Her ne kadar manşette; “2015’te inşaat sektöründe yüzde 4 büyüme öngörülüyor” dense de; “Görünen köy kılavuz istemez” misali, gazetelerin ekonomi sayfasındaki başlıklar, konut sektöründe, önümüzdeki günlerin muhtemel durumunu ortaya koyuyor.

*

İşte İstanbul için atılan başlıklardan bazıları: -Ev alana faiz ve kredi desteği... -1920 yılı taksitle Bahçeşehir’de daire... -Park evlerinde yüzde 15 indirim... -Duble kampanya... -İstanbul’da 30 aya yüzde sıfır faiz... -Kartal’da peşinat sıfırlandı...” * Devlet sektöre destek üstüne destek verirken, hemşehrimiz Ali Ağaoğlu’na özel bir sayfa açmak gerek. Ne diyor? - Her şeyi devletten beklememek gerek. Banka faizinin yüzde 35’i benden.

*

İşin ve gidişatın doğrusu; “verim ve üretim” ile değil, “bina, yol ve dolgu” ile işgal ve iştigal ettirilen Türkiye ekonomisinde, inşaat sektöründe de işlerin gidişatı iyi değil. * Ha İstanbul, ha Trabzon... Hiç fark etmiyor. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’daki TİAB Derneği toplantısında Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, doğrularına birini daha ekleyerek şöyle demişti? - Trabzon’da konut fazlası var. Bunun için kentsel dönüşümün devam etmesi lazım.

*

Konuyu ve sektörü iyi bilen Sayın Bayraktar demek istiyor ki: “Kentsel dönüşüm durur da, istimlâklere ara verilir veya azalır ise Trabzon’a para girmez. Bu da konuta talebi azaltır, hatta durma noktasına getirir.” Ve de; edindiğimiz bilgiler Trabzon’da 30 bine yakın konut fazlasının söz konusu olduğu yönünde. Ama, buna rağmen “Bina üstüne bina yapılıyor.” Hem de, özellikle Çukurçayır’ı Çukurbeton’a, Boztepe’yi Betontepe’ye çeviren bir kentleşme anlayışı ile...

TOKİ ile de vadilerin yamaçlarına dikilen beton bloklarla... Bu şehirleşme, pardon betonlaşma anlayışı ile “durmak yok, yola devam” ediyoruz!.. Hem de, tarihin en eski kentlerinden biri olarak söz edilirken, bu eskiler içinde en kötü yapılaşmaya sahip olduğu da unutturulan Trabzon’da.

AĞIZDAN ÇIKANI KULAKLAR!..

Halk arasında “Ağızlarından çıkanları kulakları duymuyor” denir. Ama işin doğrusu, “kafaları basmıyor” olmalıdır. Uzatmaya hiç gerek yok! Milletvekili olmak için “aday adayı” sıfatıyla (ki çoğunun hesabı da hedefi de başka aslında) gazete sayfalarına düşmüş olanların bazılarının (onlar kendilerini bilirler) söyledikleri şu sözlere ne demeli?

*

Biri; “Darbelerle mücadele için yola çıktım” diyor. Sorun bakın “Darbe nedir?” bilmez. Sadece “üniformalılar yapar” zanneder! Bir diğeri; “Mossad’a ajanlık yapmaktan vazgeçmeliler” der. Bugün birlikte olduklarının 10 yıl süreyle adeta “Mossad’a ajanlık yaptıklarını” ifade etmek ister.

*

Daha onlarcası var elimizde... Oysa, “Topluma hitap edenler, konuştuklarının kırk katını bilmiyorlar ise sussunlar”ı bir bilseler. Anlayabilseler. Ama nerdeee! Kapılmışlar bir rüzgâra, kendilerince estikçe esiyorlar!