bizim 12 canımızın bir arama-tarama operasyonunda şehit olması hamasi konuşmalarla örtbas edilemez.
Bu elim hadise tuzak mıdır, sabotaj mıdır, ihmaller zinciri midir; bütün ihtimaller tek tek araştırılmalı, detaylı bir şekilde incelenmeli, milletimiz bu konuda hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde aydınlatılmalıdır. Bu elim hadisenin sorumluları derhal tespit edilmelidir. Milletimiz adına hesap sorulmalıdır. 12 vatan evladından, 12 candan, ateş düşen 12 ocaktan, 86 milyon yanan yürekten bahsediyoruz. Bu normal bir olay değildir. Bakın, bu bir metangazı dedektörü. Piyasadan, alışveriş sitelerinden bin 500 liraya alabiliyorsunuz. Allah aşkına, bizim askerimizin canı bu kadar mı kıymetsiz? Biz internetten bile alınabilecek bir dedektör olmadığı için mi, 12 evladımızı şehit verdik? Biz bunu düşünmek bile istemiyoruz. Burada ihmal açık. Burada sorumsuzluk ortada. O yüzden, bu ihmalin sorumluları derhal tespit edilmeli ve milletimiz adına hesap sorulmalıdır."
"ÖNCE SUÇ İSNAT ET, TUTUKLA, SONRA DELİL ARA"
Mahmut Arıkan, orman yangınlarına karşı zamanında önlem alınmadığını belirterek, vatandaşları duyarlılığa, iktidarı ise gerekli tedbirleri almaya çağırdı.
Arıkan, CHP'li belediyelere yönelik operasyonlara ilişkin yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:
"Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, zimmete para geçirme, organize suç örgütü kurma gibi faaliyetleri görmezden gelmek ya da bunların üzerinin örtülmesini istemek, tüm bu suçlara ortak olmaktır. Bizim ne böyle bir talebimiz var ne de bir böyle bir beklentimiz var. Ortada inkar edilemez bir keyfilik var, kayırmacılık var, çifte standart var. Masumiyet karinesinin ihlali var. Önce suç isnat et, tutukla, sonra da isnat edilen suça dair delil ara durumu var. Bunlar kabul edilemez.
Kendi gözündeki merteği görmeyenlerin, elin gözünde 'çöp arama' gayretleri, ister istemez, 'Muhalefet tasfiye mi ediliyor?' sorusunu bizlere sorduruyor. Çok basit bir soru: Bu 'hukuk arayışı' neden iktidarın belediye başkanlarını kapsamıyor? Bu konuda itirafçı mı arıyorsunuz? Delil mi arıyorsunuz? İçeriden tanık mı arıyorsunuz? Hepsi belgeli, hepsi kanıtlanmış yolsuzluk olaylarını kamuoyu zaten biliyor.
"ELAZIĞ BELEDİYESİ'NE 539 MİLYON LİRAYA KİRALADIĞI ARAÇ"
Mesela şehrini parsel parsel satanlar ile ilgili daha ne kadar delil, daha ne kadar tanık lazım? Mesela Aziz İhsan Aktaş’ın, Elazığ Belediyesine 539 milyon liraya kiraladığı araçlarla ilgili daha ne kadar delil, daha ne kadar tanık lazım? Verdiği oya, desteklediği partiye, ihale aldığı belediyeye göre 'suç' olmaz, 'suçlu' olmaz. Suç, suçtur. Ne tuhaftır ki kendi bakanlığına dezenfektan satan bakan çiçekle uğurlanırken; sorumlu olduğu şehrini parsel parsel satanlar sadece görevden affı istenip, evlerine uğurlanırken. Söz konusu muhalifler olunca bir anda ortaya kelepçeler çıkıyor. İşte böyle. Daha da tuhafı FETÖ operasyonları yapılıyor, hiç AK Partili yok. Yenidoğan bebek çetesi operasyonları yapılıyor, hiç AK Partili yok. Belediyelere operasyonlar yapılıyor, hiç AK Partili yok. Yunus Emre Enstitüsü soyuluyor, hiç AK Partili yok.
Seçilmiş belediye başkanlarının çok kolay gözaltına alındığı, tutuklandığı, görevden uzaklaştırıldığı, seçilmiş belediye meclislerinin çok kolay feshedildiği, milletvekillerinin, kürsü dokunulmazlığının fezlekelerle çok kolay tehdit edildiği bir ortamda, sandık, seçimler, seçme ve seçilme hakkı anlamını yitirir. İktidar ülkeyi getirdiği tehlikeli pozisyonu mutlaka gözden geçirmelidir. Halkın sandığa ve seçimlere dair umudunu kaybetmesine sebep olacak uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. Türkiye ayakkabı kutularına da baklava kutularına da mahkum değil. Biz hep birlikte ayakkabı kutusundan ayakkabı, baklava kutusundan baklava çıktığı, yaşanabilir bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. Bunun için mücadele ediyoruz."
KÜRSÜYE GELİN VE DAMAT MANKENİ GETİRİLDİ
Arıkan, konuşmasının devamında iktidarın ekonomi politikalarını da eleştirdi. Arıkan, gençlerin evlilik sürecinde karşılaştığı ekonomik zorluklara dikkati çekti.
Konuşması sırasında kürsünün iki yanına gelinlik ve damatlık giydirilmiş cansız mankenler yerleştiren Arıkan, şunları kaydetti:
"Malumunuz yaz geldi, düğün sezonu açıldı. 2025 'Aile Yılı' ilan edilince, iktidar tarafından düğün hakkında, evlilik hakkında birçok şey dinledik. Öncelikle şunun altını bir kez daha çizmek istiyorum; Aile Yılı kapsamında yapılacak icraatların, gençlerimize bir nebze olsun nefes aldıracak bütün çalışmaların yanındayız. Aile gibi gerçekten 'beka meselesi' olan bir konuya dikkat çekilmesini, bu konuda çalışma yapılmasını önemli buluyoruz.

Özellikle geçtiğimiz hafta ilan edilen, bazı firmalarla yapılan indirim anlaşmalarını, resmi işlem ücretlerindeki bazı kalemlerde indirim yapılmasını çok müsbet ve kıymetli buluyoruz. Fakat bunlar yeterli değil, sürdürülebilir değil. Mesela, geçen sene 'Evlenecek çiftler için 150 bin lira destek vereceğiz' dediniz, ama bu para enflasyon karşısında çoktan eridi gitti. Ayrıca bu desteği de herkese vermiyorsunuz. Tek sefere mahsus yaptığınız yardımlar da bir yaraya merhem olmuyor. Esas sorun çok daha derinlerde.
Evet arkadaşlar, aramızda bir gelin bir de damat var. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız, geçtiğimiz haftalarda gençlerin evlenmemesini teknolojiye, modern yaşama bağlasa da gerçekler biraz daha farklı. Hemen hemen her genç kızımızın bir gelinlik giyme hayali vardır. Bu gelinliği almayı geçtik, kiralaması bile en düşük 1 emekli maaşı. Almasını varın siz düşünün. Hemen diğer yanımda duran damatlığa bakalım. Onun da kaderi aynı. Bir damatlık bugün ya bir emekli maaşına ya da bir asgari ücrete tekabül ediyor.
Evi kiraladık bir de bu eve eşya lazım. Bugün mobilyası, beyaz eşyası ve diğer ihtiyaçlar en temel düzeyde, minimum şartlarda, 500 bin lirayı buluyor. Hadi bakalım 22 asgari ücret daha gitti. Gelinlik, damatlık, ev, eşya bir şekliyle halloldu. Evliliği tamamlamak için bir de düğün yapmak lazım. İşte o zaman işler biraz daha zorlaşıyor. Bu da ihtiyaçlara göre elbette değişir ama kabaca bir hesap yapıldığında bir düğün en az 400 bin liraya yapılabiliyor. Hadi bakalım 18 asgari ücret daha gitti.
"AİLE YILI'NDA AİLE KURULAMIYOR"
Hadi gençlerimiz zar zor düğün yaptı diyelim. Sevenleri gidecek, düğünde onları tebrik edecek. Altın o kadar yükseldi ki, kimsenin altın takacak gücü kalmadı. Yani eskiden düğün sevinciyle 'bir altın takayım' diyen insanlar, şimdi 'takı törenine nasıl katılacağım' diye kara kara düşünüyor. Gelin bütün bunlardan yola çıkarak kabaca bir hesap yapalım. Gelinlik, damatlık, ev, eşya, düğün derken... Bir asgari ücretli genç kardeşim yemeden, içmeden, yaşamadan tam 45 ay, aldığı paraya hiç dokunmadan kenara koymak zorunda ki evlenebilsin. Bir emekli baba, çocuğunu evlendirebilmek için yemeden, içmeden, yaşamadan tam 62 ay aldığı paraya hiç dokunmadan kenara koymak zorundaki çocuğunu evlendirebilsin. İşte gençlerimiz bu ayları bekliyor. Bu paraları biriktirmeye çalışıyor. İşte bu ekonomik tablodan dolayı Aile Yılı'nda gençlerimiz aile kuramıyorlar. İşte bu yüzden gençlerimizin bu yanımdaki gelinlik ve damatlık hayallerinde kalıyor. Sayın Aile Bakanı diyor ya 'Seviyorsan, git evlen.' Sayın bakan gençlerimiz seviyor, ama evlenemiyor."
Konuşmasının sonunda gençlere de seslenen Arıkan, "Bu düzen sizi yalnız bırakıyor olabilir ama biz sizi yalnız bırakmayacağız. Sizin sesiniz olacağız, sizin yükünüzü paylaşacağız. Göreceksiniz, sizin için, sizinle birlikte bu düzeni değiştireceğiz" dedi.