SON DAKİKA



Haber > Gündem > MHP'deki sorun sadece liderlik değil aynı zamanda

MHP'deki sorun sadece liderlik değil aynı zamanda

15 Kasım 2015 Pazar - 10:49








MHP’de yaşananlar ya da seçim başarısızlığı sadece Bahçeli’ye ihale edilerek açıklanabilir mi? Elbette MHP’nin içinde bulunduğu durumla liderlik arasında doğrudan bir ilişki var. Ancak, gelinen durumu sadece Bahçeli’ye bağlamak çok sığ bir yaklaşım olurdu. Bahçeli hakkında iki görüş var. Birincisi, git-geller olmasına karşın partiyi siyasetin önemli aktörlerinden biri yapmayı başardı. Türkiye’nin 70’li yıllarında yaşanan sokak çatışmaları ve kanlı ortamın bir tarafı olan MHP’yi ve ülkücü kesimi, giderek bu imajdan çekip çıkardı. Ülkücülerin sokağa inmesini önemli ölçüde engelledi. Böylece toplumsal barış adına çok önemli görevler yaptı. İkinci görüş ise, MHP’nin büyüme ve iktidar olma potansiyelini iyi kullanamadı. Sanki MHP’yi belirli bir yerde tutmak için görevlendirildi. Her sıkıştığında AKP’nin koltuk değneği oldu.

SİYASİ İNTİHAR

Bu iki görüşte de belirli ölçülerde haklılık payı var elbette. Bahçeli’nin iyi hesaplanmamış bazı siyasi atakları, hatta sürprizleri, çok ciddi siyasi fatura olarak bu partiye döndü. Sözgelimi AKP’nin kurulması ve bir siyasi proje olarak küresel güçler tarafından desteklenerek iktidara taşınması sürecinde Bahçeli’nin 2002’de ‘3 Kasım’da erken seçim’ politikası resmen bir siyasi intihardı. Nitekim, parti baraj altında kaldı. Aynı sürpriz 7 Haziran seçimlerinin ardından oldu. Bahçeli daha seçim akşamı her türlü koalisyon önerisine kapıyı kapattı. HDP ile hiçbir biçimde görüşmeyeceğini, onu yok saydığını açıklayarak, hem muhalefetin ortaklık kurarak AKP’yi iktidardan indirme ve hesap sorma fırsatını tepti hem de Kürt ve terör sorununun çözümünde belki de çok önemli bir tarihsel şansı reddetti. AKP ve Erdoğan’ın, terör ve istikrar vurgusu rüzgarını arkasına alarak ülkeyi erken seçme götürme, bunu yaparken MHP’yi tırtıklayarak tek başına iktidara gelme politikasına katkı sağladı. Bahçeli’nin uzlaşmaz görüntüsü, önemli miktarda istikrar arayan ve ‘güçlü devlet-güçlü iktidar’ ideolojisini benimseyen MHP seçmenini güçlü partiye mahkum etti.

İDEOLOJİK BULANIKLIK

MHP kuruluşundan bu yana yaşadığı temel çelişki, ‘Milliyetçi ve Dinci-İslamcı’ kimliğini aynı çatı altında sürdürülmeye çalışılmasıydı. Batıda ulusal devlet ve milliyetçilik aynı zamanda ‘kilise-din’ kurumunu siyasal yaşamdan çıkarmak, laik bir hukuk sistemi kurarak dini kurumları belirli bir yerde tutmak anlamına da geliyordu. Ancak Türkiye’de hem Batı hem de Doğulu bir toplum olmanın da yarattığı karmaşa ile kavramlar birbirine karıştı. MHP, milliyetçi bir parti olmanın ötesinde Türk-İslam ideolojisinin ağır etkileri altında kaldı. Partide hep bu iki çizgi arasında mücadele yaşandı. Bir tarafıyla laik, cumhuriyetçi, milliyetçi, Türkçü-Turancı damar; diğer tarafta Osmanlıcı, fetihçi, dinci bir damar. Parti içinden, Türk-İslamcı Büyük Birlik Partisi’ni çıkarsa da özellikle tabanda bu iki kesimlilik sürüyor. Bugün AKP içinde bulunan ya da ilk fırsatta AKP’ye kayan MHP oyları, daha çok parti içindeki Osmanlıcı-İslamcı kanattan geliyor. Laik, modern, cumhuriyetçi milliyetçiler ise kendilerini CHP’ye daha yakın görüyor. Yani Osmanlıcı-İslamcı damarla AKP, laik-cumhuriyetçi-Türkçü damarla CHP arasında bir geçirgenlik var.


TURANCILIKTAN GERÇEĞE

Dünyada küreselleşme süreci ile çok şey değişti. Bugünün dünyasında Türkleri birleştirerek tek federasyon altında toplamak olarak tanımlanabilecek Turancılık ütopya olarak görünse de, küreselleşme sürecinin kimlik dayatması, Türkiye’de etnik çatışma ve gerilim açısından yeni bir dönem başlattı. Sovyet sisteminin dağılması sonrasında oryaya çıkan akraba Türk cumhuriyetleri, hiç de Turan düşüncesine yakın değildi. Bu açıdan MHP’nin temel dayanaklarından bir sarsıldı. Ancak ülkede etnik ayrışma, ayrılıkçı Kürt örgütlerin ortaya çıkması, şiddetin giderek tırmanması, MHP gibi zaman zaman etnikçiliğe kayan milliyetçi bir parti için yeni bir varlık nedeni oldu. Bu geçici durum MHP’yi önemli bir aktör olarak siyaset sahnesinde tuttu. Siyasetin merkez sağında yaşanan büyük deprem, birçok arayış halindeki seçmeni partiye yönlendirdi. 12 Eylül öncesindeki keskin kalıpların esnetilmesi de MHP’ye olan ilgiyi arttırdı. Ancak yine de bu alan uzun vadede iyi kullanılamadı. MHP, merkez sağdaki boşluğu doldurma yolunda siyasal dönüşümü sağlayamadı.

AKP’NİN STEPNESİ

Partideki ideolojik kafa karışıklığı, kimliksiz ekonomik-sosyal politikalar, terör ve Kürt sorunu konusunda güvenlikçi politikalar dışında ortaya bir proje koyamaması, partinin bir iktidar alternatifi olarak siyaset sahnesinde var olmasını önledi. Böylece MHP, sağcı iktidarların stepnesine, koltuk değneğine dönüştü. Seçmen; sözgelimi AKP ile arasında ne fark olduğunu çok net ortaya koyamadığı için, istikrar ve güçlü devlet arayışı içinde AKP’ye yaslandı ama cezalandırmak istediğinde de partisine döndü.

MHP’NİN BÜYÜK POTANSİYELİ


MHP için Türkiye’de çok ciddi bir potansiyel var. Bahçeli güven kaybına uğradı. Bu nedenle liderlikte bir değişim partiye hava getirebilir. Ama bu yetmez. İdeolojik netleşme olmadan temel sorun asla çözülemez. MHP giderek daha çok merkeze yaklaşan, toplumun her kesimiyle diyalog yolları kuran, Kürt sorunu konusunda sadece devlet şiddetine dayalı politikalarla değil, kültürel, sosyal ve ekonomik programlarla olaya yaklaşan, meşru siyasetin sınırları içinde her türlü görüşmeye açık olan; laik, çağdaş, modern bir yapılanmaya dönmek zorunda. MHP mevcut potansiyelini parti çatısı altına aldığında, stepne olmayacak, başka partileri stepne yapacaktır.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap