Her şeyin bir günü, her günün sonu Olsa da; yani sevginin ne günü, ne de sonu vardır. Adem ile başlayan, bugünküler ile var olan, gelecektekilerle devam edecektir sevgi. Tanrı onu herkesin ruhuna da aklına da üflemiştir. Kimisinde sessizsedasız durur. Kimisinde aşk olur zirvelerde dolaşır durur. Sevgi her gün vardır; bir gün çoktur. Her günde ‘sevgi’, bir günde ‘aşk’ adını alır. O günü hatırlamak ve hatırlatmak için, paralı pullu hediyeler aramayın. İçinizde taşıdığınız sevgiyi farklı ifade edebileceğiniz bir günün size armağan edildiğini düşünün. Onu vitrinlerden değil, sözcüklerden çıkarın, dilinizden dökün ve de bunu gözlere bakarak ifade edin yeter... Koptu gider oldu güzellikler. Ne kaldı ki elimizde? Bırakın günleri; hiç değilse bir çift güzel söz, birkaç satır yazı, bir iki mısra için tetikçi, teşvikçi olsunlar..

*

Bakın bugün 14 Şubat... ‘Seni Seviyorum’da anlamını arayan Sevgililer Günü... Adem ile Havva’dan bu yana en çok tekrarlanan, ama bugüne tırmanışta değerinden sürekli irtifa kaybeden; Macarların “SzeretlekS”, Kızılderilinin “Aga Gugeyoli Nihi”, Yunanlıların “Sayopo” diye seslenerek, gönülleri yokladığı gün... Lazca “Ma si Maoropen”, Kürtçe “Ez De Hezkıdım” diye seslenenlerin birbirine “Seni Seviyorum” diyerek koştukları gün...

*

Ümit Yaşar’ın; “Sesini duymadığım gün, Yaşanmış değil. Açan çiçek değil; öten kuş değil. Yüzünü görmediğim gün, İçimde yıldızlar sönük. Güneşler güneş değil. Seni sevmediğim gün, seni anmadığım gün... Olacak değil!” diyerek, hiç göremediği sevgilisine şiir tadında seslendiği gün...

*

Ferhat ili Şirin, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Kafka ile Milena, Dante ile Betrice, Cleopatra ile Antonius, Romeo ile Jülyet’in Günümüze “Nerede o eski aşklar?” dedirten, ateşin kaynağı olan sevginin ‘sevgili’ ile zirvede paylaşıldığı gün bugün…

*

“Aşkın dili birdir” denildiği zaman, dili farklı olsa da onu söyleyen gözlerde doğruluğu onaylanabilen büyülü söz “Seni Seviyorum”. İngilizce, “I love you”, Almanca, “Ich liebe dich”, Fransızca “Je T’aime”, Yunanca “Sayopo” diye telaffuz edilen sihirli sözcük... Dahası mı? İtalyanca: Ti amo Bulgarca: Obişham te İbranice: Ance ohev otakh Japonca: Kimi o ai shiteru Rusça: Ya tebya lyublyu Çekçe: Miluje te

*

Yıkılamayacakların temelini oluşturan, akarsulara yatak olan, okyanusları aştıran, önünde durulamayacak seller oluşturan, alevlerle aşkı yaratan iki mucize kelime, “Seni Seviyorum.”

*

Ozanı; “Aşk ateşi bağrına düşmeyedursun, Leyla’sı kaybolmuş Mecnun olursun. Ayrılık var ise bahtında eğer, Ferhat gibi dağ deler, yollar bulursun” dedirten kaynak sevgi. Paylaştıkça büyüyen, okşandıkça gelişen, kavgayı hiç sevmeyen, bir yastığa, “Seninle yaşamaya değil, ölmeye talibim” diyerek, baş koyduğunla yeni ortaklar kazanan sevgi...

*

“Koyverdin gittin beni” ile Kazım Koyuncu; sonra, “Ben hiç böylesini görmemiştim, Vurdun, kanıma girdin, itirazım var. Sımsıcak bir merhaba diyecektim, Başımı usulca dizlerine koyacaktım. Dört gün, dört gece susacaktım. Ben hiç böylesini görmemiştim, Vurdun, kanıma girdin, İtirazım var...” Atilla İlhan ile güzelliğini hüzne bulaştıran sevgi…

*

Rüzgar Gibi Geçti (Vivien Leigh- Clark Gable), Kamelyalı Kadın (Grata Gabro- Robert Taylor), Love Story (Ali McGraw- Ryan O’Neal), Sevmek Zamanı (Sema Özcan- Müşfik Kenter), Samanyolu (Belgin Doruk-Göksel Arsoy), Kara Gözlüm (Türkan Şoray- Kadir İnanır), Beklenen Şarkı (Zeki Müren- Cahide Sonku) gibi “Ah nerede böyle aşklar, böyle sevdalar” dedirten büyük filmler ve efsane aşkları anlatan filmler...

*

Bugün 14 Şubat.. Kayıtlarda Sevgililer Günü.. Ne için olmuş? Nasıl yapılmış? Ne zaman? Bırakın bunları bugün... Öyle veya böyle, söz konusu ne? Sevgi... O zaman, sevgiliniz için şiir mi yazarsınız? Serenat mı yaparsınız? Dünyayı çiçek bahçesi haline mi getirirsiniz? Bir gonca gül, bir karanfil, ya da bir orkide mi dersiniz?

NOT: Bu yazı; 14 Şubat 1998’de Anadolu Ajansı’nda Burcu Bilgin tarafından hazırlanan haberden yararlanılarak 14 Şubat 2000 tarihinde yazılıp yayınlanmış, bugün de bazı ilavelerle tekrar paylaşılmıştır.