Dün, AK Parti’nin, STK denilen sivil toplum kuruluşlarını merkeze oturtarak kurduğu bir sandığa, TSYD Trabzon Şube Başkanı olarak oy attık. “Böyle bir uygulamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye sorulduğunda, cevabım; “Nereden baktığınıza bağlı” diye oldu, oluyor. Genel anlamda, dikkate de alınacak ise kimse çıkıp da “Yanlış bir uygulama” diyemez. Ama tam doğru olabilmesi için, dahası sandıkların kurulduğu Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi’nin girişine asılan; “STK’lar milletvekili adayını belirliyor. STK’lar Meclis’te söz sahibi oluyor” ibaresinin demokrasinin açıklığı ile gerçek manada uygulandığı kanaati hasıl olması için, sandık sonuçlarının “gizli oy, açık tasnif” şekliyle yapılıp ilan edilmesi lazım gelir. Edilir mi? İşte o zaman, “Nereden baktığına bağlı” aklı geliyor ve de, “Ne zaman ilan ettiler ki?” diye sorup, “Bunlarınki başka hesap; gizli oy, gizli tasnif” demeden edebilir misiniz? Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Mehmet Cirav’ın dediği gibi; “Sonucu belli olmayan sandık sonuçları!..”

SAÇMALIK, ÜNYE ZİRAAT ODASI BAŞKANI’NDA DEĞİL...

Üzerine basa basa söylüyorum: Amelleri, zirai üretimi ve dolayısıyla kazancı arttırmak değil de, bunların dışında her türlü sözü sarf etmek olan, (hele hele fındıkla ilgili) Ziraat Odaları temsilcilerinin yaptıklarında değil saçmalık. Bu saçmalıkları sanki toplum adına yararı varmışçasına kamuoyuna aktaran basın-yayın organlarında da yanlışlık vardır. En son Ünye Ziraat Odası Başkanı, ileri geri konuşmuş. Bu konudaki değerlendirmeyi de Ordu Olay Gazetesi’nde meslektaşım Murat Gürsoy, “körün fili tuttuğu yere göre” değil (Ziraat Odası başkanı gibi), sektörün bütünü açısından bakarak yapmış. İnternet üzerinden bulup okumanızı tavsiye ederim. Bizim de, daha doğrusu yayın sorumlusu meslektaşlarımın da “Her söz cevaba layık değildir” misali, asıl sorumluluğunu bir kenara koyarak, adeta medyada yer almak için böylesine yalan yanlış açıklamalar yapanlara sayfalarını, ekranlarını açmamalıdırlar. Çünkü, bunlarda toplum yararı yoktur. Sadece medyada yer alma amacı vardır.

ALDANMAYA KAPIYI AÇMAK!..

Bir zamanlar “takım yarışmalarının” yapıldığı paralelde, şimdilerde aynı takımda olan atlama beygirinde herkes kendi adına yarışıyor. Ve de öğreniyoruz ki, takım yarışmaları sırasında akıl almayacak (!) ve de anlaşılamayacak (!) derecede aldatmalar yapmışlar!.. Her iki taraf da “... aldandık, aldatıldık” deyip duruyorlar. Aklıma önce “Aldatanlar, aldananların açık bıraktıkları kapılardan girerler” gerçeği, çıkarlar için kapıların birbirlerine nasıl açıldıkları geldi. Sonra da, “Bunların işine karışmış” diyerek, şeytanla ilgili gerçek: - “Çıkarlarınız için şeytanın kapıdan içeriye girmesine sessiz kalırsanız, ondan çıkarınız bittiği, ya da size de dokunmaya başladığı zaman, aynı kapıdan sessizce çıkıp gitmesini beklemeyiniz.” Ve bir şey daha; “Aldandım, aldatıldık” diyerek, belki bu alemde kamu adına olması gereken böyle bir suçun cezasından bir şekilde kurtulabilirsiniz, ama bunun bir de “ötesi var.” Öyle değil mi?